That doesn't exist перевод на турецкий
708 параллельный перевод
I'm telling you that ghosts really do exist. Doesn't that scare you?
Hayaletlerin gerçekten var olmasından korkmadın mı?
You really are a black whiskered whale that doesn't exist at all.
Gerçekten dünyada var olmayan siyah bıyıklı bir balinasın.
Something that doesn't exist on this earth. Dooley?
- Dünyada olmayan bir yaratık.
That girl doesn't exist anymore.
O kız, artık yaşamıyor.
And I've loved something that doesn't really exist.
Ben aslında varolmayan birşeyi sevmişim.
For five years I've been in love with a girl that doesn't exist.
Beş yıl boyunca, olmayan bir kıza aşıktım.
Clint, you've gotta stop fighting a war that doesn't exist.
Clint, artık varolmayan bir savaşı sürdürmeyi kesmelisin.
You look at me like that because you live in a world that doesn't exist anymore.
Bana öyle bakıyorsun, çünkü artık olmayan bir yerde yaşıyorsun.
You think that immorality doesn't exist.
Siz ahlaksızlığın var olmadığını düşünüyorsunuz.
I keep forgetting that the past doesn't exist for Countess Serpieri.
Kontes Serpieri için geçmişin olmadığını unutuyorum.
Well, that doesn't mean it doesn't exist.
Şey, bu demek değildir ki, rastlantı diye bir şey yok.
THAT STU DIO DOESN'T EXIST.
Öyle bir stüdyo da yok.
Why should you say something that doesn't exist at all?
Bilmek istediğim şey : Neden yalanlar uyduruyorsunuz?
The person that we want probably doesn't exist.
Büyük ihtimalle, istediğimiz gibi biri yok.
We've sold a product that doesn't exist.
Olmayan bir şeyi sattık.
You have sold a product that doesn't exist.
Olmayan bir malı satmayı becerdin.
They've been advertising a product that doesn't exist.
Piyasada olmayan bir malın reklamını yapıyorsunuz.
The next minute i prove that not only doesn't the aircraft exist, but... what else didn't exist?
Her zaman smokin içinde çok seksi duruyorsun. Bilmiyorum, Cindy. Hadi ama Ed.
We all think something lofty of ourselves that doesn't actually exist.
Hepimiz aslında olmadan, kendimizi yüce düşünüyoruz.
The world that you and Paul live in doesn't exist.
Sen ve Paul'un içinde yaşadığı dünya aslında yok.
I obey Your orders and to Your power, and any return doesn't exist and any power but that of God.
Senin emirlerine ve gücüne boyun eğiyorum. Ve bundan geri dönüşüm yoktur. Ve Allah'tan başka ilah yoktur.
The woman that can drive you crazy doesn't exist.
Seni çıldırtacak kadın burada değil artık.
Why? Because for the past two years you've been doing something you don't know anything about in an office that doesn't exist?
İki senedir, var olmayan bir büroda ne olduğunu bilmediğin bir iş yapıyorsun.
And the astonishing fact is that he doesn't exist.
Ve şaşırtıcı gerçek aslında onun var olmadığı.
Well, we can't be put in a museum that doesn't exist any more, can we?
Bizi var olmayan bir müzeye koyamazlar, değil mi?
That word doesn't exist in Persian.
- Bu kelimeyi söyleyen Persia'da yaşamaz.
As far as the villagers are concered, that castle doesn't exist.
Köylülere göre şato diye bir şey bile yok.
That doesn't exist.
Öyle bir şey yok.
For example, you can build a bridge using this kind of formula, one that stands firm, even though it was calculated using something that doesn't even exist.
Örneğin bu tarz bir formül kullanarak var olmayan şeylerle hesaplama yapılmış olmasına rağmen sağlam bir köprü yapabilirsin.
- You said if I answered... I bargained with something that doesn't exist.
