Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ T ] / Tea's

Tea's перевод на турецкий

3,385 параллельный перевод
We had tea at Benard's, we spoke about the preparations for the wedding.
Benard'da çay içmiştik, düğün hazırlıkları hakkında konuşmuştuk.
Father Smythe's afternoon tea will be supplemented with sleeping pills instead of his usual sweetener.
Peder Smythe'nin ikindi çayına her zamanki tatlandırıcı yerine uyku ilacı eklenecek.
Table 1 needs an iced mocha and a hot tea table 5, toasted bagel. And ACLU wants to know why you're violating child-labor laws.
Birinci masa bir buzlu mocha ve sıcak çay, beşinci masa bir kızarmış açma istiyor ve İnsan Hakları Mahkemesi de neden çocuk işçi çalıştırma yasalarını ihlal ettiğini soruyor.
- Say it with tea. Lots of tea. With lots and lots of sugar in it.
Çayla birlikte söyle ne söyleyeceksen Sınırsız çay.
If Mother cared about you half as much as I do, she'd make you drink tea every day.
Annem seni, benim düşündüğüm yarısı kadar düşünseydi her gün sana çay içirirdi.
I was lust making my special vocal booster tea for Uberta's singers.
Ben de tam Uberta'nın şarkıcıları için özel ses açıcı çay yapıyordum.
When Uberta's singers take their tea, it'll have a little something extra that will leave them speechless.
Uberta'nın şarkıcılarının içtikleri çayın içinde onların sesini kesecek bir şey olacak.
I mean, it's cold season now, and I would hate for people to have to rely on hot tea and honey.
Demek istediğim, mevsim kış ve insanların sıcak çay ve bala bel bağlamalarından nefret ediyorum.
She bought a tea kettle.
Bir çaydanlık almış.
I really, really need you to drink this green tea I made for you because you're getting all hoarse again.
Senin için yaptığım şu yeşil çayı İçmeni istiyorum çünkü yine sesin kısılacak.
There's a tea drawer here and there's also macaroni and cheese and meatloaf in the oven.
Çaylar çekmecede... ayrıca peynirli makarna ve fırında da fırın köfte var.
He made a tea drawer.
Çocuk çay çekmecesi yapmış.
Okay. Here's your tea.
Pekâlâ, işte çaylarınız.
Oh, the tea! That's hat really bothered me.
Beni rahatsız eden bir şey.
There's your tea.
İşte çayın.
Now, I know you didn't come all the way over here just to bring me tea.
Buraya sırf bana çay getirmek için gelmediğinin farkındayım.
Let's enjoy our tea for a moment, please.
Diyelim için bir an bizim çay keyfini, lütfen.
a moronic, right-wing nut job who thinks the tea party was founded to lower the yacht tax and who also seems to not quite understand that evolution isn't an idea but an actual fact, but who cares?
Moron, muhafazakar çatlak çay partilerinin yat vergilerini düşürmek için düzenlendiğini düşünen evrimin bir fikir olmayıp gerçek olduğunu pek anlamamış görünen yardımcına. Bu korkutucu eyaletleri seçimle biz kazandık ya yüce büyücüleri başkan olduğu için artık parti yaparlar. Ama kimin umurunda?
Tea's at 6 : 30 as a rule.
Çay genelde 6 : 30'dadır.
I dropped by the afternoon to see to Dad's tea but I went straight home after.
Öğleden sonra babama çayını vermek için uğradım ama sonra doğru eve gittim.
But first, thousands are expected for tomorrow's Tea Party rally celebrating their new Quahog headquarters.
Ama önce, Quahog merkezinin kutlaması için yarın Çay Partisi'ne binlerce kişinin gelmesi bekleniyor.
The Tea Party has gained a sizable following based on their message of low taxes, limited government, and happy birthday, Tom...
Çay Partisi verdikleri mesajlarla büyük bir destekçi grubu kazandı : Düşük vergiler, sınırlı devlet yetkileri ve nice senelere Tom...
