Things that перевод на турецкий
33,187 параллельный перевод
You know, Patterson, it's not always gratifying to be the person who sees things that no one else can see.
Patterson, kimsenin göremediği şeyleri görmek her zaman tatmin edici değil.
Sorry to bother you, but I have some things that I wanted to give you.
Rahatsız ettiğim için özür dilerim, ama size vermek istediğim bir şeyler var.
And said some things that I really needed to hear.
Ve gerçekten duymam gereken şeyleri söyleyen biri.
I got them at the store where you buy things that go with the other things.
Birbirini bütünleyen şeyler satan mağazadan aldım.
Those are things that we think but don't say.
Onlar aklımızdan geçirip söylemediğimiz şeyler.
None of the three things that I wished for were taken care of.
Üç dileğim de gerçekleşmedi.
You two must be really proud of everything you've accomplished what with all the other things that need to get done around here.
Siz ikiniz gerçekleştirdiğiniz ve burada yapılması gereken diğer şeyleri yaptığınız için gurur duyuyor olmalısınız.
In Seoul, there are so many things that you'd like.
Seul'de hoşuna gidecek çok şey var.
That the things that are happening now... will also happen at that time, just like that... strangely ;
... şu an yaşadığımız olaylar gelecekte de vuku bulacak. Tuhaf bir şekilde, hiç değişmeden...
They made me feel that I could do things that I...
Beni hayal bile edemeyecegim...
There are things that have been brought to our attention.
Farkına vardığımız bazı şeyler var.
Things that have serious implications.
Ciddi sonuçları olabilecek şeyler.
And ends all things that begin. "Death."
Ve başlayan her şeyi sonlandırır. Ölüm. Ne?
Cheong, when you're there, there are just three things that you must not do.
Cheong, yanımdayken asla yapmaman gereken üç şey olacak.
Anyhow, are things that drunk people say truths or lies?
İyi ama sarhoş insanların söyledikleri gerçek midir yoksa yalan mı?
So I secretly hacked your account so I can collect wood, nails and things like that for you.
Bu yüzden gizlice hesabını ele geçirdim ve tahta, çivi gibi şeyleri senin için topladım.
That's when I knew I had to make things right with Axl.
İşte o anda Axl'la işleri düzeltmem gerektiğini biliyordum.
But there's a lot of things about me that would totally embarrass you.
Ama benim de seni yerin dibine sokacak bir sürü özelliğim var.
When my country passed a law that allowed them to drown 14 year olds, you said, "these things happen."
Bizim memlekette 14 yaşındakileri boğmaya izin verilen bir yasa çıkartıldığı zaman "Olur böyle şeyler" denir.
That said... you kept things from us.
Bununla birlikte, olayı bizden sakladınız.
Most bats catch flying insects on the wing, but there are so few of these in the desert that this bat must do things differently.
Çoğu yarasa uçmakta olan böcekleri avlar, ama bu çölde onlardan o kadar az bulunur ki bu yarasa farklı bir yol izlemek zorundadır.
That is the way things are on grasslands across the planet.
Tüm dünyadaki çayırlarda işler hep böyle yürür.
If any animals are coming through and vandalising our main cameras, we hope that they're being caught on these little things.
Bir hayvan gelip de ana kameralarımızı parçalarsa bu küçük aletlerin o hayvanı yakalamasını umuyoruz.
Thank you for saying that. Next to buying things, that is the best part about having money.
Bir şeyler almaktan sonra zengin olmanın en iyi yanı o.
That probably makes things easier.
Her şeyi kolaylaştırıyor olmalı.
They would be, of course, encouraged to be loyal and see how great their Emperor was, that he provided all of these things.
Bu da halkı imparatora sadık olmaya bunu sağlayan imparatorlarının yüce biri olduğunu görmeye teşvik ediyordu.
Well... if we're rubbing genitals on things, that's where I shine.
Eşyalara cinsel organımızı sürtüyorsak orası benim ustalık alanım.
I think I might have a little surprise that might help get things back on track.
İşleri tekrar rayına sokacak küçük bir sürprizim olabilir.
That'll clear things up.
Bu şeyleri temizleyecek.
It's a C-6 complete spinal cord injury. That's not how we do things down here.
C-6 omurilik hasarı.
