There was nothing you could do перевод на турецкий
128 параллельный перевод
- There was nothing you could do.
- Elinden bir şey gelmezdi ki.
There was nothing you could do, huh?
Yapabileceğin bir şey yoktu, öyle mi?
There was nothing you could do.
Yapabileceğin hiçbir şey yoktu.
There was nothing you could do.
Bak, yapabileceğin birşey yoktu.
We all know there was nothing you could do.
Orada yapabileceğin bir şey yoktu, bunu hepimiz biliyoruz.
There was nothing you could do.
Yapabileceğiniz bir şey yoktu.
There was nothing you could do.
Hiçbir şey yapamazdın.
- There was nothing you could do.
- Hiçbir şey yapamazdım.
I realize when they shut us down, there was nothing you could do.
Bizi etkisiz hale getirdiğinde, yapabileceğin başka bir şey olmadığını fark ettim.
There was nothing you could do, Weaver.
Yapabileceğin bir şey yoktu Weaver.
When I was a child, there was nothing you could do for people with asthma.
Ben küçük bir çocukken, astımı olan insanlar için yapabilecek pek bir şey yoktu.
There was nothing you could do.
Senin elinden bir şey gelmezdi.
- There was nothing you could do.
- Yapabileceğin bir şey yoktu.
There was nothing you could do to stop that.
Bunu engellemek için yapabileceğin hiçbir şey yoktu.
There was nothing you could do about it.
Yapabileceğin bir şey yoktu.
Xena, there was nothing you could do...
Zeyna yapabileceğin hiçbir şey yoktu..
Despite your efforts, there was nothing you could do, Rodney.
Çabalarına rağmen yapabileceğin bir şey yoktu, Rodney.
There was nothing you could do from over there.
Gittiğin yerden yapabileceğin bir şey yoktu.
There was nothing you could do.
Bunu sen belirleyemezsin.
There was nothing you could do.
Yapabileceğin bir şey yoktu.
# And there was nothing you could do?
# And there was nothing you could do?
That way, if you're ever asked, you can say there was nothing you could do.
Bu şekilde yaparsak, sorulduğunda, yapabileceğin bir şey olmadığını söyleyebilirsin.
I saw she was in pain, and I just walked away and... there was nothing you could do.
Acı çektiğini gördüğün halde yürüyüp gidiyorum... ve... Yapabileceğin bir şey yoktu..
And there was nothing you could do to stop it, Bill, not then, not now.
Ve bunu durdurmak için yapabileceğin bir şey yok, Bill. Ne önce, ne de sonra.
Even if it were your brother's fault and that there was nothing you could do to prevent it short of having him fixed.
Hatta kardeşinin suçu olsa ve senin olanları engellemek için yapacak hiçbirşeyin olmasa bile.
There was nothing you could do.
Ve onu durdurmak için yapacak hiçbir şeyin olmaz.
- There was nothing you could do.
- Yapabileceğin hiçbir şey yoktu.
I used to think that there was nothing you could do about the noise, but once you get started it's easy.
Düşündüğüm şuydu : O gürültü konusunda hiçbir şey yapamazdım. Ama başladığı zaman kolay oluyor.
There was nothing you could do.
Yapabileceğin birşey yoktu.
He knew that he was going to die, and there was nothing you could do to change that.
Öleceğini biliyordu, ve bunu değiştirebilecek birşey yoktu.
Yeah, but after you cheated on her, Isabelle didn't feel the same way, and there was nothing you could do to change that.
- Evet ama onu aldatmandan sonra Isabelle'in hisleri değişmişti ve senin de bu durumu değiştirebilmek için yapabileceğin bir şey yoktu.
He said there was nothing I could do about it because as long as he lived... he would insist he had lent them to you.
Bu konuda elimden bir şey gelmeyeceğini çünkü yaşadığı sürece borç olarak verdiği konusunda ısrarlı olacağını söyledi.
When I started out I felt just like you said. But when I hear them machine guns a-going and all them fellows are dropping around me, I figured that them guns was killing hundreds, maybe thousands, and there weren't nothing anybody could do, but to stop them guns.
Başlarken tam dediğiniz gibi hissediyordum ama makineli tüfekleri duyduğum zaman etrafımdaki herkes patır patır dökülünce silahlarının yüzlerce, belki de binlerce kişiyi öldüreceğini düşündüm.
You see, there's no hospital for miles... and there was nothing else they could do.
Bildiğiniz gibi buralarda hiç hastane yok ve geriye onu götürebilecekleri tek bir yer kalıyor.
About Mr Janders... There was nothing else you could do.
Albay, Bay Janders için yapabileceğiniz başka bir şey yoktu.
There was nothing even the cute and fuzzy bunnies... could do about it, thank you.
Sevimli tüylü tavşancıkların bu konuda ellerinden bir şey gelmemiş.
- There was nothing I could do for you.
- Ben seni kurtaramazdım.
There was nothing else I could do. He was about to take a shot at you, wasn't he?
Yoksa o size ateş edecekti, değil mi?
Look, there was nothing that you could do. All right?
Yapabileceğin hiçbir şey yoktu.
There was nothing you could do.
Senin suçun değil.
There was nothing else you could do.
Yapabileceğin başka bir şey yoktu.
There was nothing I could do, you know?
Yapabileceğim bir şey yoktu, biliyorsun?
Was there nothing you could do to stop me?
Beni durdurmak için yapabileceğin birşey yok muydu?
- You said there was nothing I could do.
- Yapabilecek bir şey yok söyledin.
So how you trying to tell me now there was nothing that you could do?
Peki, şimdi hiçbir şey yapmadığını nasıl bana anlatmaya çalışacaksın.
If I got there faster, I'd... there was nothing I could do, you know?
Oraya daha önce gitseydim, Ben... yapabilecegim hiçbirşey yoktu, biliyor musun?
Was there nothing you could do?
Bir şey yapamaz mıydın?
But you gotta tell the kids there was nothing I could do about it.
Ama çocuklara bu konuda yapabileceğim hiçbir şey olmadığını söylemelisin.
We're gonna arrest these guys you're gonna Write a Witness report saying they leapt in front of our car and there Was nothing We could do.
Bu elemanları tutuklayacağız sen de, onların aniden önümüze çıktığını ve bizim elimizden bir şey gelmediğini belirten bir tanık ifadesi yazacaksın. Nasıl ama?
Once I figured out what happened to you, I realized there was nothing we could do.
Ben sana ne olduğunu bulur bulmaz, fark ettim ki yapabilecek hiçbir şeyimiz yoktu.
There wasn't nothing I could fucking do about it you think I knew the place was booby-trapped?
Yapabileceğim herhangi bir bok yoktu. Orada bubi tuzağı olduğunu nereden bileyim?