That's right. The Tea Party is all about self-reliance.
Evet, Çay Partisi'nde önemli olan kendi güvenliğindir.
Hey, so how's that Tea Party going, huh?
Çay Partisi olayı nasıl gidiyor?
And he'll work for tea and biscuits.
Sadece çay ve bisküvi için bile çalışır.
You've got to be drinking hot, sweet tea or lager.
Sıcak bişeyler içmelisin, güzel bir çay yada büyüğünü.
We're thinking about smoking some tea with Megan's friends out there.
Megan'ın arkadaşlarıyla şurada biraz çay tüttüreceğiz. *
We're thinking about smoking some tea with Megan's friends out there.
Megan'in arkadaslariyla surada biraz çay tüttürecegiz. *
What's a smile tea?
- Tebessüm çayı ne oluyor?
It's tea with ice in it.
- Çay, içinde de buz oluyor.
And your tea's ready.
Çayın hazır bu arada!
Some hot tea would be wonderful.
- Sıcak bir çay iyi olur.
There's leaves in my tea.
- Çay yaprakları var.
I've only won twice in 3 rounds Give me another cup of hot tea
3 turda sadece 2 defa kazandım. Bana sıcak bir fincan çay verin.
Cup of tea, Sister Evangelina?
Çay alır mısınız, Rahibe Evangelina?
Tea's on its way!
Çay demlenmek üzere!
Tea in the best cups, with the nuns, and that's the lot.
En şık kupalarda çaylar, rahibelerle birlikte, bu kadarı çok fazla.
My flatmate's gonna be back soon and I bought a selection of tea the other day so that when we have guests I can say,
Ev arkadaşım yakında gelecek ve geçen gün bir sürü çay çeşidi aldım. Misafirimiz geldiğinde,
Well, um, let's get some tea and let's get started.
Haydi biraz çay alıp başlayalım.
The key to a proper cup of tea is warming the kettle with a splash of boiling water.
Güzel bir çay hazırlamanın ana unsuru kettle'ın en az kaynar su kadar sıcaklığa ulaşmasıdır.
It's not exactly my cup of tea, but it beats another viewing of The Notebook.
Pek tercihim sayılmaz ama Not Defteri'ni bir kez daha izlemekten iyidir.
You are not some liver-spotted old man constantly spilling hot tea in his lap until his whole crotch was useless.
Sen ciğeri yüzünden yüzünde lekeler olan ve kucağına sıcak çay dökmekten kasıkları hiçbir işe yaramaz hale gelen ihtiyarı teki değilsin.
I make a loose leaf tea with extra horny goat weed. What`s that?
İçinde fazladan keçi otu var azdırıcı.
Don`t drink that! That`s my fertility tea. Well, it`s nasty.
- Onu içme benim doğum çayım o
I love her. It`s so delicious. I love this tea.
- Doğum gurum verdi bana.... onu sevdim 3 bardak içtim bile.. erkek versiyonu var içer misin?
Do you take milk in your tea?
Çayına süt alır mısın?
Taking tea, and waiting for Armaggedon to arrive!
Çay içip savaş tanrısının gelmesini bekleyerek!
I'm not taking tea to that evil trollop's room!
O fahişe şeytanın odasına çay götürmüyorum!
There's tea in the library.
Kütüphanede çay var.
Pullbrook travelled to the East, to India, to some tea plantations he owned there.
Orada ekili çay tarlaları varmış.
Weddings are like little girls tea parties, except the women are the stuffed animals, the men are making them talk, and they're not drinking tea, they're drinking antiquated gender roles.
Evlilikler küçük kızların çay toplantıları gibidir ; ama doldurulmuş hayvanlar yerine kadınlar var, erkekler onları konuşturuyor ve çay içmiyorlar, antikalaşmış cinsiyet rolleri içiyorlar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]