- Eğer cevap verirsem... Ama ben var olmayan bir şeyle pazarlık yaptım.
He's a hero that doesn't exist.
O varolmayan bir kahraman.
In one of those places that doesn't exist.
Hani şu var olmayan yerlerden birinde.
You ask for somebody that doesn't exist and then they don't accept the charges and they know you're okay.
Eğer var olmayan bir adres verirsen birilerine senden para koparamazlar.
If there's no one around, perhaps that means it doesn't exist.
Kimse kalmamışsa böyle bir çete yok demektir.
Now that woman doesn't exist any more. She gave you to us.
Artık o kadının varlığı son bulacak, çünkü o bize, seni verdi.
But I can't describe something that doesn't exist.
Ben de ona varolmayan bir şeyin tanımlanamayacağını söyledim.
And I only think it's a pity that there are not more people like you. And we only pray that he doesn't exist again.!
ve yalnızca "senin gibi daha çok kişi olmaması yazık" derim ve bir daha ortaya çıkmaması için dua ediyoruz!
The fact that no recognized munitions manufacturer, military or civil, produces such a bullet doesn't mean it doesn't exist, 007.
Bilinen hiçbir askeri veya sivil silah yapımcısının böyle bir mermi üretmediğini bilmek bunun var olmadığını göstermez, 007.
We'll show Clot that the Federal Police exist, that Central doesn't have a monopoly on criminal oases.
Komiser Clot'ya Milli Emniyet'in ayakta olduğunu göstereceğiz. Kriminal vakaların Paris Polisi'nin tekelinde olmadığını anlasın!
That number doesn't exist.
Böyle bir numara yok.
BECAUSE I KNOW THAT NEW YORK DOESN'T EXIST FOR HER.
Çünkü New York'un ona göre olmadığını biliyorum.
That is very interesting, because according to fleet records, this Chameleon doesn't exist.
Bu çok ilginç çünkü filo kayıtlarına göre Chameleon diye biri yok.
That is very interesting, because according to fleet records, this Chameleon doesn't exist.
Bu çok ilginç, çünkü filo kayıtlarına göre Chameleon diye biri yok.
A country that doesn't exist, and yet it's our country, oppressed for centuries and now crushed by brutal fascism.
Var olmayan bir ülke ama yine de bizim ülkemiz... Yüzyıllarca zulüm görmüş, acımasız faşizmin altında ezilmiş.
Your company sold us the policies but that equipment doesn't exist!
Firmanız bize poliçeleri sattı... ama bizde öyle bir ekipman yok!
Like the first one about the man nailed to the wall in room 36, and the blind girl that doesn't exist!
- İlki gibi. 36 nolu odada çivilenen adam. Ve aslında varolmayan kör kız.
The genre problem in cinema doesn't exist for me, because for me, cinema is an art that can cover everything :
Tür problemi sinemada sadece benim için yok, çünkü bana göre, sinema herşeyin üstünü örtebilecek bir sanat :
B.A., it isn't that Billy doesn't exist.
B.A., aslında Billy'nin olmadığı doğru değil.
I heard that it doesn't exist, people who don't dream.
Öyle bir şey olmadığını duydum, herkes görürmüş.
I said, "pictures on a wall," back at some place that... doesn't even exist anymore.
Duvardaki resimler dedim, o duvarın... bulunduğu yer artık yok.
That he doesn't exist?
Varolmadığı mı?
that doesn't seem fair 27
that doesn't make any sense 402
that doesn't matter 341
that doesn't sound like you 29
that doesn't bother you 34
that doesn't sound good 109
that doesn't even make sense 56
that doesn't make it right 29
that doesn't sound right 46
that doesn't mean 35
that doesn't make any sense 402
that doesn't matter 341
that doesn't sound like you 29
that doesn't bother you 34
that doesn't sound good 109
that doesn't even make sense 56
that doesn't make it right 29
that doesn't sound right 46
that doesn't mean 35