So you know what перевод на турецкий
5,718 параллельный перевод
So you know what? Why don't you be honest with me?
O zaman şimdi bana karşı dürüst olmaya ne dersiniz?
But, it's Christmas, so you know what?
Ama Noel'deyiz, peki ne yapacağız?
So you know what has to be done.
O yüzden, yapılması gerekeni biliyorsun.
So you know what they're doing, huh? You know what they're doing, right?
Yani ne yaptıklarını biliyorsun.
So you know what I've been thinking for the last four years?
Yani son dört yıldır ne düşündüğümü biliyorsun.
So you know what? Here's what I'm gonna do.
O yüzden şimdi yapacağım şey şu.
So you know what I'm talking about, right, makes sense.
- Evet, ömür boyu.
You only want to live in the past'cause all the books have been written, so you know what to think of it.
Kitaplar öyle söylüyor diye geçmişte kalıp öyle yaşamak istiyorsun.
So do you know what time it is in the real world?
Gerçek dünyada saat kaç biliyor musun?
So, what do I do with the, you know, urges?
Pekala dürtülerimi nasıl kontrol edeceğim?
You know what? I'm actually gonna hire somebody just to agree with me so she loses every argument.
Var ya, sırf beni desteklemesi için birisini işe alacağım.
You need to tell me exactly so I'll know what the problem is.
Bana ne olduğunu söylemezsen nereden bilebilirim?
So, do you know what the Turing Test is?
Pekala. Turing Testi'nin ne olduğunu biliyor musun?
Yeah, so did I. But you know what?
- Ben de öyle. Ama bunu atlattım.
So you want to know what the top 20 selling mortgage bonds are?
Yani ne olduklarını bilmek istiyorsunuz.
So what do you know about Jordan Banks?
Ee Jordan Banks hakkında neler biliyorsun?
I know because of who and what you are, you're unable to say this so I'll say it for you.
Kimliğin ve benliğin yüzünden bunu söyleyemediğini biliyorum o yüzden ben söyleyeceğim.
I know you're not here to talk about business, so what's up?
Buraya iş konuşmaya gelmediğini biliyorum, ne oldu söyle?
I mean, so what, you know?
Yani, ne olmuş yani, biliyor musun?
You know, when I met your mom, I was so strung out on God knows what.
Annenle tanıştığımda tanrı bilir ne kadar sarhoştum.
And when you're done, you know, being so fucking perfect and honorable, you should talk to your wife about what you did in Delaware.
İşin bitince acayip harika ve onurlu olman yani Delaware'de ne yaptığın konusunda karınla konuşmalısın.
They're always so eager to please, you know what I mean?
Her zaman memnun edilmeye açlar, anladın sen.
I only went ten rounds tonight, so do you know what that means?
- Bu akşam 10 raunt sürdü, bu ne demek biliyor musun?
- But I'm asking you, because we're about to see Leila, so I want to know what kind of shape you're in.
- Ama size soruyorum çünkü Leila'yı görmek üzereyiz ve ne durumdasınız bilmek istiyorum.
You know what you're gonna do with all this training that you think you so desperately need?
Çaresizce ihtiyacın olan bu idmanla ne yapacağını biliyor musun?
So he said, you know what'll help... is if we play strip poker.
Çıplak poker oynarsak kendini iyi hissedersin demişti.
I'm a soldier, like all of you, so here's what I know.
Ben de sizler gibi askerim, yani bildiklerim şunlar :
So why aren't you telling me what I need to know?
O zaman neden bana bilmem gerekeni söylemiyorsun?
Yeah, I know I was slutting around, but you took everything so hard and now look what I've done.
Evet biliyorum, sağda solda çok sürttüm. Ama sen de her şeyi çok zor hale getirdin. Ve sonunda yaptığıma bir bak.
I mean, I don't know what I did to offend you, I'm so sorry.
Yani, bilmiyorum belkide size rahatsızlık veriyorum, Çok üzgünüm.
So, you know what?
Bu yüzden, biliyormusun?
- Yeah, I know dad. So, what are you doing?
Biliyorum baba.
But even so, you probably know what this is.
Ama buna rağmen bunun ne olduğunu biliyorsundur.
Give me your phone number, so I can call you and let you know what's going on.
Telefon numaranı ver ki, seni arayıp neler olduğunu söyleyebileyim.
So, what do you know about art restitution? Not a thing.
- Tablo iadesiyle ilgili neler bilirsin?
Yeah, so what, you know,
Evet, bak ne diyeceğim.
I know what you're like, so I'm gonna put a time limit on this.
Seni bildiğimden bu işe bir zaman sınırı koyacağım.
So I'd like to know what you think of the war, what your plans are for afterwards.
O yüzden savaş hakkındaki düşüncelerinizi savaş sonrası planlarınızı öğrenmek istiyorum.
I didn't know if somebody dug up what you buried, Pa, so I wanted to make sure you were covered either way.
Gömdüğün paranın çıkarılıp çıkarılmadığını bilmiyordum Baba. Yine de parayı bulup seni kurtarmak istedim.
And it's just so easy to move, when all you really think about is getting drunk and getting high and getting laid and having fun, and you know what Kat?
Senin için taşınmak kolay. Bütün düşündüğün sarhoş olmak uçmak, sevişmek, eğlenmek ve ne var biliyor musun Kat?
Can we think about what... by the way, just so you know, he doesn't like swearing.
Acaba şeyi düşünsek... - Ha bu arada küfrü sevmez. - Teşekkürler.
So, you want to call him? You know what?
O zaman, sen mi ararsın?
You know, a mess where heat is applied to it, so what once was a little messy is now even messier.
Sıcaklığın etkili olduğu bir dağınıklık yani. O yüzden başta küçükse de şimdi daha da dağınık.
So what the hell makes you special? Do you know what I mean?
Yani seni özel yapan nedir?
You know what I like about you as well, -..you sound so common.
Sende sevdiğim noktalardan biri de çok sıradan birine benziyor oluşun.
Okay, you know what, don't be so morbid.
- Tamam, bu kadar da marazi olma.
So... you know, people will tell you what's important for you.
İnsanlar size sizin için neyin önemli olduğunu söyleyecekler.
So, don't you go pointing fingers if you don't know the truth about what's going on here.
Burada olanlar hakkında gerçekleri bilmiyorsan, sakin beni suçlama!
He's so smart. You know what I learned about smart people?
Zeki insanlarla ilgili ne öğrendim, biliyor musun?
So the person who's supposed to be closest to you doesn't know what you're going through.
Yani en yakının olması gereken kişi neler yaşadığını bilmiyor.
He's no pushover, so you're gonna have to work, you know what I mean?
Basit biri değil, onunla dövüşmek için çok çalışmak zorundasın. - Ne diyorsun.
so you don't have to worry 27
so you know 208
so you are 73
so you're fine 16
so young 116
so you lied to me 29
so you're leaving 30
so you're here 33
so you're good 22
so you can 39
so you know 208
so you are 73
so you're fine 16
so young 116
so you lied to me 29
so you're leaving 30
so you're here 33
so you're good 22
so you can 39