That doesn't change anything перевод на турецкий
91 параллельный перевод
That doesn't change anything.
Bu hiçbir şeyi değiştirmez.
You can hit me all you like, but that doesn't change anything.
Bana istediğin kadar vurabilirsin, ama hiçbirşeyi değiştiremezsin.
We must just ensure that it doesn't change anything.
Hiçbir şeyin değişmemesini sağlamalıyız.
That doesn't change anything, Dave, and you know it!
Bu hiçbir şeyi değiştirmez Dave. Bunu sen de biliyorsun.
But that doesn't change anything.
Fakat bu hiçbir şeyi değiştirmez.
- That doesn't change anything.
- Bu bir şeyi değiştirmez.
That tape doesn't change anything.
O kaset hiç bir şeyi değiştirmez.
That doesn't change anything.
Ama bu hiçbir şeyi değiştirmez.
That doesn't change anything.
Bu bir şey değiştirmez.
That doesn't change anything, because you're still a demon.
bu hiçbir şey değiştirmez, çünkü hala bir iblissin.
That doesn't change anything.
Bu hiç bir şeyi değiştirmez.
If you do, it doesn't change anything between us, you have to know that.
Yardımına ihtiyacım var. Eğer yardım edersen, aramızada ki hiç birşey değişmiyecek. bunu bilmek zorundasın.
- That doesn't change anything.
- Bu hiçbir şeyi değiştirmez.
- It doesn't change anything. But I can verify that he was sick for a little while.
- Bu bir şeyi değiştirmez ama kısa bir süre hasta olduğunu doğrulayabilirim.
Well, that doesn't change anything.
Yine de bu bir şeyi değiştirmiyor.
Well, that's it. it doesn't change anything.
- Hiçbir şeyi değiştirmemiş. - Evlilik sözleşmesi mi imzalamış?
And that gun doesn't change anything.
Ve o silah hiçbir şeyi değiştirmez.
That doesn't change anything for me.
Benim için değişen çok şey olmadı.
That doesn't change anything, Joey.
Bu birşey değiştirmez Joey.
- No, but that doesn't change anything.
- Hayır, onun hiç bir etkisi yok bunda.
- That doesn't change anything.
- Bu, hiçbir şeyi değiştirmiyor.
Okay, but that doesn't really change anything, does it?
Tamam ama durumu değiştirmez değil mi?
I'm really happy for you, but that doesn't change anything.
Senin adına sevindim. Ama bu hiçbir şeyi değiştirmez.
The fact that a patient did bad things doesn't change anything.
Hastanın yanlış şeyler yapmış olması bir şeyi değiştirmez.
I know that doesn't change anything.
Bu bir şeyi değiştirmez biliyorum.
That doesn't change anything for us, Milly.
Bu bizim için hiçbir şeyi değiştirmez, Milly.
The fact that it did happen doesn't change anything.
Olmuş olması hiçbirşeyi değiştirmez.
Primatech may have burned to the ground, but that doesn't change anything.
Primatech yanıp kül olmuş olabilir, ama bu hiçbir şeyi değiştirmez.
But that doesn't change anything.
Bu hiçbir şeyi değiştirmez.
- That doesn't change anything
- Bu hiçbir şey değiştirmez.
That doesn't change anything.
O bir şeyi değiştirmez.
I can't care about that right now, and it doesn't change anything.
Şu an bununla ilgilenemem,... ve bu, hiçbir şeyi değiştirmez.
Well, that's great, Pop, but it doesn't change anything.
Çok güzel, baba. Ama bu bir şeyi değiştirmez.
That doesn't change anything.
Bu hiçbir şeyi değiştirmiyor.
I know Lily turned herself in, but that doesn't change anything between us.
Lily'nin teslim olduğunu biliyorum. Ama bu aramızdakileri değiştirmiyor.
You know, it's very hard to live with a man who's walled himself inside that idea who doesn't wanna change anything, who doesn't get excited about anything.
Bu ilkesi yüzünden kendini dis dünyaya kapamis olan, hiçbir seyi değistirmek istemeyen, hiçbir sey hakkinda heyecanlanmayan bir adamla yasamak çok zor.
That doesn't... change anything here and now.
Bu hiç bir şeyi değiştirmez.
This... that doesn't change anything, okay? This just lets us know where they're gonna be.
Bu bişey değiştirmez..
Okay, I am, kinda, but that doesn't change anything.
Belki biraz öyle ama bu bir şey değiştirmez ki.
That doesn't change anything.
Farketmez
The problem is that this idiot doesn't want to change anything else!
Sorun şu ki, bu salak başka bir şey değiştirmek istemiyor.
Okay, well, that doesn't change anything. We still have to find him.
Bu bir şeyi değiştirmez, hâlâ onu bulmak zorundayız.
That doesn't change anything for us
- Bunun bize yardımı olmaz.
You know, that still doesn't change anything.
Biliyor musun, bu yine de hiçbir şeyi değiştirmez.
I mean, yeah I left that part out, but it doesn't change anything.
Tamam, size bu kısmını anlatmamış olabilirim ama bu hiçbir şeyi değiştirmez.
That doesn't really change anything.
Bu hiçbir şeyi değiştirmez.
You do realize that scaring those people off doesn't change anything.
O insanları korkutmanın hiç bir şeyi, Değiştirmediğini görüyorsun değil mi?
It's just that it doesn't matter because I know that I need to change and it... It doesn't have anything to do with you.
bu sadece farketmez aslında çünkü değişmeye ihtiyacım var ve o... bu sizi birlikte yapmaz.
It's just that it doesn't matter because I know that I need to change, and it doesn't have anything to do with you.
Sadece, önemli değil çünkü değişmeye ihtiyacım var, ve seninle ilgisi yok.
That doesn't change anything.
Bu bir şeyi değiştirmez.
Oh, good, then that doesn't change anything between us.
İyi. O zaman aramızda hiçbir şey değişmedi.
that doesn't seem fair 27
that doesn't exist 18
that doesn't make any sense 402
that doesn't matter 341
that doesn't sound like you 29
that doesn't bother you 34
that doesn't sound good 109
that doesn't even make sense 56
that doesn't mean 35
that doesn't sound right 46
that doesn't exist 18
that doesn't make any sense 402
that doesn't matter 341
that doesn't sound like you 29
that doesn't bother you 34
that doesn't sound good 109
that doesn't even make sense 56
that doesn't mean 35
that doesn't sound right 46