They're not перевод на турецкий
26,571 параллельный перевод
She thinks they're gone, but trust me... they are not gone.
Gittiklerini sanıyor ama inan bana gitmiyorlar.
And they're not called that anymore.
Artık öyle demiyoruz onlara.
- They're not so bad.
- O kadar da kötü değiller.
Well, they're not here.
Burada değiller.
They're not dog hypnotists!
Köpek hipnozcusu değiller!
They're not singing anywhere.
Bir yerden söylemiyorlar.
- And they're not ruling out arson. - You said you were there.
- Kundaklama olabilir.
They're still not picking up.
Hâlâ açmıyorlar.
Well, they both are, but they're not, too.
Aslında öyleler ama değiller de.
Well, good thing they're not dwarves.
Güzel, o zaman iyi ki cüce değiller.
So if it bleeds milk, they're not ripe.
Sütü akıyorsa, olmamıştır.
They're ex Savastano, they're not like us, we can't trust'em.
Onlar eski Savastanolar, bizim gibi değiller, onlara güvenemeyiz.
They may not even be aware of what they're doing.
Ne yaptıklarının farkında bile olmayabilirler.
If I'm not part of the census, I guess I'll just tell everyone they're yours.
Madem ankete dahil değilim herkese bu eşyaların sizin olduğunu söyleyeceğim.
How do we know they're not yours? Hmm?
Senin olup olmadığını nereden bileceğiz?
They're not nice there.
Oradakiler iyi olmuyor.
They're not shooting to kill!
Öldürmek için ateş etmiyorlar.
But they're not.
Ama yanmamışlar.
They're not planning on taking Niska in operational, as they put it.
Niska'yi biraktiklari gibi islevsel sekilde almayi düsünmüyorlar.
It's not her fault, but... they're not good for each other.
Hester'in hatasi degil, ama birbirleri için iyi degiller.
Well, they're not going to turn out to be a kiddie fiddler, are they?
Bunlar sübyancı çıkmıyordur inşAllah?
We have to prove that you're not who they think you are.
Artık sandıkları kişi olmadığını onlara göstermeliyiz. Şey olmadığını...
They're not going to be bothering us anymore.
Artık bizi rahatsız edemeyecekler.
They're not my men.
Onlar benim adamım değil!
They're not inside.
- İçeride değiller.
What if that's not where they're just buying the missiles? What if that's where they're planning to use them?
Ya silahları satın aldıkları yer orası değil de silahları kullanmayı planladıkları yer orası ise?
They're not your men.
Onlar senin adamların değiller.
They're his memories, not yours.
Bu anılar ona ait, sana değil.
They think we're divided, but we're not.
Bizim bölündüğümüzü düşünüyorlar, ama bölünmedik.
I think that's because they're not... real.
Gerçek.
I know they're not real.
Gerçek olmadıklarını biliyorum.
The guy at the dealership said they're not just for moms anymore.
Bayideki adam bunların artık sadece anneler için olmadıklarını söyledi.
So maybe they're not demons?
Yani belki de onlar iblis değildir.
No, they're not.
Gelmedi.
They're not even sure if she's still in Boston.
Hala Boston'da mı, onu bile bilmiyorlar.
It ´ s a coincidence, then. You ´ d be amazed at how many coincidences I hear about in my line of work, and you ´ d be amazed at how often it turns out that they ´ re not coincidences.
Benim mesleğimde, ne kadar çok "tesadüf" vakası duyuyorum inanamazsınız ve sonra da hiçbirinin tesadüf olmadığı ortaya çıkıyor.
And they call him Dr. Chance. So we ´ re not responsible for our own actions, then?
Yani o zaman, yaptıklarımızdan sorumlu değil miyiz?
They're not even gonna let me out of the state.
Eyaletten çıkmama bile izin vermezler.
Our patients might be... unbalanced, but they're not stupid.
Hastalarımızın dengesi. olmayabilir.. .. ama aptal değiller..
They know what they're eating is not really medication.
Yediklerinin ilaç olmadığını biliyorlar.
They're not here. And we shouldn't be either.
Burada değiller ve bizde burada olmamalıyız.
They're not in the house.
Evde değiller.
- How do we know they're not right?
- Yalan söylemediklerini de nereden biliyorsunuz?
Why am I not shocked they're all ones?
Hepsinin 1 dolar olması beni neden şaşırtmadı acaba?
No, no, not if they're going all at once.
Hayır, hepsi birlikte çaldığına göre o olamaz.
They're just not real in our home dimension.
Ev boyutlarımızda sadece gerçek değiller.
They're not getting far.
Uzağa gidemezler.
They're not a threat anymore.
Artık bir tehdit değiller.
'Cause they're random strangers we should not have picked up.
Çünkü onlar almamamız gereken rastgele yabancılar.
They're gonna do whatever they need, not what we need.
İhtiyaçları olan şeyi yapacaklar bizim ihtiyacımız olanı değil.
Well, they're not the most organized people, right?
Şu an pek mantıklı hareket ettikleri söylenemez.
they're not happy 17
they're not going anywhere 43
they're not yours 24
they're not here 176
they're not stupid 24
they're not so bad 28
they're not mine 63
they're not the same 18
they're not bad 26
they're not home 27
they're not going anywhere 43
they're not yours 24
they're not here 176
they're not stupid 24
they're not so bad 28
they're not mine 63
they're not the same 18
they're not bad 26
they're not home 27