There's nothing wrong with him перевод на турецкий
86 параллельный перевод
THERE'S NOTHING WRONG WITH HIM, DORA.
Bir şeyi yok Dora.
There's nothing wrong with him.
Bence bir sorunu yok gibi.
There's nothing wrong with him.
Onun bir şeyi yok ki.
- There's nothing wrong with him physically.
- Fiziksel olarak hiç bir sorunu yok.
Looks like there's nothing wrong with him.
Onunla kimsenin sorunu yokmuş gibi gözüküyor.
Then there's nothing wrong with him?
- Öyleyse hiçbir şeyi yok.
There's nothing wrong with him. He has fainted.
Birşeyi yok.
It's useless, there is nothing wrong with him.
Faydası yok, herşey düzgün görünüyor.
There's nothing wrong with him, I can prove it.
Aslında onda bir sorun yok, ispat edebilirim.
If the vet checks him out and says there's nothing wrong with him and no one comes to get him, then can we please have him?
Veterinere götürüp muayene edildikten sonra bir şeyi yoksa ve biri gelip onu sormazsa, bizim olabilir mi?
There's nothing wrong with him.
Hiç bir şeyi yok ki.
There's nothing wrong with him. He's only fooling.
Bir şeyi yok, numara yapıyor.
There's nothing wrong with him.
Hiç birşeyi yok. Doktorla konuştum.
There's nothing wrong with him.
- Hasta falan değil.
There's nothing wrong with him painting Mom's portrait.
Annemin portresini yapmasında uygunsuz bir şey yok ki?
A black crack baby... it's insane. There's nothing wrong with him.
- Siyah, kokain bağımlısı bir bebek?
Because there's nothing physically wrong with him, and I have four other patients.
Çünkü fiziksel bir sorunu yok ve bekleyen başka hastalarım var.
There's nothing medically wrong with him.
Tıbbi açıdan hiçbir sorunu yok.
There's nothing wrong with him.
- Hiçbir sıkıntısı yok.
There's nothing wrong with him.
- Yanlış alarm.
There's nothing wrong with him, I didn't say that. He just does weird shit sometimes.
Sadece bazen garip şeyler yapar.
I know, but there's nothing wrong with him.
Biliyorum ama hiçbir şeyi yok.
There's nothing wrong with him?
Bir sakatlığı var mı?
There's nothing physically wrong with him.
Fiziksel olarak hiç bir sorunu yok.
There's nothing wrong with him.
- Onun kötü bir yanı yok. İyi biri o.
To Tom's pop, the old doctor, who imagined he had a new ailment every single day and was thus increasingly addicted to the simpler coordination tests from his medical school days, she had to be severe, telling him that there was nothing wrong with him.
Tom'un babası ihtiyar doktor, her gün bir hastalık icat ediyor giderek tıbbiye günlerinden kalma testlerin bağımlısı haline geliyor Grace de büyük bir kararlıIıkla hiçbir şeyi olmadığını söyleyip duruyordu.
My brother hasn't slept more than 1 0 minutes at a time for the last three weeks. You go tell him there's nothing wrong with him.
Kardeşim geçen hafta10 saatden fazla uyumadı Git, ona onunla ilgili herhangi bir sorun olmadığını söyle.
- There's nothing wrong with him.
- Hiçbir zoru yok!
There's nothing wrong with him?
- Hiçbir şeyi yok mu?
There's nothing wrong with him.
- Onun hiçbir sorunu yok.
No, there's nothing wrong with him.
Hayır, sorunu falan yok.
He's a good guy, there's nothing wrong with him.
İyi biriydi, onunla sorunun da yok.
There's nothing wrong with me,... apart from being poisoned by him.
Benim bir şeyim yok, onun beni zehirlemesini saymazsak.
There's probably nothing wrong with him.
Büyük ihtimalle bir şey çıkmaz.
And there's nothing physiologically wrong with him.
Pisikolojik olarak sorunu yok.
There's nothing wrong with him.
- Bir şeyi yok. - Nasıl yani?
- There's nothing wrong with him!
- Ama onda bir gariplik yok ki!
There's nothing wrong with him, he just likes looking at sick people.
Onun bir şeyi yok, sadece hasta insanlara bakmaktan haz alıyor.
It's because we know the boy, you know? I mean, there's nothing wrong with him.
Bu çocuğu tanıyoruz da o yüzden.
- There's nothing wrong with him- -
- Bir şeyi yok...
He gets out of the car and there's nothing wrong with him.
Arabasından dışarı çıktı, hiçbir sakatlığı yoktu.
But there's nothing wrong with Burke and... God, my dad has cancer, I can't even look him in the face.
Ama Burke'ün hiçbir şeyi yok ve Tanrım, babam kanser, ama ben yüzüne bile bakmadım.
- She won't let me off my patient, and there's nothing wrong with him except he's a nut job.
- Hastayi birakmama izin vermiyor ve hastanin çatlagin teki olmasi disinda hiçbir sorunu yok.
If there's nothing wrong with him, we have to discharge him.
Eğer bir şeyi yoksa onu tahliye etmek zorundayız.
There's nothing else wrong with him.
Onun bundan başka hiçbir sorunu yok.
There's nothing physically wrong with him.
Fiziksel olarak bir hatası yok.
There's nothing wrong with him, is there?
Adamın hiçbir hatası yok, değil mi?
There's nothing wrong with him.
Bu sadece bir kesik.
There's nothing wrong with him.
Çünkü hiçbir şeyi yok.
But there's... there's nothing wrong with him.
Ama, normal biri gibi görünüyor.
There's nothing wrong with him!
Onunla aramızda bir şey yok!