Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ T ] / The weapon

The weapon перевод на турецкий

8,881 параллельный перевод
Put the weapon down!
- Silahını at!
- They're draining the city's energy supply to power up the weapon.
Silahlarını güçlendirmek için tüm şehrin enerjisini aldılar.
Drop the weapon!
At silahını! Kapa çeneni!
The attacker jimmied the window, found the weapon inside the house, then laid in wait for his victim, which is the exact M.O. Of the killer in this case.
Saldırgan pencereyi levye ile açmış, evin içindeki silahı bulmuş, sonra da kurbanını beklemiş, ki katilin bu çalışma şekli bu davadakinin aynısı.
Tip the police anonymously to the weapon's whereabouts.
Silahın nerede olduğunu gizli bir şekilde polise ihbar et.
Surrender the weapon, you could still come out of this with your career intact.
Silahı teslim edersen, bozulmamış kariyerinle hâlâ bu işin içinden çıkabilirsin.
Possible, but at this point, to name the weapon would be pure supposition.
Mümkündür ama şu anda aletin ne olduğuna karar vermek saf tahmin olur.
Yes. Giving them access to all the weapon systems.
- Tüm silah sistemlerine erişim vermiş.
Drop the weapon!
Bırak silahını! Bırak!
Drop the weapon!
Silahını at!
- Throw down the weapon!
- Silahını yere at!
Thrown down the weapon now!
Hemen silahını yere at!
- Drop the weapon!
- Silahını bırak!
And the gun we found at Lisa Hoffman's house matches the weapon that shot her husband 15 years ago.
Lisa Hoffman'ın evinde bulduğumuz silahla birebir uyuşuyor. Bu silah 15 yıl önce kocasının vurulduğu gün ateşlenmiş.
It's the weapon forges of the Mire.
Mire'ın demir ocakları.
In the meantime, please work with Dr. Hodgins to determine the weapon that caused the injury.
Bu arada Dr. Hodgins'le birlikte buna sebep olan cismi bulmaya çalışın.
Baseball bat is a lousy weapon. All the force is in the top 8 inches.
Beyzbol sopası zayıf bir silah, bütün gücü ucundaki on santimde toplanır.
It seemed the Triceratons would win, but the Kraang used the most powerful weapon in the universe- - a black-hole generator that wiped out the Triceraton's entire planet.
Triceraton'lar kazandı gibi göründü.. .. ama Kraang evrendeki en güçlü silahı kullandı. Bir karadelik jenaratörü.
We must stop the black-hole weapon from being triggered.
Tetiklemeye başlamadan karadelik silahını durdurmalıyız.
If we cannot stop this weapon, the entire world is doomed.
Bu silahı durduramazsak.. .. tüm dünyanın sonu gelecek.
The firing range of its on board beam weapon extends out to the Satellite Belt, making air support impossible, as well.
Bütünleşik ışın silahının ateş menzili Uydu Şeridine uzanıyor hava saldırısı yapmak imkansız.
The Herschel's greatest weapon is a simultaneous attack from all directions.
Herschel'in en büyük silahı her taraftan eş zamanlı saldırılarıdır.
You heard the man. You'll need a weapon.
Sana bir silah lazım.
The CIA has a new weapon system- - light, easy to use, powerful enough to knock your helicopters and airplanes out of the sky.
Hafif, kullanması kolay ama gökteki helikopter ve uçaklarınızı düşürmeye yetecek kadar da güçlü.
Open the box now, or I will destroy you with your own weapon!
Hemen kutuyu aç yoksa seni kendi silahınla öldürürüm! Ciddi misin?
You do realize that's not the only weapon in the room.
Bu odadaki tek silahın bu olmadığının farkındasındır.
The murder weapon is over here.
Cinayet silahı hemen burda.
I mean, what kind of guy slaughters his whole family in his sleep and then doesn't bother to wash the blood off the murder weapon?
Demek istediğim, nasıl bir adam tüm ailesini uykusunda katleder ve cinayet silahındaki kanı temizlemeye zahmet etmez?
Take out your weapon and put it on the ground.
Güzel, silahını çıkar ve yere bırak.
He specializes in trajectory analysis and gunshot residue on any weapon produced in the last 100 years.
Son yüz yıldaki her türlü silahta balistik açıdan uzman olabilir.
I can give you my best guess about the murder weapon if you want it.
Dilerseniz cinayet silahıyla ilgili en iyi tahminimi sunabilirim.
That weapon versus bare hands certainly prolongs the strangulation.
Kemerle çıplak el boğulma süresini uzatıyor.
You might have hit me, if hadn't been informed as to the range of your weapon!
Elindeki silahın menzilinden haberim olmasa beni vurabilirdin!
And I'm authorized to use the greatest weapon at me disposal.
Ve de en etkili silahımı kullanma yetkim var.
Also, are you actually holding the potential murder weapon without gloves?
Ayrıca cidden olası cinayet silahını elinde mi tutuyorsun sen hem de eldivensiz?
In my defense, I yelled at you from the cop car, but you just... kept running at me. I don't have a weapon.
Kendimi savunacak olursam, araçtan bağırdım ama siz bana doğru koşmaya devam ettiniz.
Yeah, this man has been hit on the head with some sort of weapon and then fell on what used to be a coffee table.
Silah olarak kullanılan cisimle başına vurulmuş. Düşerken kahve masasına çarpmış.
It matches the one from the murder weapon.
Cinayet silahındaki izlerden biriyle eşleşti.
As far as the murder weapon goes, I'm thinking it was a little samurai sword.
Cinayet silahı gitmiş bence küçük bir samuray kılıcıyla işlenmiş.
Once you provide me with the murder weapon.
Bir kere cinayet silahını bana vermen lazım.
Wait, you think the Army would just lose a prototype weapon?
Ne yani, Ordu prototip bir silahı kayıp mı etmiş?
Maybe CSU will get lucky and find the murder weapon.
Belki O.Y.İ.'nin şansı yaver gider de cinayet silahını bulur.
The fractures weren't caused by a weapon.
Bu kırıklara sebep olan bir obje değil.
After 14 years on the force, this is the first time I ever had to fire my weapon on duty.
14 yıllık çalışma hayatım boyunca ilk kez silahımı ateşledim.
I broke the rules when I took my weapon home.
Silahımı patlamadan sonra eve götürerek kurallara karşı geldim.
I want one hundred percent confirmation that this was the same weapon.
İkisinde de aynı silahın kullanıldığından yüzde 100 emin olmak istiyorum.
The bullets that killed Morten Anker and Dover came from the same weapon.
Morten Anker ve Dover'i öldüren kurşunlar aynı silaha ait.
Same make and caliber as the murder weapon.
Cinayet silahıyla aynı kalibrede.
He had upon him a bag of gold and this... the very weapon of the witches.
Yanında o kadar altın ve bu cadı silahı ile birlikte.
And if the murder weapon was a cookie jar, we may have our crime scene.
Cinayet silahı kurabiye kavanozuysa suç mahallini bulmuş olabiliriz.
Which means the murder weapon would have had to slice through the subclavian artery.
- Evet. Yani cinayet silahı, kürek kemiği atardamarını kesmiştir.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]