Stayed перевод на турецкий
10,750 параллельный перевод
As I stayed by Seung-Min, Man-Sik moved to the street musician.
Ben Seung Min'le kalırken Man Sik, Sokak Sanatçısı'na geçti.
Whenever a Crocker has died, the Troubles stayed with them.
Bir Crocker öldüğünde sorunlar onunla kalıyor.
- You would have stayed and died at George Sibley's order.
- Kalırdın ve George Sibley seni öldürürdü.
You know, none of this would have happened if you'd have just stayed in the goddamn hospital where you belonged!
Biliyor musun, bunların hiçbiri ait olduğun yer olan o lanet hastenede kalsan bunlardan hiçbiri olmayacaktı.
He stayed on in case he had to maybe go in to the war, be needed.
O ise savaşa gitmesi gerekir diye ülkede kalmıştı.
I stayed with my father in Rochester, New York.
New York, Rochester'ta babamla birlikte kalmıştım.
Sometimes with me, sometimes with him, but I stayed nearly a year in Rochester.
Pia ikimizde de kalırdı. Bazen bende, bazen onda. Rochester'de yaklaşık bir yıl falan kalmışımdır.
It stayed with me.
Ve bir tane satın aldım.
When I was 18, I went to visit my mother for the first time and stayed with her.
18 yaşındayken ilk kez annemi ziyarete gittim ve onunla kaldım.
So for me it was important that she went to work and stayed with us.
Bana göre işe gitmesi bizimle kalmasından daha iyiydi.
No, she stayed out.
Annen bize katılacak mı? Hayır, o dışarı çıktı.
Then you traveled by rail to Leipzig, paid cash at the Park Hotel. Stayed two months.
Sonra trenle Leipzig'e gittin nakit ödeyerek Park Hotel'de 2 ay kaldın.
I stayed with Mary for a year, but she... I was bored of people feeling sorry for me, so I went to London.
Bir yıl Mary'nin yanında kaldım, ama insanların benim için üzülüp durmasından sıkıldım, Londra'ya gittim.
I'd feel better if you stayed at my place for a while just until this is over.
Bu iş bitene kadar benim evimde kalsan kendimi çok daha iyi hissederim.
My fingers grew... the ring stayed the same
Parmaklarım büyüdü... yüzük aynı kaldı.
I stayed away to protect you.
Seni korumak için uzak durdum.
We could've stayed home.
Evde kalmalıydık.
Jimmy stayed. Well, he'd paid anyway, so...
Jimmy kaldı. pekala, O parayı ödedi ne de olsa, o yüzden...
How could a seed have stayed intact during the fire?
Bir tohum nasıl olur da yangından zarar görmez ki?
Then he just stayed there.
Sonra orada kaldı.
He stayed at the station to continue going through the lists
Listeleri gözden geçirmek için karakolda kaldı.
Why couldn't you have just stayed where you were, like a good girl?
Neden durduğun yerde duramadın, iyi bir kız gibi?
I went to Seoul and stayed there once.
Mok Ji Won'un yanındaki Kim Min Seok!
- Shoulda stayed put.
- Shoulda koymak kaldı.
It was a short conversation but, still, it stayed with me.
Bu kısa bir konuşmaydı. Ama yine de, içimde kaldı.
We know that he sometimes stayed at her flat, and our increasing concern is that the murder of Haider Jamal Abdi and DS Stevenson are linked.
Haider'ın bazen onun evinde kaldığını biliyoruz. Ve Haider'la Stevenson'nun öldürülmesinin bağlantılı olduğuna dair şüphelerimiz artıyor.
But you stayed.
Ama kaldın.
And stayed.
Ve benimle kaldı.
You should have stayed in Salt Lake, boy.
Salt Lake'de kalmalıydın evlat.
So I just stayed out of it.
Bu yüzden de karışmadım.
We left, but they stayed behind.
Ayrıldık ama geride kaldılar.
Revenge is why I stayed.
İntikam almak için kaldım.
Or maybe we should have stayed home in our boring, safe, traditional lives, just like all the women in our family, where you never get to regret anything, because there's nothing better than what you already have.
Ya da ailemizdeki tüm kadınlar gibi sıkıcı, güvenli, geleneksel hayatlarımızı yaşayarak evde kalmalıydık ki orada hiçbir şey için pişmanlık duymazsın çünkü zaten sahip olduklarından daha iyisi diye bir şey yoktur.
And she stayed there for 10 years.
On yıl boyunca orada kaldı.
I'm sorry. I stayed up all night studying what I missed.
Bütün gece dün kaçırdıklarımı çalışıyordum.
O-Or the stove was on when she was killed and it stayed on.
Dikkati dağılmış olabilir. Ya da ocak o öldüğünde açıktı ve açık kalmaya devam etti.
But you stayed.
- Ama kaldın.
The few days I stayed here I ate at your place.
Fakat kaç gündür burada yiyorum ve kalıyorum
Edribali stayed in constant touch with his crew.
Edribali sürekli irtibat halindeydi.
I should have stayed on the meds.
İlaçlarıma devam etmeliydim.
I stayed at my friend's.
Arkadaşım da kalıyorum.
But according to Alicia's aunt, they only stayed in touch for a short while after the massacre. As they grew older, they went their separate ways.
Ama Alicia nın teyzesine göre onlar katliamdan sonra çok kısa bir süre berabermişler katliamdan sonra çok kısa bir süre berabermişler... büyüdüklerinde ayrı yollara gitmişler
You stayed after all.
Sonuçta kaldı.
You know, she only stayed for five minutes.
Sadece 5 dakika kaldı.
I should have stayed and protected them.
Kalıp onları korumalıydım.
You're going to wish you'd stayed down.
- Geri çekilmiş olmayı dileyeceksin.
Should've stayed down.
Geri çekilmeliydin.
Shouldn't he have stayed until you spoke to him?
Onunla konuşuncaya kadar kalması gerekmez miydi?
You left and he stayed.
Sen gittin ama o kaldı.
No, the point is that maybe we should have stayed.
Belki de kalmalıydık.
You stayed quiet.
Ötmedin.