Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ S ] / Spits

Spits перевод на турецкий

389 параллельный перевод
Today, citizeness, your years of waiting end when Master Evremonde spits in the sack, eh?
Bugün, yurttaş, yıllar süren bekleyişin Bay Evremonde'un çuvaldaki suratına tükürünce sona erecek, değil mi?
"is language which takes off its coat, " spits on its hands and goes to work. "
"ceketini çıkarıp ellerine tükürdükten sonra işe koyulan dildir"
Be so hideous that it spits in my very face
Gudubet biri olmak zorundayım!
He says the iron horse spits fire and frightens his people.
Diyor ki, demir at alev püskürüp halkını korkutuyormuş.
[Spits] What's with you and the army?
Ordu ile aranızdaki nedir?
The dead man spits on us.
Ölü adam üstümüze tükürüyor.
War spits out its violence overhead, and the sandy graveyard swallows it up.
Savaş şiddetini tepeden yağdırarak onu kumlu mezarlığın içine doğru çeker.
We lecture him all the time, but he spits in our eye.
Devamlı ona dil döküyoruz ama bizi tınlamıyor.
To hunt the White Whale the world over, in every part of the Earth, until it spits black blood and rolls over with its fins in the air. "
Beyaz balinayı avlamak için dünyanın sonu da olsa yeryüzünün her köşesinde ona kara kan kusturana ve yüzgeçleriyle havada yuvarlandığını görene dek peşinden gideceğiz. "
But she spits him in the eye.
Ama kadın yüzüne tükürdü.
The more she spits the more he wants her.
Ne kadar çok tükürürse kadını bir o kadar çok istiyor.
Watch it because he spits when he's doing the "I've been robbed" speech.
İyi bak "soygun var" konuşmasını yaparken yere tükürecek.
When old Karl spits out a shell, a city block is erased.
İhtiyar Karl bomba tükürmeye başladığında şehrin büyük bir kısmı silinecektir. Şu adamı görüyor musun?
You, Ransome, with your trick carnation that s-spits cyanide.
Siz, Ransome ve sizin siyanür fış-fışkırtan karanfiliniz.
If one of them even spits, blow his head off.
Tüküren bile olursa kafasını uçur.
How many hours have you done in spits, Simon?
Spitsfire'la kaç saat uçtun, Simon?
On spits, sir?
Spitsfire'da mı, efendim?
How many hours on spits?
Spitsfire'da kaç saat uçtunuz.
Kevin knows... If he spits at a painting, I'll never take him to an exhibition again.
Kevin biliyor, eğer bir tabloya tükürürse ona başka sergi yok.
Six to two he spits in your eye.
İkiyer altı gözüne tükürür.
[Spits]
[Tükürme]
If somebody spits in your eye, somebody casts doubts on your mother, you refer the matter to me.
Olur ya biri yüzüne tükürecek ya da annene küfredecek olsa bile, bırak devreye ben gireyim.
Fortune smiles on the brave and spits on the coward.
Kader, yüreklilere güler ve korkaklara tükürür.
"Remembering our Lord, who was executed..." "... by a traitor who spits on the honor of the Shogunate... " "... we hereby dedicate our lives to the destruction of his line... "
Shogun'un onuruna tüküren bir hain tarafından katledilen efendimizi hatırlayarak içtenliğimizin kanıtı olarak, celladın soyunu kurutmaya hayatlarımızı adadığımızı ve efendimize sonsuzlukta katılacağımızı bildiririz.
The villain gives up and leaves, so Dad gives the all clear, and Mother spits them out.
Kötü adam vazgeçip gidiyor, baba teyit ediyor, anne ise onları dışarı tükürüyor.
Spits out food!
Yemeği tükürüyor.
Then that man spits in my face
Bu adam tükürdü sonra yüzüme.
Fight a Triffid that Spits poison and kills
Zehir atıp öldüren bir Triffid'le dövüşürken
When a guy like you spits, it brings a girl luck.
Sizin gibi bir erkek tükürdüğünde, bu, kıza şans getirir.
A kind of interstellar ramjet has been proposed which scoops up the hydrogen atoms which float between the stars accelerates them into an engine and spits them out the back.
Bir tür jet motoru teknolojisi ile yıldızların arasında bulunan hidrojen atomlarını motorun içine çekip, arkadan püskürterek hızlanma sağlayacak bir araç düşünüldü.
He spits it up.
Tükürürdü.
Kitchen knives and greasy spits shall be your weapons, boy.
Mutfak bıçakları ve yağlı şişler senin silahın olacak evlat.
No necktie and no gold we've got We're just a very shabby lot At which the bourgeois spits
Kravatımız ve servetimiz yok Biz yalnızca pek kılıksız kişileriz burjuvaların tükürdüğü.
- [Spits] Do you, buddy?
- Ha, biliyor musun ahbap?
[Boy # 2 ] I got a present for you. [ Spits]
Sana bir hediyem var.
[spits] whatever he is... i'm going to butcher him.
O her ne ise onu keseceğim.
I didn't know pigs could swim. [Spits]
Domuzların yüzebildiğini bilmiyordum.
The way he spits out the window.
Camdan tükürmesi mi?
It spits when you rub it up and down.
Ne zaman tükürsem sana yukarı ve aşağı ovarken...
Roy spits where he pleases.
Roy memnun kalınca ortalığa tükürüyor.
[GARGLES AND SPITS]
Evet. O benim erkek arkadaşım.
[SPITS] Stupid gypsy.
Salak çingene.
What? [Spits]
Ne?
He spits up a lot.
Sik sik tükürüyor.
Some computer spits out your name and another honest man- -
Bilgisayarın biri tesadüfen adını söyler ve dürüst bir adam daha...
Tell him to watch where he spits.
Nereye tükürdüğüne dikkat etse iyi olur.
In a spitting match, nobody spits like Gaston
Bir tükürme yarışında, kimse Gaston gibi tüküremez...
Now, most mornings, she spits out, "Garfield, you're the fairest."
Çoğu sabah, "Sensin Garfield," diye cevap verir.
Gowron spits in your face when you ask him to give back what is rightfully ours and you would support him.
Gowron'dan, bize ait olanı geri vermesini istediğinde, suratına tükürdü ve sen onu destekleyeceksin.
Spits.
Şişçi.
[GARGLES AND SPITS] * Love for sale *
Satılık aşk

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]