Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ T ] / That's what this is about

That's what this is about перевод на турецкий

1,321 параллельный перевод
I mean, what is it about this hurricane that's made so many people so different?
Yani, bu kasırga nasıl bu kadar insanı böylesine değiştirdi ki?
Guess that's what all this is about.
Galiba bütün mesele bununla ilgili.
So that's what this is about.
- Demek mesele buydu.
Just tell me if that's what this is all about.
Söylesene, tüm yaptıklarının nedeni bu mu?
I think you know exactly what is so special about you that this anonymous tipster sought you out over and above everyone else involved with this case.
Arayıp bulduğunuz bu ipucu sahibi bu davaya karışmış herkesten ayrı olarak Sizin tam olarak ne kadar özel olduğunuzu bildiğini düşünüyorum.
That's what all this is about?
Bütün bunlar bunu için miydi?
- l guess that's what all this is about.
- Sanırım bunlar yardımcı olacak.
Because that's what this is about, right?
Konu bu, değil mi?
That's what this is all about.
İşte hepsi bu.
That's not what this is about.
Bununla ilgisi yok.
That's what this is all about.
Tüm bunlar bu yüzden, değil mi?
- That's what this shit is about.
- İşte bu ne sikimle ilgili olduğu.
That's what all this is about.
İşte hepsi bu kadar.
Nightmare? So that's what all this commotion is about?
Demek bütün tantana bu yüzden.
That's what this whole thing is about.
Bütün bu olayın sebebi bu.
- That's not what this is about.
- Bunun sebebi o değil!
That's exactly what this is about.
- Bunun sebebi aynen öyle.
Are you sure that's what this is all about?
Bunun sebebinin sadece bu olduğuna emin misiniz?
That's what this is about?
Bunun sebebi bu mu?
That's what this is about.
Demek istediğin bu.
I don't think that's what this is about.
Konunun bu olduğunu sanmıyorum.
That's what this is about?
Bunun sebebi o yani?
Oh, okay. So that's what this is about?
Pekala, demek buydu ha?
I CAN'T BELIEVE THAT'S WHAT THIS IS ALL ABOUT!
Konunun bu olduğuna inanamıyorum.
What's remarkable about the people who passed through this valley is something that they left behind them.
Bu insanların vadide geriye bıraktıkları bir şey dikkate değerdi.
What's really remarkable about this is that over the next 20,000 years whenever one person made an image of another it showed the same exaggerated features and they cropped up in all sorts of places.
Enteresan olan şu ki ; sonraki 20,000 yıl boyunca bir vücut çalışması yapıldığında aynı abartılı özellikleri taşıyordu ve heryerde bulunuyorlardı.
But what's so important about this huge effort is the effect it had on the society that built Göbekli Tepe,
Ancak asıl önemlisi 12.000 yıl önce uzak mesafelerden Göbekli Tepe'ye çalışmak,
What's interesting about this sound is... that it doesn't repeat like a cat's meow, it ends with an inhale.
Bu seste ilginç olan şey ise kedi miyavlaması gibi tekrar etmiyor olması, sonunda nefes alıyor.
That's what this is all about.
İşte hepsi bununla ilgili.
Ah, so that's what this is about, the Puerto Rican guy.
Demek sorun bu Porto Rikolu adam.
That's what this is all about, right? "Help"
Bütün mesele bu değil mi? Yardım?
I run because I am convinced that this country is on a perilous course and because I have such strong feelings about what must be done, and I feel that I'm obliged to do all that I can.
Bu ülkenin geleceğinin kötüye gittiğini düşündüğüm için ve yapılması gerekenler ile ilgili çok kuvvetli hislerim olduğuna ikna olduğum için yarışıyorum. Ve elimden gelen tüm her şeyi... yapmaya mecbur hissediyorum kendimi.
That's what this is about.
Tüm sıkıntı da bu.
That's what this is about.
Bütün mesele bu.
That's not what this is about.
Konu bu değil.
Holy Mary, Mother of God, so that's what this is about.
Tanrı'nın anası Yüce Meryem, demek mesele buymuş.
As the ground warms the permafrost... all this organic material that's been frozen for thousands of years... is thawing, which accelerates the warming... it's exponential, what we're talking about here.
Yeraltı ısınırken binlerce yıldır donmuş olan bütün bu organik materyaller eriyor, bu da ısınmayı hızlandırıyor. Burada üstel olarak artan bir ısınmadan bahsediyoruz.
That's what this multi-billion-dollar industry is all about, anyway, isn't it?
Çok milyar dolarlık bu sanayinin amacı bu, değil mi?
That's what all this is about - the memorials, the Cenotaph, the two minutes'silence.
Her şeyin sebebi bu : Anıtlar, anıt mezarlar, iki dakikalık saygı duruşu.
What is this machine that he's talking about?
Sözünü ettiği makine ne olabilir?
That's not what this is about.
Bunun olan bitenle alakası yok.
So that's what this is about.
- Sorun bu mu yani? Mülâkat mı?
That's what this is about.
Her şey bunun içindi.
That's what this is all about.
İşte bunun için!
That's what this is about.
Hepsi bu yüzdendi.
That's what this is all about, isn't it?
Her şey bununla alakalı, değil mi?
That's not what this is about.
Konu o değil.
That's what this is about, right?
Her şey bununla ilgili, doğru mu?
And that's what this is about.
İşte mesele bu.
That's what this is about.
Olan biten bu mu?
So that's what this is about?
Yani sorun bu mu?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]