There's nothing i can do about it перевод на турецкий
344 параллельный перевод
I didn't know! and there's nothing I can do about it!
Bu doğru olamaz! Bu benim için çok fazla! Yapabileceğim hiçbirşey yok!
And there's nothing I can do about it either.
Engel de olamam.
There's nothing I can do about it.
Yapabileceğim bir şey yok.
And there's nothing I can do about it.
Ve bu konuda yapabileceğim hiçbir şey yok.
I guess there's nothing I can do about it.
Sanırım bu konuda elimden bir şey gelmiyor.
There's nothing I can do about it, I just love you.
Yapabileceğim bir şey yok, seni seviyorum işte.
There's nothing I can do about it.
Elimden bir şey gelmez.
It's just as I told you : There's nothing you can do about it, no matter how strongly you feel.
Dediğim gibi ne kadar hissetsen de bu konuda elinden bir şey gelmez.
- There's nothing I can do about it.
- Bu konuda elimden bir şey gelmez.
I guess we've lost our chance, but there's nothing we can do about it now.
Şansımız buraya kadarmış artık elimizden bir şey gelmez.
I didn't want it to happen but... there's nothing a guy can do about the real McCoy, and that's what this is.
Böyle olmasını istemedim ama buna karşı koyabilecek tek bir adam dahi yoktur. Olanlar bundan ibaret.
There's nothing I can do about it.
Bu konuda yapabileceğim bir şey yok.
But I do and there's nothing I can do about it.
Fakat öyle ve bu konuda yapabileceğim bir şey yok.
There's nothing I can do about it.
Bu konuda yapabileceğim hiçbir şey yok.
I'm going back and there's nothing you can do about it.
Geri döneceğim ve bu konuda yapabileceğin hiçbir şey yok.
There's nothing I can do about it, lieutenant.
Elimden bir şey gelmez teğmen.
And I'm going back to school and there's nothing you can do about it.
Ben okula döneceğim ve bu konuda senin yapabileceğin hiçbir şey yok.
Yet even though it's a fact... there's nothing I can do about it.
Bu gerçek ama... bu konuda yapabileceğim bir şey yok.
And there's nothing I can do about it.
Bu konuda birşey yapamam.
There's nothing I can do about it.
Ama seçeneğim yok.
You're here. There's nothing I can do about it.
Buradasınız, yapabileceğim bir şey yok.
There's nothing I can do about it.
Çamaşırlarımı alıp yola çıkayım bari. Mümkün olursa.
There's nothing I can do about it.
Artık elimden hiçbir şey gelmez.
But, I mean, there's nothing you can do about it, so I'd kill them.
Bu konuda yapılabilecek bir şey yok. O yüzden ben onları öldürürdüm.
In any event, there's nothing I can do about it.
Hem bu konuda elimden hiçbir şey gelmez.
On a train or a boat, there's nothing I can do about it... but when you come barging into my room...
Bakın hanımefendi, trende veya gemide yapabileceğim bir şey yok ancak odama böyle daldığınızda...!
And there's nothing I can do about it.
Ve bu konuda yapabileceğim bir şey yok.
well, there's nothing I can do about it.
Bu konuda yapabileceğim bir şey yok.
There's nothing I can do about it.
Bunun için yapabileceğim hiç birşey yok.
There's nothing I can do about it.
Yapacak birşeyim yok.
There's nothing I can do about it.
Elimden gelen bir şey yok.
I'm sory, there's nothing I can do about it.
Üzgünüm, yapabileceğim bir şey yok.
I hate it, but there's nothing I can do about it right now.
Ama şimdi elimden hiçbir şey gelmez.
– There's nothing I can do about it, kid.
– Hiçbir şey yapamam.
I've told her there's nothing she can do about it.
Bu konuda yapabileceği birşey olmadığını söyledim.
There's been a slight misunderstanding, obviously... but there's nothing I can do about it now.
Açıkçası burada ince bir yanlış anlaşılma söz konusu fakat şimdi bunun için yapabileceğim bir şey yok.
I tell you, though, there's nothing you can do about it.
Demem şu ki kimsenin elinden bir şey gelmezdi.
Because I'm pissing all over you and there's nothing you can do about it.
Çünkü senin üstüne işiyorum. Ve bu konuda yapabileceğin bir şey yok.
I talked to the doctor about it, and he said there's nothing I can do...
Bu konuyu doktorla konuştum, ve doktor yapabileceğim bir şey olmadığını söyledi.
Bullet head, if they're hiking through the jungle... there's nothing I can do about it.
Kurşun kafalı, eğer ormandan gidiyorlarsa bu konuda, yapabileceğim hiçbir şey yok.
But there's nothing I can do about it.
Ancak bu konuda yapabileceğim bir şey yok.
If the position has been filled, there's nothing I can do about it.
Eğer pozisyon dolduysa yapacağım bir şey yok.
Dad, I gotta go, and there's nothing you can do about it.
Baba, gitmeliyim ve senin yapabileceğin hiçbir şey yok.
- There's nothing I can do about it!
- Bana ne anlatırsın? Napayım?
There's nothing I can do about it, right?
Yapabileceğim hiç bir şey yok, öyle değil mi?
There's nothing I can do about it.
Yapacağım bir şey yok. Şaşırtıcı bir şey.
Look honey, there's nothing I can do about it.
Bak canım, bu konuda yapabileceğim bir şey yok.
There's nothing I can do about it unless I get there.
Oraya gitmeden birşey yapamam.
And there's nothing I can do about it.
Yapacağım birşey yok.
- I understand... but there's nothing I can do about it.
Anlıyorum, ama elimden bir şey gelmiyor.
There's nothing I can do about it.
Bunun için yapabileceğim hiçbir şey yok.