That isn't it перевод на турецкий
11,780 параллельный перевод
That is why you're calling, isn't it?
Bu yüzden arıyorsun, değil mi?
Hey, isn't it funny that you guys came over for a dinner party, and all we're doing is standing in the kitchen, drinking wine?
Buraya akşam yemeği için geldiğiniz hâlde mutfakta dikilip anca şarap içmemiz tuhaf, değil mi?
Not that he isn't deserving of it himself, of course.
Terfii hak etmediğini söylemiyorum, tabi ki.
That's the point, isn't it?
Önemli olan bu.
I thought the old man lost it, but that's what that fog is, isn't it?
Aklını kaçırdığını sanmıştım ama sisten bahsediyordu, değil mi?
That's kind of sobering, isn't it, that no one misses anyone, not for long.
Çok üzücü değil mi? Kimse kimseyi uzun süre boyunca özlemiyor.
Right. That's when they traded "the great one," isn't it?
En iyi oyuncularını satmışlardı değil mi?
[sighs] That's why you're here, isn't it?
- Bu yüzden buradasın, değil mi?
That's a person in the car boot, isn't it?
- Bagajda biri var değil mi?
Isn't it funny that he's Swedish?
İsveçli olması da sence garip değil mi?
It isn't that I try to improve my part.
Kendi kısmımı geliştirmeye çalıştığım şey bu değil.
Well, that's pretty weird, isn't it,
- Biraz garip değil mi?
I know exactly who you are, and that's the problem, isn't it?
Kim olduğunu tam olarak biliyorum ve problem bu değil mi?
Well, that's a good thing, isn't it?
Bu iyi bir şey yani, değil mi?
And I also said that I would need something from you someday, and taking selfies with some dipshit Sixers fan isn't gonna cut it.
Ayrıca bir gün senden bir şey isteyeceğimi söylemiştim ve bir moron Sixers hayranıyla selfie çekinmek yeterli değil.
- No, it isn't. If she were here right now, what's the first thing that comes to your mind?
O burada olsaydı aklına gelen ilk şey ne olurdu?
It's the same voice that gave you permission to play me, isn't it?
Benimle oynamak için sana izin veren sesle aynı, değil mi?
Alex, that's a little bit much, isn't it?
Alex, biraz fazla değil mi?
That's the last place we received signal from Osgood's phone, isn't it?
Osgood'un telefonundan en son sinyali oradan almıştık değil mi?
And that's the question, isn't it?
Asıl sorunda bu ya?
The good news, if you want to call it that, is the deadly metallic elements sank to the bottom, so the chemical contaminating the sea life isn't deadly to humans, just game-changing for Inhumans.
İyi haberse, tabii buna iyi haber denirse okyanusun dibine çöken ölümcül kimyasallar insanlar için ölümcül değil. Sadece nainsanlarda etki ediyor.
Yeah, well, that is the silver lining, isn't it?
Evet, bir umut ışığı, değil mi?
I'm sorry for laughing, but that... Well, that's finally gonna get shot of him, isn't it?
Güldüğüm için üzgünüm, ama bu sonunda kafandan onu çıkardın, değil mi?
It turns out Booth isn't the only agent that's gone missing.
Görünüşe bakılırsa kaybolan tek ajan Booth değilmiş.
You can't stay under that long, it isn't safe!
Aşağıda bu kadar uzun kalmamalısın, bu güvenli değil!
Isn't that the gist of every immigrant's story, that it was hard?
Zor olması bütün göçmen hikayelerinin özü değil midir zaten?
That's his name, isn't it?
- Adı bu değil mi?
But isn't it more likely that the president is simply using our own Princess Emily, her humble Iowa roots, her sure-footed Midwestern values?
Bu para sadece başkanın kullanımına tahsis edilmedi mi?
Isn't it possible that the goal is really to butter up Princess Emily's mother-in-law,
Bu gerçekten yapılmalımıydı? Şeker Prenses Emily, kayınvalidesi Majesteleri Kraliçe Isabel ile anlaşabilecek mi acaba?
Her Majesty, Queen Isabel? Isn't it possible that the president and his band of west wing hippies are trying to convince the queen to allow the U.S. military to build an unnecessary and wasteful naval base on Caledonian soil?
