There was nothing i could do перевод на турецкий
414 параллельный перевод
I'm sorry, there was nothing I could do.
Üzgünüm, elimden gelen hiçbir şey yoktu.
He said there was nothing I could do about it because as long as he lived... he would insist he had lent them to you.
Bu konuda elimden bir şey gelmeyeceğini çünkü yaşadığı sürece borç olarak verdiği konusunda ısrarlı olacağını söyledi.
There was nothing I could do.
Yapabileceğim hiç bir şey yoktu.
There was nothing I could do.
Yapabileceğim bir şey yoktu.
There was nothing I could do to save her.
Onu kurtarmak için yapabileceğim hiçbir şey yoktu.
There was nothing I could do for him,
Onun için yapabileceğim bir şey yoktu.
No, there was nothing I could do.
Hayır, yapabileceğim hiçbir şey yoktu.
They moved fast, we were outnumbered, there was nothing I could do.
Aniden davrandılar, sayıca azdık, yapabileceğim hiç bir şey yoktu. - Çavuş.
There was nothing I could do to stop it!
Mani olamazdım, David!
- There was nothing I could do.
- Yapabileceğim bir şey yoktu!
There was nothing I could do.
Elimden bir şey gelmedi. Yalan söyledim.
There was nothing I could do.
Yapabileceğim hiçbir şey yoktu.
There was nothing I could do!
Yapabileceğim bir şey yoktu!
I couldn't hear. There was nothing I could do, I swear it.
Yapabileceğim hiçbir şey yoktu, yemin ederim.
- There was nothing I could do.
- Yapabileceğim hiç bir şey yoktu.
It was so quick. There was nothing I could do. He wanted to march alongside of us... but he was too old.
Başkanın kitabı hayatının son saniyesine kadar elindeydi.
But with a son who is neither consenting nor dissenting there was nothing I could do.
Ama oğlum ne her şeye rıza gösteren ne de karşı çıkan biri olduğundan,... yapacak bir şeyim yoktu.
There was nothing I could do to help that young lad.
O delikanlιya yardιm etmek için yapabileceğim bir şey yoktu.
Listen, about last night, sir, there was nothing I could do about it, sir.
Dün gece konusunda, efendim, hiç bir şey yapamazdım, efendim.
There was nothing I could do when he went on one of his cocaine binges, except hope and pray that some interesting case would come along to snap him out of it.
Kokain alemine daldığında, bir dava çıkar da kendine gelir diye umut ve dua etmekten başka yapabileceğim hiçbir şey yoktu.
I'm very sorry, sir, but there was nothing I could do.
Çok üzgünüm efendim, ama benim yapabileceğim bir şey yoktu.
There was nothing I could do, so why be careful?
Yapabileceğim hiçbir şey yoktu ne de olsa.
'I thought I recognised the smile,'but I knew there was nothing I could do about it.
'Gülümseyi hatırladım diye düşündüm.' 'Fakat yapabileceğim bir şey yoktu.'
There was nothing I could do.
Anlamıyor musun? Yapabileceğim bir şey yoktu.
Well, she sort of cornered me, and there was nothing I could do without embarrassing her.
Aslında beni kafesledi ve onu utandırmadan kaçamazdım.
Briar, I tried to stop them but there was nothing I could do.
Briar, onları durdurmaya çalıştım ama başaramadım.
There was nothing I could do about it.
Yapabileceğim hiçbir şey yoktu.
There was nothing I could do for Lonnie, or the orderly.
Lonnie için hiç bir şey ya da bir düzenleme yapamazdım.
- There was nothing I could do for you.
- Ben seni kurtaramazdım.
- There was nothing I could do.
Yapabileceğim hiçbir şey yoktu.
There was nothing I could do to erase it.
Onu silmek için yapabileceğim hiçbir şey yoktu.
- There was nothing I could do.
Yapabileceğim bir şey yoktu.
There was nothing I could do for him.
Onun için yapabileceğim bir şey yoktu.
I remember thinking my accounts needed me and there was nothing I could do.
Hesaplarımın bana ihtiyaçları varken elimden bir şey gelmemişti.
There was nothing I could do.
Benim yapabileceğim hiç birşey yoktu.
There was nothing I could do.
Yapabileceğim birşey yok.
Didn't mean to lie, but there was nothing else I could do.
Niyetim yalan söylemek değildi ama yapabileceğim başka bir şey yoktu.
When I started out I felt just like you said. But when I hear them machine guns a-going and all them fellows are dropping around me, I figured that them guns was killing hundreds, maybe thousands, and there weren't nothing anybody could do, but to stop them guns.
Başlarken tam dediğiniz gibi hissediyordum ama makineli tüfekleri duyduğum zaman etrafımdaki herkes patır patır dökülünce silahlarının yüzlerce, belki de binlerce kişiyi öldüreceğini düşündüm.
Mr. Nazerman... there was... nothing I could do.
Bay Nazerman... Yapabileceğim hiçbir şey yoktu.
I MEAN, BE FAIR. THERE WAS NOTHING ELSE HE COULD DO.
İnsaf et, başka çaresi yoktu.
I knew I was being set up But there's nothing I could do then
Bunun bir tezgah olduğunu biliyordum ama yapabilecek bir şey yoktu
There was nothing I could do!
- Yapabileceğim hiçbir şey yoktu!
He said there was nothing he could do and next time I should probably break the Prozacs in half.
Yapabileceği bir şey olmadığını söyledi ve bir daha olursa morfini hazır tutmam gerekir sanırım.
But in the end, I realised there was nothing that he could do and nothing I could do to help him.
Ama sonunda anladım ki yapabileceği bir şey yoktu ve benim de ona yardım etmek için yapabileceğim bir şey yoktu.
I realize when they shut us down, there was nothing you could do.
Bizi etkisiz hale getirdiğinde, yapabileceğin başka bir şey olmadığını fark ettim.
There was nothing I could do, right?
Yapabileceğim bir şey yoktu, değil mi?
There was nothing else I could do for him, and he needed it.
Benim onun için yapabileceğim hiçbir şey yoktu, ve onun buna ihtiyacı vardı.
There was nothing else I could do. He was about to take a shot at you, wasn't he?
Yoksa o size ateş edecekti, değil mi?
The first sank beneath the waves, and there was nothing that I could do to prevent it.
İlki, dalgaların altında kaldı,... üstelik bunu engellemek için yapabileceğim hiç bir şey yoktu.
While I was here, there was nothing that I could do.
Buradayken yapabileceğim hiçbir şey yoktu.
There was nothing I could do.
Batman fişini çekti.