None of these things on their own is significant, but together, they're signs that doctors are taught to look out for.
Bunların hiçbiri kendi başına önemli değil, Fakat birlikte oldukları doktorlar Dikkat etmeleri öğretilir.
That child allowed the mermaid to eat food she had never tasted before from the land and allowed her to see beautiful things for the first time.
O çocuk sayesinde denizkızı daha önce tatmadığı lezzetleri tadıp daha önce görmediği güzellikte şeyler gördü.
Things like that are a must in this field!
Bu sektörde yapman gereken şeylerden biri.
I mean, why are all the annoying things happening ever since that dummy appeared?
Demek istediğim niye tüm sinir bozucu şeyler o aptal ortaya çıktığından beri oluyor?
And that's really what cracked things open.
Ve işleri açığa çıkaran da işte buydu.
At university, I believed in progress, that what you did mattered, that things were getting better.
universitedeyken ; gelisime, yaptiklarimizin onemine ve her seyin yoluna girecegine inanirdim.
Your clothes look expensive and your watch looks even more expensive and it looked like you owned that hotel, and you have the finest things in life. So why do you look so sad?
"Kıyafetleri pahalı görünüyor, saati ise daha bir pahalı görünüyor otelin sahibi olduğu gibi iyi olan her şeye sahipmiş gibi görünse de neden böyle hüzünlü görünüyor?"
I worry that you let things slip sometimes like you do at home.
Evde yaptığın gibi dışarıda da hata yapacaksın diye endişe ediyorum cidden.
How can I not know when you do things like that?
Böyle yaparsanız nasıl olur da anlamam?
oh, man, you guys... that's when things get interesting!
Vay be, millet... İşte işler o zaman ilginçleşiyor!
Cracks that allow small things to pass.
Küçük şeylerin geçmesine imkân veren çatlaklar. Küçük.
Will that make things awkward?
Bu, işleri tuhaflaştırır mı?
That's not the way you do things, Claire.
Bu işler böyle yapılmaz Claire.
Well, in a way, things have gotten worse, and I didn't even think that was possible.
Bir bakıma işler daha da kötüleşti ve bunun mümkün olduğunu bile düşünmüyordum.
Money, a house, jewels, things like that?
Para, ev, mücevher, öyle şeyler mi?
If you say things like "I love you" to me, that means you are mine.
Eğer bana seni seviyorum benzeri laflar edersen bu benimsin anlamına gelir.
If you say things like that to me, I'll probably use you to do things and lie like crazy.
Böyle şeyler söylersen seni kullanabilir ve çılgınca yalan söyleyebilirim.
Seeing how he says things like that, he is a total sleazeball and a womanizer.
Böyle şeyler söylemesine bakılırsa o herif tam şerefsiz bir zampara.
It will just make things harder for you to think that way.
Başka türlü düşünmek sadece seni kötü hissettirir.
Strange things keep happening since I've met that dummy.
O şapşalla karşılaştığım andan beri tuhaf şeyler olmaya başladı.
I mean, just as when things were stared to work out, it gets completely solved! Just like that!
İşler bir yürümeye başladı mı her şey tamamen çözülmüş olur!
that 10639
that's nice 2129
that's gross 203
that's enough 4716
that's it 18340
that's good 7000
that's great 6151
that's right 20311
that's all 8171
that's 10531
that's nice 2129
that's gross 203
that's enough 4716
that's it 18340
that's good 7000
that's great 6151
that's right 20311
that's all 8171
that's 10531
that's my boy 361
that's my girl 410
that's all i got 169
that's awesome 830
that's good to hear 161
that's cool 1334
that all started with a big bang 89
that's great work 19
that's my best friend 28
that'll be it 25
that's my girl 410
that's all i got 169
that's awesome 830
that's good to hear 161
that's cool 1334
that all started with a big bang 89
that's great work 19
that's my best friend 28
that'll be it 25
that's my sister 96
that's good to know 269
that's for sure 889
that doesn't seem fair 27
that's my baby 48
that's me 2273
that's my man 51
that is 2872
that's my line 54
that is so lame 16
that's good to know 269
that's for sure 889
that doesn't seem fair 27
that's my baby 48
that's me 2273
that's my man 51
that is 2872
that's my line 54
that is so lame 16