That doesn't help перевод на турецкий
547 параллельный перевод
That doesn't help.
Fayda etmez.
That's no way to talk to a man who's here to help you. The world doesn't change.
- Sana yardım etmek için burada olan bir adama böyle denmez.
We know you want to play Mark Antony, but that doesn't help us.
Mark Antony'yi oynamak istediğini biliyorum ama bunun bize faydası yok.
While that doesn't help us to name a man, once we've lined up on a suspect, there'll be a positive check on him.
Tabii bunlar henüz katilin adını tespit etmemizi sağlamadı. Ama kendimize bir şüpheli bulur bulmaz cinayeti onun işlediğini kanıtlayabileceğiz.
That doesn't give me much help.
Bunun bana fazla yardımı olmuyor.
- That doesn't always help.
- Bunun her zaman yararı olmaz.
- That howling out there doesn't help any.
- Şu ulumalar da buna hiç yardımcı olmuyor.
Yes, but that doesn't help me, because, you see... I still feel that old fear... that you're not really mine.
Evet ama söyledikleri rahatlamama yetmedi çünkü hâlâ senin gerçek babam olmadığın korkusu içinde yaşıyorum.
But that doesn't help us at all, does it?
Ama bu bize yardımcı olmuyor, değil mi?
It doesn't help you to suggest that we stoop to such a trick.
Böyle konuşmanın size hiçbir yararı yok.
It doesn't help these eggs, that's for sure.
Yumurtaya da bir faydası olmadığı kesin.
And that travel agency business doesn't help either.
Şu seyahat acentası işi de yardımcı olmadı.
Steven, that doesn't help us at all.
Steven, bunun bize hiç yararı yok.
I know that, Father, but... it doesn't help.
Bunu biliyorum, ama işe yaramıyor.
That doesn't help us much.
Bu pek işimize yaramaz.
- That doesn't help me now.
- Şu anda bana hiç yardımcı olmuyorsun.
I know it is, i know it is, but that doesn't help.
Öyle olduğunu biliyorum öyle olduğunu biliyorum, Ancak bunun yardımı dokunmuyor.
That doesn't help me.
Bunun bana bir faydası yok.
- Ian, that doesn't help.
- Ian, yardımcı olmuyorsun.
Well that's all very well, but it doesn't help me does it?
Pekala açıkca görülüyor ki, bana hiç yardımcı olmayacak değil mi?
- That doesn't help.
- Yani nasıl bir toprakta çalışacaksınız,
- Yes, well that doesn't help Ian, does it?
Evet ama bunun yardımı olmaz Ian, değil mi?
I want to make it quite clear that in my opinion he doesn't need any help.
Bir şeyi iyice açıklığa kavuşturalım, bence onun hiçbir yardıma ihtiyacı yok.
Well, you see, Janos Gajdor, that doesn't help you at all
Farkındaysan, Janos Gajdor, bu seni kurtarmaz.
When you're finished there... you can help me by pulling... this painfully barbed savage's arrow... first by snipping the head off in the back... and then pulling it from the front, quickly so that it doesn't hurt me.
İşin bitince barbarların şu acı veren okunu çıkarmama yardımcı olabilirsin. Önce sırtımdaki ucunu kes sonra da önden hızlıca çek ki canım çok yanmasın.
That doesn't help.
Bu yardım etmiyor.
I mean about the help from white people. It doesn't matter so much. Because if tomorrow our agitation is successful, every student, demonstrator or not, black or white, will be considered an enemy, and it'll be easier to keep this tension that we've became a public threat.
Yani beyaz insanların yardımı hakkında, aslında, o kadar da çok farketmez çünkü eğer yarınki ajitasyonumuz başarılı olursa, bu da demek olacak ki her öğrenci, gösterimize katılmış ya da katılmamış olan, siyah ya da beyaz, düşman olarak nitelendirilecek, ve böylece gerilimi elde tutmak daha kolay olacaktır, ve bu sayede, biz hepimiz, yerel bir tehdit oluşturacağız.
But that doesn't help you much, right?
Ama o size yardımcı olmaz, doğru mu?
And that doesn't help support a case for possession.
Bu da durumu kanıtlamamızı zorlaştırıyor.
You see, sir, I tired to fix a half day job, but that doesn't help the situation at all.
Efendim yarım günü işi düzeltmekle uğraştık fakat duruma hiçbir katkısı olmadı.
The Chief Councilor also said that in light of this incident, he doesn't want the help of lunatics!
Konsey Başkanı, bu hadise yüzünden, çılgınların yardımını istemediğini de söyledi! - Çılgınlar mı?
He can not help if he doesn't know that I am here.
Burada olduğumu bilseydi mutlaka bana yardım ederdi.
That doesn't help.
Bunun yararı olmuyor.
That doesn't help either.
Bu da pek yardımcı olmuyor.
That doesn't help me feel better, you know.
Ne diyeceğimi bilmiyorum.
It's all superstition and doesn't help usually, but that's how you have to do it.
Bunlar batıl inançlardır ama bazen işimize yararlar.
That doesn't help us.
Böyle bir yere varamayız.
That doesn't help us at all.
Pek çoğu onun gibi bize yardım etmiyor.
There's always the possibility... that she doesn't need any help.
Herzaman, onun yardıma ihtiyacı... olmadığı bir olasılık vardır.
- That doesn't help a damn.
- Bu bir işe yaramaz.
No. – That doesn't help.
- Bu hiç yardımcı olmuyor.
One thing I've found, Lois, is you can't help somebody that doesn't want help.
- Bildiğim tek şey Louise, yardım istemeyen birine yardım edemezsin.
I don't take the bus to school anymore, but that doesn't help.
Okula artık otobüsüyle gitmeyeceğim ;
- Yes, I know. It's a shame that it doesn't help you, because the documents were lost.
Bugünün işi bu kadar.
That doesn't help, Sam.
- Bu yeterli değil, Sam.
- That doesn't help anything, Bill.
- Bunun hiçbir şeye faydası yok Bill.
Simply moaning when your lover caresses you in a way that you enjoy and staying silent when they do something that doesn't hit the spot will help them learn what you most enjoy.
Sevgilinizi okşadığınızda inliyorsa doğru bölgedesiniz demektir, sessiz kaldığında da doğru noktaya temas edememiş olabilirsiniz, bu onun en çok neresinden zevk aldığını anlamanızı sağlayacaktır.
- That doesn't help.
Bana yardım etmiyorsunuz ama.
That just doesn't help me at all, but I appreciate the thought.
Bunun bana bir faydası yok ama yine de sağ ol.
That woman in the kitchen says, if she doesn't get help, she's going to resign.
Mutfaktaki kadın, kendisine yardım eden olmazsa, istifa edeceğini söylüyor.
That really doesn't help, Bart.
Aslında yardımcı olmaz, Bart.
that doesn't help me 20
that doesn't seem fair 27
that doesn't exist 18
that doesn't make any sense 402
that doesn't matter 341
that doesn't sound like you 29
that doesn't bother you 34
that doesn't sound good 109
that doesn't even make sense 56
that doesn't make it right 29
that doesn't seem fair 27
that doesn't exist 18
that doesn't make any sense 402
that doesn't matter 341
that doesn't sound like you 29
that doesn't bother you 34
that doesn't sound good 109
that doesn't even make sense 56
that doesn't make it right 29