That's my daughter перевод на турецкий
1,147 параллельный перевод
I am my father's daughter... and nothing can ever take that away.
Ben babamın kızıyım. Ve hiç kimse hiçbir yerde onu benden alamaz.
The only thing we know is one of Sheriff Johnson's men found my daughter's car on the lot of that honky-tonk called Ay Jay's, but nobody that was there on Saturday night admits to having seen her.
Bildiğimiz tek şey Şerif Johnson'un adamlarından birinin onun arabasını Ay Jay klübünün park yerinde bulduğu. Ama cumartesi gecesi orada kimse yoktu. En azından kimse görmemiş.
That's my daughter.
Bu benim kızım.
That's my daughter who called.
Gerçekten mi? Arayan kızım.
That's Jahnvi... my daughter.
Bu Jahnvi... kızım.
I'm concerned about the fact that my daughter's got a broken heart. That's what I'm concerned about.
aslinda kizimin kalbini kirdigim hakkinda endise ediyorum benim endisem budur.
No kidding, I'm so sorry'cause I wanted to go to the wake that night... and had to go to my daughter's school.
Hadi ya, özür dilerim çünkü geceye ben de katılacaktım ama kızımın okuluna gitmem gerekti.
That's why I'm giving you my daughter's hand in marriage.
Seni bunun için kızımla evlendiriyorum.
That's my daughter.
O benim kızım.
My seven-year-old daughter drew it because her grandpa told her that's where her father's going- - to hell!
Yedi yaşındaki kızım yaptı. Çünkü dedesi ona babasının oraya gideceğini söylemiş.
In the presence of the spirit... of all who have sacrificed, so that we may rule ourselves in peace.... I call public the joining of my daughter... and her betrothed in the sacred ceremony that shall ensure compassionate governance, and harmony.
Bugün huzur ve barış içerisinde kendi kendimize yaşayabilmemiz için... hayatını feda etmiş tüm ruhlar adına, huzurunda tüm halkımı kızımın ve.... değerli damadımın... en kutsal törenine, onları sonsuza kadar birleştirecek merhametle ve uyum içerisinde hüküm sürmeye,
That Lothario there has wormed his way into my daughter's heart and mouth...
Bu Lothario kılıklı kızımın kalbine ve ağzına yol açtı çoktan...
Nobody's been in that house but me, my daughter and the movers.
Kızım ve nakliyeciler dışında kimse bu evde bulunmadı.
Actually, that's my cousin's sister's - daughter, sir.
Aslında kuzenimin kız kardeşinin kızı efendim.
I don't understand any of this, but my daughter's not like that.
Neden bahsettiğinizi anlamıyorum, ama benim kızım bunu yapmış olamaz.
Let's say that i was going to show herto somebody right now... my daughter orwife orwhateverthe hell she is.
Diyelim ki onu şimdi birine göstermek istiyorum, kızımı, karımı veya her ne haltımsa işte.
You've been putting it in my daughter, you think that's war?
Burada küçük bir operasyon yapıyoruz.
His daughter's my sweetheart. is that right?
Yoksa diziniz yeniden sakatlanabilir.
Were you there with Belén, in my room, when that fucking dog killed my daughter?
Lanet olası köpek kızımı öldürdüğünde o sırada benim odamda Belén ile birlikte olan sen miydin?
Stay out of it! - That's my daughter!
O benim kızım!
Not until I talk to my daughter and I know that she's OK.
Kızımla konuşup onun iyi olduğunu bilmeden olmaz.
- That's my daughter, Adele.
- Kızım Adele.
All that noise. My poor little farmer's daughter.
Bütün gürültü zavallı kızımı korkuttu.
My daughter loves the blue ones. That's her favorite color.
Kızım mavileri sever!
Uh, that's Katie, my daughter.
- Katie. Kızım.
If I find you anywhere near Katie, I'm gonna call my lawyer. And that goes for the Glazers... and Dr. York and anybody else from Children's Hospital. She is my daughter.
