They want to talk to you перевод на турецкий
264 параллельный перевод
They want to talk to you.
Seninle konuşmak istiyorlar.
Maybe they want to talk to their mothers. Maybe they want to talk to you.
Belki anneleri ile konuşmak istiyorlardır.
They want to talk to you down there. Just talk, that's all.
Sizinle konuşmak istiyorlar.
They want to talk to you about that bomb.
Seninle bomba hakkında konuşmak istiyorlar.
And you're there... ( gasping ) Then they want to talk to you.
Sende orada acı çekersin.
But why should they want to talk to you?
Ama niye seninle konuşmak istiyorlar?
Dad! There's some cops out front, and they want to talk to you!
Seninle konuşmak istiyorlarmış.
They want to talk to you.
Sizinle konuşmak istiyorlar.
But... sometimes they want to talk to you, tell you to sit down, relax, take a break.
Ama bazen... bazen seninle konuşmak isterler, oturmanı, rahatlamanı, biraz ara vermeni.
Did they want to talk to you about your behavior?
Davranışların hakkında mı konuştular?
When they say they want to talk to you, are they lying?
Sizinle görüşmek istiyoruz deyip yalan mı söylüyorlar?
Professor Helmer, it is the police. They want to talk to you.
Profesör Helmer, bir polis sizinle konuşmak istiyor.
They told me to do that, and now they want to talk to you.
Bana bunu yapmamı söylediler. Ve şimdi de sizinle konuşmak istiyorlar.
Hey, they want to talk to you upstairs.
Yukarıyla konuşmanı istiyorlar.
They want to talk to you about some sort of car accident?
Seninle bir araba kazası hakkında konuşmak istiyormuş.
That's what they want to talk to you about.
Konuşmak istedikleri de bu zaten.
Why did they want to talk to you?
Neden seninle konuşmak istediler?
You mustn't come with me, Phile. They don't want me to talk to you.
Seninle konuşmamı istemiyorlar.
- They want you to talk on the Crisis of Faith.
- Oh. - Onlar sizden inanç üzerine konuşmanızı istiyorlar.
When your children grow up and you want to talk serious I hope they make jokes.
Çocukların büyüyüp onlarla ciddi konuşmak istediğinde... -... umarım espri yaparlar.
It's because they don't want to talk to you.
Çünkü sizinle konuşmak istemiyorlar.
"They told me you want to talk to me."
"Benimle konuşmak istediğini söylediler."
They didn't even want to talk to you.
Seninle konuşmak bile istemediler.
So, they don't want us to talk to the cowboy. Where do you want to start?
Kovboyla konuşmamızı istemiyorlar.
THEY TELL YOU THEY WANT YOU TO- - TO TALK NICE...
Onlarla güzel konuşmanı isterler.
They just want to talk to you.
Sadece seninle biraz konuşmak istiyorlar.
All they want to do is talk about how they're going to kill you.
Tek istedikleri beni nasıl öldürecekleri hakkında konuşmaktı.
They buried Emily Ngubene today... and you want to talk about survival.
Bugün Emily Ngubene'yi defnettiler ve sen kalmış hayatta kalmaktan bahsetmek mi istiyorsun?
They say you want to talk to me.
Benimle konuşmak istediğini söylediler.
You want me to talk with the Federal Bureau of Narcotics see if they have any problems?
Narkotik birimine mi haber vereyim? Belki bildikleri bir mevzu vardır.
Guinan, people come to talk to you about things they want to reveal.
Guinan, birileri sana gelip açığa çıkarmak istedikleri hakkında konuşur.
As Ship's Counselor you have to get them to talk about things they don't want to reveal.
Gemi Danışmanı olarak onları, açığa çıkarmak istemedikleri şeyler hakkında konuşturmalısın.
I guarantee that they don't want to talk to you, Captain.
Sizinle konuşmayacaklarını garanti ederim Kaptan.
Also, I want you to get Abe... to talk to some of those friends of his... see if they can't get this cop transferred... or retired or something.
Aynı zamanda Abe'e, onun bazı... arkadaşlarıyla konuşmasını söylemeni istiyorum... bu polisi transfer edip etmediklerini, emekli yapıp yapmadıklarını falan bilmek istiyorum.
They don't want you here, and nobody gonna talk to you.
Sizi burada istemiyorlar, kimse seninle konuşmayacak.
Because they want to talk to him before you do!
Çünkü onlar da senden önce onunla konuşmak istiyorlar!
At least they want to talk to both of us, it's not just you on your own.
En azından ikimizle konuşmak istiyorlar, tek başına olmayacaksın.
Think of your crew. I know you want Tom Riker to go out in a blaze of glory that they talk about for the next ten years.
Biliyorum, Tom Riker'ın bu işten, 10 yıl boyunca konuşulacak bir zaferle çıkmasını istiyorsun.
As I said, of course I love life, but if you want me to talk about death pay me like they paid me to sing this evening... Then I'm available.
Dediğim gibi, yaşamı severim ama, ölüm hakkında yazmamı isterseniz, bana para da verirseniz... o zaman yazarım.
- They'll want to talk to you.
- Seninle konuşmak istiyorlar.
They just want to talk to you.
Sadece seninle konuşmak istiyorlar.
You want to talk about where they're going?
Nereye gittiklerini konuşmak ister misin?
Nobody coming to see you or talk to you unless they want something?
Senden bir şey istemedikleri sürece, seni görmek ve konuşmak için yanına hiç kimsenin gelmemesi?
I want you to know when you leave... I know folks around here. They'll talk about it for years.
Sadece bilmeni isterim ki siz gittiğinizde bu kasabanın halkı sizleri yıllarca konuşacaktır.
What do you think these ghosts want when they talk to you?
Sence bu hayaletler senden ne istiyor?
I mean, how do you talk to somebody about something that they've made perfectly clear they don't want to talk about?
Biriyle, konuşmak istemediğini açıkça belirttiği bir konuda nasıl konuşursun?
Now they suddenly do not want talk to me, you know.
Beni en çok rahatsız eden şey benimle konuşmak istememesi.
I do not know if they're there, but I want to talk with you.
Orada mı kalıyorsun bilmiyorum ama seninle konuşmam gerek.
I think when they walk in and want to take things... they should be told to go to hell... take what they want, we'll see you in court, don't even talk to me.
Ben içeri girip istedikleri şeye el koyacaklarını bana hakaret edip istediklerini alacaklarını, mahkemede görüşürüz deyip, sonra tek kelime etmeyeceklerini sanıyordum.
We say what do you want, what do you really want, what do you want that for and they start to talk about it and they kind of get intimate with what's going on.
"Ne istiyorsunuz, gerçekten ne istiyorsunuz, neden onu istiyorsunuz?" Sonra cevapları hakkında konuşmaya başlıyorlardı. Aklından geçenleri, mahrem şeyleri de anlatıyorlardı.
And what about when they take a baby girl out to dinner... talk about you can eat whatever you want, money's no object?
- Evet, beni ne zaman yemeğe götürseler... "Canın ne istiyorsa söyle," derler. "Para önemli değil"