There's nothing wrong with that перевод на турецкий
359 параллельный перевод
There's certainly nothing wrong with that meal.
Bu yemeklerden iyisi can sağlığı.
- There's nothing wrong with that.
- Bunda bir kötülük yok.
Mrs. Rand was at the houmfort... but there's nothing wrong with that.
Bayan Rand Houmfort'taydı. Ama bunda yanlış bir şey yok.
No, and there's nothing really wrong with that plane.
Hayır... Oysaki uçağımın gerçekten bir sorunu yok.
Well, there's nothing wrong with us that a good bath won't fix.
İyi bir banyoyla eski halimize döneriz.
At least, there's nothing wrong with me that a nice, long kiss wouldn't cure.
En azından güzel ve uzun bir öpücüğün tedavi edemeyeceği bir hastalığım yok.
But there's nothing wrong with me that a million dollars won't cure.
Bir milyon dolar deva olmasada zararıda olmaz.
I'm sure that's flattering. There's nothing wrong with it.
Bunun gurur duyulacak birşey olduğuna eminim.
Man, there ain't nothing'wrong with that!
Baylar, bunda yanlış hiçbir şey yok!
With the end of all the troubles in the world... right there over you to prove that nothing can go wrong.
Dünyadaki bütün sorunların sona ermesiyle, Hiçbir şeyin yanlış olmayacağını kanıtlamak için.
There's nothing wrong with that.
Bunda bir yanlış yok.
There's nothing wrong with that.
Bunda yanlış bir şey yok.
There's nothing wrong with your shop that a good fire couldn't cure.
Dükkanının iyi bir yangının tedavi edemeyeceği bir şeyi yok.
Madeline, there's nothing wrong with you that leaving this house won't cure.
Oh Madeline, inan bana, bu evi terk etmende yanlış bir şey yok.
There is nothing wrong with that building!
Bu binayla ilgili yanlış bir şey yok!
Certainly there can be nothing wrong with that.
Bunda yanlış olan bir şey yok.
Well, there's nothing wrong with that, sir.
Bunda yanlış bir şey yok, efendim.
- There's nothing wrong with that.
- Bunda utanılacak bir şey yok.
I can swear to you that there's nothing wrong with my bodily fluids.
Sana yemin edebilirim ki benim vücut öz suyumun hiç yanlış tarafı yok.
There's nothing wrong with you that hasn't gone wrong with every other human male since the model first came out.
Ters gittiğini düşündüğün şey, insanlığın başından beri her erkekte ters gitmiştir.
That's what I would do if I could. There's nothing wrong with that.
Mümkün olsa ben de yapardım vallah.
There's nothing wrong with that, is there, Vito?
Bunda yanlış bir şey yok, değil mi Vito?
- There's nothing wrong with that. - What?
- Bunda yanlış bir şey yok.
That apartment. There may be things wrong with our life and our friends, but there's nothing wrong with that apartment.
Hayatımız ve arkadaşlarımızda olabilir ama evin sorunu yok.
Oh, there's nothing wrong with it, it's just that...
Bir şeyi yok, yalnızca...
There's nothing wrong with that... just as long as they're worn by consenting adults.
Bence aklı başında yetişkinler giydiği sürece sorun yok.
Well, what I mean is, if there's nothing wrong with that tire... and it'd just been checked that day when she had the car serviced, well, that means that somebody must have let the air out of it.
Şey, demek istediğim şu, eğer o lastikte bir şey yoksa, ki o gün arabaya bakım yaptırdığında yeni kontrol edilmişti, bu demektir ki, biri lastiğin havasını indirmiş olmalı.
I want you to tell me that you know for a fact there's nothing wrong with my daughter except in her mind!
Söylemenizi istediğim tek şey... kızımın sorununun sadece kafasında olduğu!
Well, I guess there's nothing wrong with that.
Bunda yanlış bir şey yok sanırım.
Well, what I mean is, if there's nothing wrong with that tire... and it'd just been checked that day when she had the car serviced, well, that means that somebody must have let the air out of it.
demek istediğim, bu lastik ile ilgili yanlış bir şey varsa araba o gün servisteydi ve kontrol edilmişti birileri onu bilerek patlatmış olmalı.
- There's nothing wrong with that.
- Burada bir sorun yok.
Now, there's - There's nothing wrong with that, is there?
Bunda yanlış bir şey yok, öyle değil mi?
Well... there's nothing wrong with that, either.
Şey bunda yanlış bir şey yok. Yani annene mektup yazmanda. - Bu gece yazarım.
Nothing wrong with that, is there?
Bun da yanlış birşey yok var mı?
There's nothing wrong with that.
Bunda ne var canım. Evet.
And there's nothing wrong with that.
Bunun yanlış bir tarafı da yok.
There's nothing wrong with that, except you got caught, sport.
- Yakalandığın zaman hariç.
Well, there's nothing wrong with that.
Bunda yanlış olan birşey yok.
There's nothing wrong with that.
Bunda yanlış olan bir şey yok.
SO YOUR FATHER'S MARRYING A YOUNGER WOMAN. THERE'S NOTHING WRONG WITH THAT. I'M NOT SAYING THERE'S ANYTHING WRONG WITH IT.
Baban genç kadınla evleniyor olabilir, ne var ki bunda?
nothing wrong with that, is there?
Bunda yanlış birşey yok değil mi?
Marcie, there's nothing wrong with that dress.
Marcie, elbisenin bir şeyi yok.
There's nothing necessarily wrong with hostile conflict. All I ask is that you use my patented aggression therapy mallets. - Good idea.
Dondurmaları ödedikten sonra "Teşekkürler" dedim ve yoluma devam ettim.
You see, Pino, this is a respectable business and there's nothing wrong with that.
Bak Pino, bu itibarlı bir iş, yanlış bir tarafı yok.
That's why there was nothing wrong with you.
Bu yüzden sorunun yoktu.
There's nothing wrong with that portrait, Maurice.
O portrenin ters bir yanı yok. Gayet doğal.
There's nothing wrong with your truck except that you flood the engine.
Kamyonetinde hiçbir sorun yok, motoru boğman haricinde.
Well, there's nothing wrong with that.
Peki, bunda yanlış bir şey yok.
But there's nothing wrong with that.
Bunda yanlış bir şey yok.
There's nothing wrong with saying that.
Bunu söylemekte herhangi bir mahzur yok.
There's nothing wrong with that.
Bunda yanlış bir şey yok ki.