Şayet Katie'nin etrafında dolandığını görecek olursam avukatıma haber verir seni, Glazer'ı, doktor York'u ve çocuk hastanesindeki herkesi dava ederim.
No, that's not my daughter.
Hayır, benim kızım değil.
They took my daughter and I... upstairs to a floor... that wasn't occupied at that time.
Kızımı ve beni merdivenlerden o sırada müsait olmayan bir yere götürdüler...
That's my daughter, you damn cockroach!
O benim kızım, seni lanet hamamböceği!
We're part of this. Look. What no-one's telling you is that the only tangible connection between you and your daughter is the evidence my team is collecting, and how we interpret it.
Bakın size söylenmeyen ve kızınızla aranızda kalan tek şey ekibimle topladığımız kanıtlar ve bunları yorumlamamızdır.
If I know my daughter, that's your shooter.
Kızımı tanıyorsam, ki tanıyorum, kurbanı vuran o çocuktur.
That's my daughter.
Kızım o.
That's what my daughter means to you, nothing?
Kızım hiç bir şey ifade etmiyor mu?
I had to tell my friends, my colleagues... that my only daughter, the brightest in her class... was pregnant and was leaving school.
- Hepimiz cehennem azabı çektik. - Arkadaşlarıma, iş arkadaşlarıma sınıfının en zekisi olan biricik kızımın hamile kaldığını ve okuldan ayrıldığını söylemek zorunda kaldım. - Çok yıkıcı olmalı.
It's that bitch, Mary Mohan, spreading her filth. Her and bloody Stockard and his tart of a daughter with her claws in my boy.
Lanet Stockard ve oğluma pençelerini geçirmiş pis kızı.
It's ironic that I came to Oz walking across the grave of your daughter and I may leave walking across the graves of my own family.
İronik, Oz'a kızınızın mezarının üstünden geçerek geldim ve buradan çıkacaksam, ailemin mezarının üstünden geçerek çıkacağım.
YEAH, THAT'S MY DAUGHTER. SHE...
Bay Telson'un faturasını hazırlar mısınız?
I'll hunt down every last one of those animals if that's what it takes to get my daughter back.
O hayvanların tek biri kalana dek onları avlayacağım. Böylece kızımı geri alabileceğim.
But you, my daughter you will linger on in darkness and in doubt as nightfall in winter that comes without a star.
Ama sen, kızım sen karanlığın içinde gezineceksin tüm şüphelerinle kışın, yıldızsız çöken bir gece gibi.
That's my daughter.
O benim kızım olur.
My daughter's on the plane with that man, and he tried to shoot at us, and you have...
Kızım o adamla uçakta, ve o adam bizi vurmaya kalktı, ve siz...
I appreciate that you have been true to your word to me and that you have not slept with my daughter.
Ve bana verdiğin söze bağlı kalarak kızımla yatmamış olduğun için minnettarım.
If I didn't think that it'd break my daughter's heart, I'd kill you where you stand.
Eğer kızımın üzülmeyeceğini bilsem seni şuracıkta gebertirdim.
That's my daughter's.
Kızımın.
That's what my daughter said.
Kızım böyle söyledi.
That's my daughter. She's still in the city.
O benim kızım ve hala bu şehirde.
That's my wife and my daughter.
Bu benim eşim ve kızım.
That's my daughter Sonia.
Bu benim kızım Sonia.
That's... my daughter!
Bu... benim kızım!
Now I want that you beg my daughter's hand in presence of all these people.
Şimdi ise sen kendin herkesin önünde kızımı benden isteyeceksin.
Thakur, my father had come to beg your daughter's hand for me - so please give that hand to me.
Thakur, babam sizden kızını istemek için gelmiş, şimdi lütfen onu bana verin gitsin.
that's my boy 361
that's my girl 410
that's my best friend 28
that's my sister 96
that's my baby 48
that's my man 51
that's my line 54
that's my husband 82
that's my boss 25
that's my mom 88
that's my girl 410
that's my best friend 28
that's my sister 96
that's my baby 48
that's my man 51
that's my line 54
that's my husband 82
that's my boss 25
that's my mom 88