Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ T ] / That's for certain

That's for certain перевод на турецкий

305 параллельный перевод
"It would be wonderful if you could send me some of the fever medicine " which cured Boy when he was so ill, " for I am certain that it would help our soldiers, too.
"Çocuk çok hastayken onu iyileştiren sıtma ilacından bana biraz gönderebilirsen çok iyi olur ilacın askerlerimize de faydası olacağına eminim."
- That's for certain.
- Kesinlikle.
That's for certain.
Kesinlikle.
That's for certain.
Bu kesin.
Miss Blair. Yes, we've looked that up for you, and there are certain poisons which leave no trace, but it's network policy not to mention them on our programs.
Evet, onu sizin için araştırdık,... geride hiç iz bırakmayan bazı zehirler mevcut,... ancak kanal politikası gereği programlarımızda bunların adını veremiyoruz.
Yeah, that's for certain.
Orası kesin.
An evil man, in truth... for there was with him a certain ugly and cruel humor... that made his name a byword in the county.
Hakikaten çok kötü bir adammış. Zira oldukça nahoş ve gaddarca bir espri anlayışı varmış. Kötü şöhreti ülke çapında dillere düşmüş.
He's looking for a girl with that certain je ne sais quoi for his new play.
Yeni je ne sais quoi oyunu için bir kız arıyor.
That's all very well and good, young sir, we should be delighted to let the government use our balloon... except for the fact that there are certain details that are stopping her completion.
Her şey iyi güzel de genç bayım balonumuzun tamamlanmasını engelleyen kesin sebepleri ortadan kaldırdığımızda hükümetin balonumuzu kullanmasına izin vermekten memnun oluruz.
The only thing we know for certain is that he's dead.
Kesin olarak bildiğimiz bir şey varsa, o da ölü olduğu.
That's for certain now.
Şu anda kesinleşti.
With this expansion project, we and the entire governing committee can appear before our fellow citizens in the upcoming elections certain that, once again, they will not deny us the trust that has allowed us for years to garner a majority on the city council.
Önümüzdeki seçimlerde bizler ve bütün idare heyeti, .. vatandaşlarımızın karşısına.. .. bu gelişim projesi ile çıkacağız ve böylece..
That's when I knew for certain.
İşte o zaman tamamıyla anlamıştım.
But how can you, when you know for certain mathematically that it's impossible?
Ama matematiksel olarak bunun imkansız olduğunu bildiğinde nasıl yapabilirsin?
We're trying to find a reason for that now, and why, out of our whole crew, only certain people were affected.
Bunun sebebini bulmaya çalışıyoruz. Ayrıca neden yalnızca bazı insanların etkilendiğini.
They'll spend one day grieving, that's for certain.
Bir günü yas tutarak geçirecekleri kesin.
That's for certain.
- Bu kesin.
That's for certain :
Kesin olan şu ki :
No, that's for certain!
Hayır, kesinlikle...
But he won't be here next week, that's for certain.
Ama haftaya burada olmayacak, o kesin.
That's one thing for certain
Bu kesin olan bir şeydir
I was a few Guinness's for the worse at this point but a fella bet me that I couldn't get a certain girl to kiss me without a provocation.
İşin kötüsü birkaç bira indirmiştim. Ancak çocuklardan biri, kışkırtma olmadan, belirli bir kızla öpüşemiyeceğim üzerine benimle bahse girdi.
That's the point! That money would enable me to establish certain proof for theories of mine.
O para bana bazı teorilerimi kanıtlama imkanı verebilir.
I know you will go towards the absolute, towards the sentence of capital punishment that I'm requesting for the defendant... with a certain sadness due to its finality, but with firmness, knowing I am doing my duty.
Yani sanık için istediğim idam cezasını uygun göreceksiniz. O zaman belki yüreğime hüzün dolacak. Ama bir yandan da görevimi yapmış olmanın huzurunu duyacağım.
And in this respect we're somewhat preoccupied especially given certain recent trends in freight and transportation systems that would have major repercussions in the 80s and 90s on demand for steel.
Ve bu konuda özellikle 80 ve 90'larda çeliğe olan talep üzerinde yan etkilerde bulunmuş olan taşımacılık sistemleri üzerinde yoğunlaşmış bulunuyoruz.
I really don't know what the outside universe is like at all, for certain. That's it!
Bu da, asıl dış dünya hakkında pek de bilgi sahibi olmadığım manasına mı geliyor?
I know I'm... I'm leaving you now... and that's for certain.
Ben şimdi gidiyorum... ve eminim.
Facing certain criminal charges that might be brought against some innocent people, we just feel- - lt's really for his benefit.
Suçlu olarak itham edilen masum insanlar için biz... Bu gerçekten onun yararına.
Except that he's a man with a taste for a certain kind of movies.
Dikkat çekici hiç bir yanı yok.
But you said that the Zone was the product of a superior civilization... lt must be boring, too, all those laws, triangles, and no house spirits, and no God, that's for certain.
Fakat sen demiştin ki Bölge üst bir uygarlığın ürünüdür. Yine de sıkıcı olmalı, tüm bu kanunlar, üçgenler, ruhu olmayan evler, Tanrısızlık, bu kesin.
