Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ S ] / Squirt

Squirt перевод на турецкий

727 параллельный перевод
Get your own back and squirt ink about with a hose pipe till you hit him.
Eline bir pipet al, ve onu vurana kadar mürekkep fışkırt.
Run along, you little... squirt.
Yoluna gitsene, seni küçük... bücür.
Don't you throw stones at me or squirt water or anything
Bana taş atıp su falan sıçratma.
This young squirt ain't going to get through.
Bu delikanlı sürü götüremeyecek.
Listen, squirt.
Beni dinle bücür.
I just found out in time that she had the most horrible little squirt about three and a half.
Onun yaklaşık üç buçuğunda olan korkunç küçük bücürü olduğunu tam zamanında öğrendim.
So take that little squirt and beat it!
O cüceyi de alıp defol buradan!
Look at that cheap squirt passing up and down.
Bir ileri bir geri dolanan şu adi herife bak.
- Where's the squirt?
- Nerede o adi?
So the yellow squirt beat it, huh?
Adi korkak kaçtı değil mi?
'Cause he's gonna read something in the papers, and it's gonna make him take off for South America, the squirt.
Çünkü gazetede öyle bir haber okuyacak ki Güney Afrika'ya kadar kaçmasına sebep olacak.
Come on, squirt.
Haydi adi herif.
There was this squirt says he seen me bending over Larry Young right after he was plugged.
Vurulduktan hemen sonra beni Larry Young'ın üzerine eğilmişken gördüğünü söyleyen bir adi vardı.
You got your eyes full of smoke and you talk plenty, just like the squirt that you are.
Gözlerin dumanlanır ve bol bol konuşurdun tıpkı bir adi gibi.
Then open it, you squirt!
- Öyleyse aç, adi herif!
How is the little squirt?
Ne yapıyor bizim kerata?
The little squirt is fine.
Kerata iyi.
That thick stuff ain't fit to squirt in coffee.
O lanet olası şey sadece kahveye koymak içindir.
How come I gotta run into a squirt like you nearly every place I go these days?
Nasıl oluyor bu günlerde da gittiğim her yerde böylelerine rastlıyorum?
I forgot about that squirt.
O zibidiyi unutmuşum.
Young squirt named Hunt Bromley got after her.
Hunt Bromley denen bücür peşindeydi.
Looks to me like there's a squirt like you in every town in the West.
Batıda her kasabada senin gibi isim yapmak isteyenlerle karşılaştım.
Squirt! Squirt!
Fışkırt!
I ain't a squirt.
Ben ufaklık değilim!
Here, you put a slug in a double-crossing squirt that isn't even worth burying and you have to take the gas.
Burada gömmeye bile değmeyecek çift taraflı çalışan bir ufaklığı zımbalarsın ve gaz odasına gitmek zorunda kalırsın.
Go ahead. Take it. But remember the squirt in the cellar.
Haydi, al şunu, fakat unutma ufaklık mahzende...
But the squirt doesn't have the gun. I have. And I can loose the lightning.
Fakat ufaklığın silahı yok, benim var ve ateş edebilirim.
Come here, you young squirt, come here.
Gel buraya ufaklık, gel buraya.
What's the idea, squirt?
Amacın ne ufaklık?
But don't you go hanging around there, squirt.
Tamam da, buralarda dolaşma ufaklık.
"Then this guy is going to offer to bet you that he can make the jack of spades jump out of this brand-new deck of cards and squirt cider in your ear."
"Sonra bu adam, o yepyeni desteden maça valesinin fırlayıp kulağına... "... elma şarabı fışkırtmasını sağlayabileceğine dair bahse girmek isteyecek.
I'd squirt water on them and you'd wiped them off.
Su sıçrattım diye temizletmiştin.
I can figure a squirt like Brockie Drummond getting liquored up.
Brockie Drummond gibi bir ayyaşın böyle içmesini anlarım.
Sister Mae looked up and smiled and waved and that drunk shot a squirt of tobacco juice right in her face.
Mae'cik gülümseyerek başını kaldırdı ve el salladı. O sarhoş adam da çiğnediği tütünü tükürüverdi. Hem de tam suratının ortasına.
If you squirt me, you're done for!
Beni elindekiyle yıkamaya çalışmayacaksın, değil mi?
Now, when you are sure, you squirt the antitoxin in.
Emin olunca, antitoksini zikret.
Hi, squirt.
Küçük cimcime!
No, it's more like a great big garden-squirt.
Bence daha çok büyük bir fıskiyeden akarmış gibi.
- You're a great big garden squirt
- Sensin fıskiye.
Damn, out there makes you feel like a three-squirt dog in a 30-mile wind.
Dışarıda öyle bir rüzgar var ki, insan üstüne başına işiyor.
"The Gloucester Squirt murder."
Gloucester ceylanı cinayeti.
Look here, you little squirt.
Buraya bak, seni küçük fırlama.
Or do you want to be a squirt?
Yoksa bebek mi kalmak istersin?
When I was a boy, every squirt wanted to be a harpooner or a swordfisherman.
Çocukluğumda her bacaksız zıpkıncı veya kılıçbalığı avcısı olmak isterdi.
Better get it right, squirt or I throw your ass out the little round window on the side.
Öğrensen iyi olur evlat yoksa seni yandaki yuvarlak pencereden atarım.
I like my singing too much to take orders from some fat little squirt doesn't even know his own mind.
Ben şarkılarımı daha kendi kararlarını veremeyen şişko birinden emir almayacak kadar çok seviyorum.
Everyday they report all the silly things our guys squirt out while fucking.
Hergün erkeklerin sikişirken söylediklerini rapor ediyorlar.
A squirt.
Adinin teki.
You squirt!
Seni adi!
- He ain't a bad squirt.
O kötü bir ufaklık değil.
That day I thought a young squirt like you could never handle this mine. But things really did work out as you said.
Oysaki sonuçta senin dediklerin oldu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]