Batı kanadındaki bir grup hippinin zamanında Başkana yaptığı gibi şimdi o da Kaledonya toprakları üzerinde kurulacak olan çok gereksiz ve bir o kadarda pahalı donanma üssü için kraliçeyi ikna etmeye mi çalışacak?
That's still free, isn't it?
Bu hâlâ bedava, değil mi?
That's what she's giving you, isn't it?
İşte sana verdiği şey bu, değil mi?
All we have to do is persuade these creatures that it isn't Rigsy. You heard Ashildr.
Ashildr'i duydun.
That is your name, isn't it?
- Gerçek adın bu değil mi?
Isn't it weird that that whole time down by the pool... the one person that I could not keep my eyes off of... was Colton?
Sence de garip değil mi? Havuzda bulunduğumuz bütün zaman boyunca gözlerimi alamadığım tek insan... Colton'dı.
But being a good agent... it doesn't mean you're a good man. That file isn't the whole story. Sit down, Alex.
Ama iyi bir ajan olmak iyi bir insan olduğun anlamına gelmiyor.
At least that's what you think, isn't it?
En azından sen öyle düşünüyorsun değil mi?
Well, that's a bit harsh, isn't it?
Bu biraz acımasız değil mi?
I guess that is the Ryan Booth way, isn't it, or should I say Agent Booth?
Sanırım Ryan Booth'un tarzı böyle, değil mi? Yoksa Ajan Booth mu demeliyim?
You have to admit that, if the terrorist has this kind of wire and those materials, another bomb isn't just some idea... it's an inevitability.
Kabul etmelisin eğer teröristin elinde bu tür tel ve bu malzemeler varsa başka bir bomba yapmış olması sadece bir fikir değil kaçınılmaz olur.
That's what you want, isn't it?
İstediğin bu değil mi?
That type of thing isn't usually handled by the engineers, is it?
Bu işlere normalde mühendisler bakmaz, değil mi?
I mean, it's only been a month, which I guess in the grand scheme of things isn't that long.
Bir aydır konuşmuyoruz fakat genel anlamda bakacak olursak çok da uzun bir süre değil.
That is why you were here yesterday, isn't it?
- Dün bunun için buradaydınız, değil mi?
Well, I guess that's it, isn't it?
Peki, sanırım bu kadar, değil mi?
So part of me wants to run back to her and make her feel okay, but... that's really your job, isn't it?
Bir parçam geri dönüp rahatlatmak istiyor ama aslında o senin işin, değil mi?
Isn't it true that you released a client that you cared about from rehab for no reason other than you felt pressure from a different client who was actually paying the bills?
Yalnızca masrafları karşılayan müvekkil tarafından size baskı uygulandığı için bir hastanızın rehabilitasyondan çıkmasına izin verdiğiniz doğru mu?
If you're lucky, someday you're gonna realize what's really going on here, and when that day comes, I hope you find someone to help you, because it isn't going to be me.
Şanslıysan, günün birinde gerçekten neler olduğunun farkına varırsın ve o gün geldiğinde umarım sana yardım edecek birini bulursun,... çünkü o kişi ben olmayacağım.
Well, that's a shame, isn't it?
- Bu utanç verici değil mi?
And isn't it also true that you have a history of being a monumental douchebag?
Ve ayrıca muazzam bir denyo olma konusunda geçmişiniz var.
That's what they do, isn't it?
Yaptıkları bu değil mi?
that isn't true 78
that isn't necessary 17
that isn't 18
that isn't fair 23
that isn't funny 16
isn't it 16586
isn't it lovely 28
isn't it romantic 18
isn't it cute 23
isn't it obvious 217
that isn't necessary 17
that isn't 18
that isn't fair 23
that isn't funny 16
isn't it 16586
isn't it lovely 28
isn't it romantic 18
isn't it cute 23
isn't it obvious 217
isn't it beautiful 126
isn't it awesome 28
isn't it great 166
isn't it funny 28
isn't it awful 20
isn't it nice 46
isn't it perfect 18
isn't it amazing 64
isn't it incredible 16
isn't it wonderful 110
isn't it awesome 28
isn't it great 166
isn't it funny 28
isn't it awful 20
isn't it nice 46
isn't it perfect 18
isn't it amazing 64
isn't it incredible 16
isn't it wonderful 110