That means the world to me перевод на турецкий
59 параллельный перевод
You guys, that means the world to me.
Çocuklar, bana dünyaları verdiniz.
That means the world to me.
Bu benim için çok şey ifade ediyor.
You came tonight and that means the world to me.
Bu gece buradasın ve benim için önemli olan tek şey bu.
That means the world to me.
Bu, benim için dünyalara bedel.
And that means the world to me.
Bu benim için dünyalara bedel.
That means the world to me, Kel.
Bunun benim için anlamı çok büyük, Kel.
And that--that means the world to me.
Bu benim için dünyalara bedel.
Roxie, that means the world to me that you believe in me.
Roxie, bana güveniyor olman benim için dünyalara bedel.
Well, thank you, that means the world to me.
Teşekkür ederim, bu benim için çok şey ifade ediyor.
that means the world to me.
Çok makbule geçti.
That means the world to me.
Benim için o kadar anlamlı ki bu.
Well... that means the world to me.
Bunu duymak benim için çok önemli.
Um, I have something pretty special that means the world to me, yet I gladly part with it to prove my love for my fiance?
Benim için büyük önemi olan çok özel bir şey var. Nişanlıma olan aşkımı kanıtlamak için memnuniyetle elden çıkaracağım ama.
That means the world to me, hon.
Bu benim için dünyaya değer, tatlım.
You're the only thing in the world that really means anything to me.
Yok. Sen dünyada benim için anlamı olan tek şeysin.
That little gal means more to me than the whole wide world, Shooter.
O küçük hatun benim için bütün dünyadan daha değerli Shooter.
I told her that right now you're the only woman in the world that means anything to me.
Şu anda benim için anlamı olan tek kadının sen olduğunu söyledim.
I wanted to tell you how much you've hurt me like that rabbit means the world to you call me, you know I could do something stupid...
Beni nasıl yaraladığını anlatmak istedim ki seni aramamı söylemiştin. Ben Jeanne Resnais. Tahmin ettiğin gibi aptalca birşey yaptım...
Her name is Sarah... and she's the only thing in the world that means anything... to me.
Adı Sarah benim için dünyadaki anlamı olan tek varlık o.
This band behind me will tell you that trophy means more to me than... owt else in the whole world.
Arkamdaki bu bando bu kupanın dünyadaki herşeyden daha önemli olduğunu düşünüyor.
Okay, look, Andy, it means the world to me that you came, but I'm here.
Tamam, bak, Andy, gelmen çok tatlı bir davranış, ama ben buradayım.
And it's because of that and it's because of about a million other reasons that she means she means pretty much the world to me.
Bu yüzden ve başka milyonlarca sebep yüzünden Felicity benim için benim için dünyalara değer.
Look at me. Not stopping until he's upset every person... that means anything in the world to him in one night.
Bir gecede dünyada onun için önemi olan herkesi sinirlendirmeden durmayacak.
That woman means the world to me.
O kadın, benim dünyam.
That house means the world to me.
Bu ev benim için çok önemli.
The fact that you just crossed that street means the world to me.
Gerçek olan şu ki senin şu caddeyi geçerek buraya gelmen dünyalara bedeldi.
It means the world to me that you would do that.
Bunu yapmanın, benim için ne anlama geldiğini kelimelerle ifade edemem.
Carly, it means the world to me to hear you say that.
Carly, bunun anlamı söylediklerin bütün dünya duydu.
It means the world to me that you liked it.
Tüm bunlardan, yazıyı beğendiğini çıkarıyorum.
And that really means the world to me right now.
Bu da bana dünyaları veriyor.
I just want you to know that no matter what, your friendship means the world to me.
Şu dünyada arkadaşlığının benim için ne demek olduğunu bilemezsin.
It means the world to me that you found Len's ring, but you didn't find anything else.
Len'in yüzüğünü bulmuş olmanız benim için büyük bir anlam taşıyor, ama başka bir şey bulamamışsınız.
My family and the life that I have worked so hard to rebuild for them means everything in the world for me.
Ailem ve çalıştığım hayat inşa etmesi çok zordu ve benim için dünyanın en önemli şeyi.
You just have to find a book that means more to him than anything in the world. Mom, tell me you didn't burn it.
Onun için dünyadaki her şeyden daha anlamlı olan kitabı bulmalısın.
- I know what you're about to say, and it means the world to me that you'd actually open up your heart and bring her into our family like that. Seriously.
- Ne diyeceğini biliyorum ve kalbini açıp onu bu şekilde aileye kabul etmen benim için çok önemli.
The day I was built, he looked me over, probably with tears of pride in his eyes, and proclaimed to all the world, by means of this scrap of paper, that I was perfect and infallible in every way.
Üretildiğim gün, beni kontrol etti muhtemelen bir kaç gurur gözyaşı ile tüm dünyaya bu kağıt parçasıyla her anlamda benim kusursuz ve güvenilir olduğumu duyurdu.
Not my instrument - it's the only thing in this whole stinking world that means anything to me.
Enstrümanım olmaz. Bu kokuşmuş dünyada beni hayata bağlayan tek şey o.
And it actually means the world to me that you did this'cause...
Bunun benim için büyük bir anlamı var, bu yola başvurdun çünkü...
And to tell Sanjana that she means the world to me.
Ve Sanjana'ya onun benim her şeyim olduğunu söylemeye.
You tried to kill the only thing that means anything to me in this shitty world.
Sen bu boktan dünayda benim için tek önemli şeyi öldürmeye çalıştın.
Look, that video of me getting rammed by my best friend means the world to me.
Bakın, o videoda şu an benim için çok önemli olan en iyi arkadaşım tarafından, hayvanlar gibi becerilme görüntülerim var.
She means the world to me, but she has needs that I'm not fulfilling, and I want them to be fulfilled.
O benim için dünyalara bedel. Ama benim tatmin edemediğim ihtiyaçları var. Ve onların tatmin edilmesini istiyorum.
Means the world to me to know that you'll be the one who will administer my oath.
Yeminimi size okuyacak olmam benim için çok önemli.
And she wants the one thing in this world that means more to me than money - - my team, the New York Hawks.
Benim için paradan önemli olan tek şeyi istiyor. Takımım, New York Hawks'ı.
And there is nothing in the world that means more to me than this uniform.
Dünya üzerinde benim için bu üniformadan daha fazla anlam ifade eden bir şey yok.
[Bret Petersen] Sharing my passion with the person that I'm gonna spend the rest of my life with, means the world to me.
Dünyanın anlamı olan tutkumu onunla paylaşarak hayatımın geri kalanını onunla geçireceğim.
Oh, that means the world that you listened to me.
Beni dinlemiş olmana o kadar sevindim ki!
That means more to me than anything in the whole world.
Dünyada bundan daha anlamlı bir şey yok benim için.
Well, that does seem very nice, but Princess Flufferina means the world to me.
Kulağa hoş geliyor ama Prenses Flufferina benim için çok değerli.
It means the world to me that you came back early.
Sen erken gelince dünyalar benim oldu.
That means more to me coming from you than anything else in the world.
Bunu senden duymak benim için her şeyden önemli.