That's what i want to do перевод на турецкий
421 параллельный перевод
That's what I want you to do.
Benim istediğim de bu.
That's what I want you to do with Linda Mason.
Linda Mason'a bunu yapmanı istiyorum.
- That's just what I want you to do.
- Sana tam olarak bunu yapmak istedim.
Maybe it isn't, but that's what I want to do.
Olmayabilir ama istediğim bu.
I didn't want it to happen but... there's nothing a guy can do about the real McCoy, and that's what this is.
Böyle olmasını istemedim ama buna karşı koyabilecek tek bir adam dahi yoktur. Olanlar bundan ibaret.
All that, because I want you to do what I say even if it's picking up my hat when I tell you to
Bunca söz, ne dersem onu yapmanı istediğim için, gerekirse şapkamı bile getireceksin.
That's exactly what I want to do.
Tam da benim yapacağım şey.
No, that's just what I don't want you to do.
Hayır, senden bunu yapmanı istemiyorum.
That's what I want you to do.
Ben de bunu istiyorum.
- That's what I want to do.
- Ben de öyle.
THAT IS A FACT. NOW, TOMORROW, HERE'S WHAT I WANT US TO DO.
Yarın yapmamızı istediğim şey şu.
That's what I want you to do something about.
Bir şeyler yapmalısınız.
That's what I want you to do.
Benimde senden istediğim buydu.
Aye, but it takes a great deal to turn loose of the past... and that's exactly what I want her to do.
Evet, ama geçmişine dönmen gerekiyor, ve bu benim tam olarak ondan yapmasını istediğim şey
What do you mean? I mean, I don't want to become an officer. That's all, sir.
Yani bir subay olmak istemediğimi söylüyorum, efendim.
I can't stop you if that's what you want to do.
Yapmak istediğiniz buysa eğer, sizi yolunuzdan çeviremem.
I mean, that's really what you want to do.
Gerçekten yapmak istediğin şey bu.
But that's what I want you to do.
Senden de bunu yapmanı istiyorum.
I've been trying to tell you that if you want to talk about what we do together, what works and what doesn't, you have to say more.
Ben de sana bunu söylemeye çalışıyorum. Birlikte neler yaptığımız hakkında konuşmak istiyorsan nelerin yolunda gidip gitmediğini de daha çok söylemiş olursun.
So don't expect me to shake every time daddy barks. I mean, if that's what you want me to do.
Babanın her havlayışında titrememi bekleme benden eğer benden beklediğin buysa diye söylüyorum.
I mean... I believe you could kill me right now, and if that's what you want to do... then go ahead... but you've got enough heat on you already, and we can help you.
Yani eminim beni şu an öldürebilirsin ve eğer yapmak istediğin buysa o zaman durma ama zaten başın yeterince belada ve biz sana yardım edebiliriz.
That's exactly what I want you to do.
Ben de senden bunu isteyecektim.
That's exactly what I want to do, stand on my own two feet, and do something to earn a fast buck.
Yapmak istediğin iş kesinlikle bu. Kendi ayakların üzerinde dur ve kolay yoldan köşeyi dön.
That's what I want you to do, ya moron!
Benim istediğimde bu geri zekalı.
I've just think- - been thinking about some things, and that's what I want to do.
Ben sadece... bazı şeyleri gözden geçirdim, ve yapmak istediğim bu.
That's what I want to do.
Yapmak istediğim şey bu işte.
That's just what I want to do tomorrow, spend the day at the DMV, eight hours in line, with a bunch of foreigners who smell like vegetables.
Tüm günümü yarın sınav binasına gidip, 8 saat sırada beklemekle harcayacağım. Etrafımda sebze gibi kokan ecnebilerle birlikte.
If they want me to prove to them that they can trust me, that's what I'll do.
Eğer bana güvenebileceklerini kanıtlamamı istiyorlarsa ben de öyle yapacağım.
That's what I want to do. I just wanna... hang around.
Evde takılmak, tembellik yapmak,... sadece takılmak istiyorum.
That's what I want to do, and not just there, but to other countries as well.
Yapmak istediğim şey bu, sadece orada değil, başka ülkelerde de.
And if I want to play Porgy and Bess till the cows come home, that's what I'll do.
Canım akşama kadar PorgyBess çalmak isterse, çalarım yapacağım bu olur.
That's what I want you to do.
Yapmanı istediğim bu.
- Because that's what I want to do.
- Çünkü öyle istiyorum.
I thought, "That's what I want to do."
"Yapmam gereken bu." diye düşündüm.
That's what I want you to do!
Senden bunu istiyorum!
That's exactly what I want you to do.
Senden istediğim şey tam olarak bu.
That's what I want you to do.
Sen de böyle yap.
I know that's what you want to do.
Yapmak istediğinin bu olduğunu biliyorum.
I do want that information, Commander and I would be willing to return your wayward ship but someone has to pay for what's happened here and I don't want that someone to be me.
O bilgileri gerçekten istiyorum, Komutan. Geminizi geri vermeye de razıyım. Fakat birisi olanların cezasını çekmeli ve bu birisinin ben olmasını istemiyorum.
Why? I don't know, but that's what I want to do.
Bilmiyorum, fakat yapmak istediğim bu.
I am willing to do this with you. To help start you on your new life if that's what you want.
Eğer istediğin buysa, seninle bunu yapmaya, yeni bir hayata başlamana yardımcı olmaya hazırım.
That's what I want you to do, use your brain.
Hep böyle yapmanı istiyorum, mantıklı davranmanı.
I don't want to be here when that tape does what I think it's going to do.
Eğer bu kasetle düşündüğüm şeyi sağlayacaksa, orada olmak istemem.
Because I'm the doctor and that's what I want to do.
Çünkü doktor benim ve bunu yapmanı istiyorum.
Because that's exactly what I want to do.
- Çünkü canım öyle istiyor. Tam 91 senti sokağa atma deneyimini yaşayalım istiyorum.
That's just what I want to do.
- Yapmak istediğim de buydu.
I want the weeds cut. Whatever I think of to be done, that's what you'll do.
Aklıma ne gelirse hepsini yapacaksın.
I on the other hand, who did not vote, who did not vote, who in fact, did not even leave the house on Election Day am in no way responsible for what these people have done and have every right to complain as loud as I want about the mess you created that I had nothing to do with.
Diğer taraftan ben oy vermemiş olan ben oy vermemiş olan ben hatta aslında seçim günü evinden bile ayrılmamış olan ben hiçbir şekilde bu insanların yaptıklarından sorumlu değilim ve benimle hiçbir alakası olmayan sizin yarattığınız bela hakkında canımın istediği kadar şikayet edebilirim.
That's exactly what I want you to do.
Zaten yapmanı istediğim şey de bu.
So that's what I want to do.
Yapmak istediğim bu.
Okay, if that's what it takes to show you how much you mean to me and how much I want you there, that's what I'll do.
Tamam, benim için ne kadar önemli olduğunu ve orada olmanı ne kadar istediğimi gösterecekse eğer, yaparım.