Sos перевод на турецкий
2,265 параллельный перевод
After all... I'm a member of the SOS Brigade first and foremost!
Sonuçta... ben bir numaralı SOS Ekibi üyesiyim.
There's none of the SOS Brigade paraphernalia that Haruhi brought in.
Haruhi'nin getirmiş olduğu hiçbir SOS Ekibi eşyası ortalıkta görünmüyor.
What time did this happen? just as the whole SOS Brigade was about to go out shopping.
Bu olay ayın 18'inde saat kaçta oldu? Öğle vaktini biraz geçiyordu. SOS Ekibi alışverişe gitmek üzereydi.
after all.
Çünkü SOS ekibi üyelerinin tüm yıl boyunca çalışır vaziyette olacaklarına karar vermiştim ben.
I now stand alongside the other elites of the SOS Brigade as a protector of the world.
SOS Ekibinin diğer üyeleri gibi ben de bu dünyayı koruma işinde aktif olarak görev almıştım.
That's two salads and one eggplant parm.
Bu iki salata bir patlıcanlı sos eder.
What, no duck sauce?
Ballı sos yok muydu?
Um, it... it was just duck sauce.
Alt tarafı ballı sos getirdim.
All I got you was duck sauce.
Ben sadece ballı sos getirdim.
ANGELA : Sauce.
Sos.
Two all beef patties, special sauce, Iettuce, cheese, pickles, onions on a sesame seed bun.
Susamlı ekmekte iki köfte, özel sos, marul, peynir ve soğan.
Okay, so we'll,... put out an SOS to every blood bank within a hundred-mile radius, and I'll get Zambrano to test the relatives.
Tamam, o halde,... biz de yüz mil çapındaki bütün kan bankalarına SOS çağrısı yaparız, ve ben Zambrano'ya akrabaları için test yapmasını söylüyorum.
There was sauce everywhere.
Her yer sos olmuş.
Yeah, even hit it with a little bit of the hot sauce and... no go.
Biraz sos koymayı bile denedim, işe yaramadı
And Addison has much nicer skin care products.
Ve Addison'ın çok daha iyi cilt bakımı ürünleri var. Arkadaşın elbiseme sarımsaklı sos döktü.
Sauce "sifesto"!
Sos sifesto!
( CHATTERING INDISTINCTLY )
Sos yetmeyecek bence.
Scooby Snacks in cherry sauce and whipped cream.
Vişne sos ve krem şantili Scooby bisküvileri.
Oh, here's a fun fact. Ketchup started out as a general term for sauce, typically made of mushrooms or fish brine with herbs and spices.
Ketçap, genel bir sos terimi olmasına, genellikle mantar veya salamura edilmiş bitkiler veya baharatlarla yapılarak ulaştı.
♪ And this dispenses gravy for her mashed potato brains. ♪
* Ve bu sos da beynini canlı tutar. *
Well, stop feeding him chili. Oh, hey, Charlie.
O zaman acı sos yedirmeyi bırak.
Once I get started with that roux, I'm stuck.
Sos yoğunlaşmaya başladığında, yapacak bir şey kalmaz.
No syrup though, so what's the point?
Ama çikolatalı sos yoktu. Ne anlamı var o zaman?
Excellent foresight and planning, Mr. Heck.
Baban sizin evde sana sos alıyor mu?
It's vinegar, sauces and beans.
Sirke, sos ve fasülye.
So ketchup, chili sauce and soup end up over at d.D.B.
Yani çorba, acılı sos ve ketçap işini D.D.B'ye verdiniz.
Because they're a food, not a condiment.
Onlar sos değil yemek çünkü.
You know, bes, vinegars and sauces was very impressed.
Biliyorsun sos ve sirke olayı çok etkileyiciydi.
What? No dip?
Dip sos yok mu ya?
Sauce on the side again, please?
Yine yanına sos alabilir miyim lütfen?
But what if you get the sauce on the side, And it isn't cooked with the fish?
Ama ya yanına sos alırsan ve balıkla pişmiş olmazsa?
Can't I just use sauce from a jar?
Kavanozdan sos kullanamaz mıyım?
No, you can't just use sauce from a jar!
Hayır kavanozdan sos kullanamazsın!
It had a quarter-sized hot sauce shin on it.
Kravatta büyükçe bir sos lekesi vardı.
Where the hot sauce?
Acı sos nerede?
Well, I guess with enough hot sauce, this will be all right. Thanks.
Sanırım yeteri kadar acı sos koyarsam idare eder.
So. What do you think of the sauce?
Sos nasıl olmuş?
Lobster agnolotti, with a butter poached lobster and truffle sauce.
Istakoz makarnası tereyağında haşlanmış ıstakoz ve trüf sos ile.
This is the audio from the SOS system in Aubrey's Mercedes.
Aubrey'nin Mercedesinin çağrı sisteminden ses parçası.
Now, first, dust the cherries with sugar, then spray them with a mixture of rum and bitters.
İlk olarak vişneleri şekere bulayıp ardından rom ve sos karışımını üzerlerine sıkacaksın.
Pour some sauce on it.
Biraz sos dök.
Oh... You got sauce on me!
Üzerimi sos yaptın!
The song, sauce running down your chin.
Müzik, çenenden akan sos.
- You wanna sauce'em first?
- Sos koyacak mısınız?
Angie... my sous-chef?
Angie mi... Sos şefim mi?
I could call my sous chef and she could cover for me.
Yerime bakması için sos şefini arayabilirim.
The Pesto will get up your nose.
Sos genzine kaçabilir.
Celery?
Dippas sos da var.
Who wants just gravy?
Kim sos istedi ki?
lectures and "I told you sos"
Her zaman bir bedel vardır.
It holds more sauce.
Daha çok sos tutar.