Spare me the lecture перевод на турецкий
36 параллельный перевод
All right, all right, spare me the lecture, give him a drink.
Tamam, tamam, bana konferans vermeyi bırak da ona biraz su ver.
Spare me the lecture, just pull the trigger.
Konuşmayı kes, sadece tetiği çek.
Spare me the lecture on the morality of your judicial system.
Sizin adli siteminizin dürüstlüğüne kızdığım için beni bağışla.
Spare me the lecture.
Bana ayak çekme.
- Spare me the lecture.
- Ders vermeme izin ver.
Oh, for God's sake, spare me the lecture.
Tanrı aşkına, nutuk atma bana.
Spare me the lecture.
Azarlamasan da olur.
- Spare me the lecture, Dad.
- Vaaz vermeyi kes baba.
No, spare me the lecture and just book me another job quick.
Hayır, nutuk atmayı keste, bana hemen bir iş daha ayarla.
Fine. Just spare me the lecture.
Beni istediğin kadar azarlayabilirsin.
Spare me the lecture.
Vaazını bekliyorum.
Spare me the lecture. / But "sorry" doesn't cover nearly killing a patient because you're so distracted and tired that all you think about is gambling.
- Ders vermeyi bırak. - Ama "üzgünüm", tek düşündüğün kumar olduğu için, yorgunluk ve dalgınlıktan, neredeyse bir hastanın ölümüne sebep olunca denmez.
Spare me the lecture.
Beni azarlamayı bırak artık.
Spare me the lecture.
Boş konuşmayı bırak.
Spare me the lecture.
Bana nutuk çekme.
Oh, please, spare me the lecture, okay?
- Lütfen vaaz verme.
Spare me the lecture. I've seen the health films.
Sağlık filmlerini gördüm.
You can spare me the lecture.
Sakın vaaz vermeye kalkma.
You're just some sheltered Sunday school teacher, so spare me the lecture until you've lived through something a little more stressful than your kitchen sink backing up.
Kötülüklerden uzak bir kilise öğretmenisin. O yüzden mutfak lavabonun tıkanmasından daha stresli bir olay yaşayana kadar bana nutuk çekemezsin.
I built your exhaust system, pal, spare me the lecture.
Egzos sistemini ben yaptım ahbap, bana nutuk çekme.
You want to spare me the lecture Till after we've mopped up Chrome-dome?
Bu kabak kafayı alt edene kadar bana nutuk çekmeye devam edecek misin?
Spare me the lecture.
Boşuna ders vermeye kalkma.
Spare me the lecture.
Nutuğu kenara ayır.
Just spare me the lecture, Captain Hunter.
Öğüt verme bana Captain Hunter.
In case it wasn't obvious, today was supposed to be a fresh start. Oh, spare me the lecture.
Bugün sözde yeni bir başlangıç olacaktı, değil mi? Hiç nutuk dinleyemem.
You can spare me the Reader's Digest lecture, my friend, because I've changed my mind.
Ben bu vaazlarınızı almayayım, dostum. Ben fikrimi değiştirdim.
Spare me the lecture.
Vaaz vermeyi bırak.
Spare me the moralistic lecture, Dr. Troy.
Bana ahlak dersi vermeyi bırakın, Doktor Troy.
- Spare me the lecture.
- Bana ders verme.
Spare me the morality lecture.
Düşünüyorum da bir de bu adama hayrandım ben. - Ahlak dersini geç, Shel.
And spare me your lecture the cigar is for my play.
Oyunum için bana puro içmesini öğret.
Spare me the ethics lecture, okay?
Bana etik muhabbeti yapma, tamam mı?
So spare me the guilt trip... and the righteous lecture.
Vicdanımı körüklemeyi ve nutuk atmayı kes.
Por favor, you can spare me and everyone here the lecture.
Otur lütfen. Beni ve buradaki kişileri bağışlayabilirsin.
spare me 169
spare me the details 17
spare 17
spare some change 26
spare my life 16
spare him 19
spare us 23
spare me the details 17
spare 17
spare some change 26
spare my life 16
spare him 19
spare us 23