Of course you know certain skeptics note that perhaps 10,000... of the nation's most elite highway patrolmen... are out there waiting for us after we start, but let's think positively.
Bazı inanmayanlarınıza göre dünyanın en seçkin trafik polislerinden 10.000 adedinin bizleri bekliyor olduğunu elbette biliyorsunuzdur...
- You see, I've seen a lot of death in the last few years, Wally... and there's one thing that's for sure about death... You do it alone, you see. That seems quite certain, you see.
Son bir kaç yılda çok fazla ölüm gördüm Wally ve ölümle ilgili kesin olan bir şey var tek başına yapıyorsun.
In other words, you were trying to discover what it would be like to live for certain moments... without having any particular thing that you were supposed to be doing.
Diğer bir deyişle, yapman gereken özel bir şey olmaksızın böyle anlar için yaşamanın nasıl bir şey olduğunu keşfetmeye çalışıyordun.
Meanwhile, Dr. Fletcher... certain that her findings are correct... begs for time with her patient... to put her theories into operation.
Aynı anda, Dr. Fletcher... bulgularının doğruluğundan emin... teorilerini sınamak üzere... hastayla zaman geçirmek için yanmaktadır.
It occurs to me that a technique for plumbing those secrets could be of enormous interest to certain intelligence groups.
Bana öyle geliyor ki, bu sırları çalmayı sağlayacak bir teknik belli başlı istihbarat servislerinin dikkatini çekecektir.
TV : "... it was impossible for me before that procedure, because as a creature of lower stage of evolution, I could be dangerous in certain circumstances to the public. "
Prosedürden önce bu benim için imkansızdı, çünkü, evrimini tamamlayamamış bir yaratık olarak, toplum için tehdit arzediyordum. "
And the possibility, then, would arise that, for the first time, there are, in camp, people who are relatively physically preserved, who have some sort of a morale retained, who are certain to go to die,
İçinde bulunulan koşulları ve ne anlama geldiğini açıkladım : İlk defa bir kampta fiziksel olarak oldukça iyi durumda olan, biraz moral kazanmış,
Well, I'm certain that people with an appreciation... for objects that were made with loving care...
Sevgiyle yapılmış şeylere ilgi duyan insanlar için değerli olduğuna eminim.
Lady, you are about half a bubble off the plumb, and that's for sure and for certain.
Haddini aşmaya başladın, kadın. Bu kesin.
Well, I've seen some pretty country, that's for certain.
Güzel yerler gördüğüm kesin.
I don't know whether it is God trying to get back at me... for something I have done, but... your passing through life makes me certain that you are marked... and that heaven is punishing me for my mistreatings.
Bilmiyorum ki Tanrı yaptığım bir şeyden ötürü... bir şeyler yapmam için yönlendiriyor mu beni, ama... senin hayatın önünde eriyip gitmen gösteriyor ki sen damgalanmışsın bir kere... ve ben yanlış davranışlarımdan dolayı cezalandırılıyorum.
And... for some reason... I am certain that you are working for Herr Dr. Benway.
Ve nedense sizin Dr. Benway için çalışığınıza eminim.
She's a belle de jour. ln a certain sense so am I, with that pig in there. My favours in return for a pay rise.
Benim içerde yaptığımdan iyidir işi herhalde ama en sevdiğim kısım ödeme bölümü.
One thing's certain, they can't stay here, for their own good and that of everybody else!
Kesin olan bir şey varsa, hem kendileri hem de diğerlerinin iyiliği için, burada kalamazlar.
It was a certain dirty old man that wanted to line up for it now, I believe.
Senin gibi sapık bir ihtiyarın ön sıralarda bir yer istediğinden eminim.
My cooperation in return for evidence showing that during our rule of the Narn homeworld certain atrocities were committed by my grandfather.
İşbirliğim karşısında Narn dünyasını işgalimiz sırasında babam tarafından işlenen suçların kanıtları ortadan kaldırılacaktı.
But it is certain I am loved of all ladies, only you excepted... and I would I could find in my heart that I had not a hard heart, for I love none.
Ancak, senin dışında bütün hanımlar tarafından sevildiğim açık. Kendimi yokladığımda taştan bir yürekle karşılaşıyorum, çünkü ben hiçbirini sevmiyorum.
That's for certain.
Kesin olan bu.
A certain source of mine says that he's a lawyer for Intergang.
Kaynaklarımdan bir tanesi onun "Uluslararası Çete"'nin avukatı olduğunu söylüyor.
That means that, for reasons not yet known to us... certain people's natural tolerance to everyday substances is breaking down... usually as a result of some kind of chemical exposure.
Olanların tek anlamı bu, henüz bilemediğimiz sebeplerden dolayı... bir çeşit kimyasal atağın sonucunda bazı insanların günlük olaylara... karşı toleransı yok olmakta.
One thing's for certain. Right now, this ship is all that's left of Starfleet.
Bir şey kesin, şu anda Yıldız filosundan geriye kalan tek şey bu gemi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]