Times out of перевод на турецкий
1,018 параллельный перевод
Nine times out of ten.
Evet ya. Onda dokuz payı var.
For instance, a murderer will do it nine times out of ten, when the body is his victim.
Sözgelimi, bir katil, ceset kendi kurbanı ise, onda dokuzunda bunu yapar.
Ninety-nine times out of a hundred, they'll be okay, like Julie and me here, but that hundredth fella, he's the one that'll give you trouble.
Yürde doksan dokuzu zararsızdır, Benimle Julie gibi. Fakat yüzüncüsü, başınıza bela olacak olan odur.
Nine times out of ten it's a wrong number.
Ve 10'da 9'u yanlış numaradır.
9 times out of 10, they don't jump.
On sefer arıyorsa dokuzunda atlamaz.
They're wrong nine times out of ten.
On üzerinden dokuz kez yanılıyorlar.
Four times out of five it's an accident.
Beş defadan dördü kaza diye geçiştiriliyor.
I reckon I could hit that four times out of five...
İşte onu. Onu 5 atıştan dördünde vurabilirim.
Say, with this wind, say... say, seven times out of ten.
Mesela mesela, bu rüzgarda 10 atıştan 7'sinde.
I could hit it seven times out of ten- - that's the point.
10 atıştan 7'sinde vururum. Önemli olan bu.
Nine times out of 10.
10 taneden, dokuzunda.
Well, he has been in and out of here a couple of times.
Birkaç kez buradan girip çıkmış.
He told me at least ten times, he said... "Frankie, when you get out of here you take even one fix..." "... you're hooked again. "
"Frankie, buradan çıktığında... bir kerecik dahi kullanırsan, tekrar müptela olursun" dedi.
Out of these times comes our story, based upon the parable of the prodigal son as told in Luke, Chapter 15.
Hikayemiz o devirde geçiyor, Luke'un 15. bölümde söylediği gibi, bir savurgan oğlunun hikayesi.
Hawkins, how many times have I told you to stay out of my clothes?
Hawkins, elbiselerimden uzak durmanı kaç kere söyledim?
How many times did I have to tell you to stay out of here, you donkey?
Sana daha kaç kere buradan uzak durmanı söylemeliyim eşek herif?
How many times we gotta tell you to stay out of Polack territory?
Polack'ların bölgesinden uzak durmanızı kaç defa söyleyeceğiz?
Yeah. Sure, I'll have them eating out of my hands again just like old times.
Eskiden olduğu gibi yine elime bakacaklar.
How many times have you said yourself it would be an act of mercy to put him out of his misery.
Kaç kez kendin söyledin, onu dertlerinden kurtarmak bir merhamet eylemi olurdu diye.
You failed your driving exam six times. Stay out of it.
Sürücü sınavında altı kez başarısız Olan adamın bana söylediğine bak hele.
Just beacuse he has taken me out a couple of times, he thinks he owns me, he does.
Yanlızca beni bir kaç kez dışarıya çıkardığı için bana sahip olduğunu sanıyor.
Not the first couple of times I took you out.
İlk çıktığımız zamanlarda ancak bir çift lafın olurdu.
I've told you 50 times to keep out of that tree!
Sana bu ağaçtan uzak durmanı 50 kez söyledim!
You bailed me out of trouble so many times.
Çok kez başımı dertten kurtardın.
- How many times have I told you never to get out of the car without a weapon?
- Tanrım, ben 100 kere söyledim.. .. arabada silah bırakmayın diye.. Ona direksiyonu sen verdin.
This stuff's only been out of my sight two times.
Malzeme, iki kez hariç, hep gözümün önündeydi.
How many times do I have to tell you that the government don't run out of money?
Birini vurdum.
An atmosphere 90 times as dense as ours made of carbon dioxide, water vapor and other gases lets in visible light from the sun but will not let out the infrared light radiated by the surface.
Karbondioksit, su buharı ve diğer gazlardan meydana gelen bizimkinin 90 katı kadar yoğun bir atmosfer güneş ışığının girmesine izin verir ama yüzeyden yansıyan kızılötesi ışınların dışarı çıkmasına izin vermez.
That "Kate" kind of slipped out from the times I remembered you as being nice people.
Bir zamanlar hatırlıyorum da nazik biriydin.
Now, if you were a Russian politician and had a child with a brain, say... 10 times more efficient than Einstein's... would you gaily let her out to any two British scientists... - who happened to crawl out of the wood?
Şimdi düşün bir, eğer bir Rus politikacı olsaydın ve elinde Einstein'dan 10 kat daha zeki bir çocuk olsaydı onu, pat diye çıkıp gelmiş iki İngiliz bilim insanına hiç sorun çıkarmadan teslim eder miydin?
- That fails seven out of ten times.
- Hayır Baba! Böyle 10 soygundan 7 si başarısız olur.
Josef, how many times have you been in and out of the country?
Josef, ülkeye kaç kez giriş çıkış yaptın?
Have you told him how many times I've gotten you out of trouble?
Başını kaç kez beladan kurtardığımı ona söyledin mi?
There have been times when I've felt lucky to get out of that bath alive.
Bazen içinden sağ çıktığıma şükrettim.
They got into their car and followed the taxi only they didn't suspect that I've been to the cinema many times and knew to crawl out of the other side of the taxi before my driver even left which means that their car is still following my taxi.
Onlar da kendi arabalarına bindi ve beni takip ettiler... Ancak sinemada daha önce pek çok kez olduğumu ve taksinin diğer tarafından şoförüm hareket etmeden önce çıktığımı bilmiyorlardı. Bunun anlamı da şu ki hâlâ taksimi takip ediyorlar.
He's been out here lots of times.
O pek çok kez buraya geldi.
I kissed her. I kissed her a hundred times. I drove her out of her mind with kisses!
Onu yüzlerce kez öpüp, öpücüklerimle aklını başından aldım.
I was adopted out a couple of times, and- -
Birkaç kez evlat edinildim ve...
- You always give things out of pity? - Lots of times.
- Acıdığında hep bir şey verir misin?
They've called the turn on us three out of four times.
Dörtte üç onlar bize saldırdı.
He'd score once out of 50 times.
Başarı oranı 50'de birmiş.
I have taken him out of the cage four times.
Onu kafesten dört kez zorlukla kurtardım.
Last 2 times, I sent them out of here on platters.
Son iki seferinde, onları sedyede uğurladım.
That means that one out of every 12 times you haven't got a chance.
Bu demektir ki, ruletin her oniki çevirilişinden birinde senin hiç sanşın yoktur.
I took off from work three, four times and then Istarted running out of excuses.
İki, üç, dört kez izin istedim. Bahanelerim gittikçe inandırıcılığını yitiriyordu.
I got to get out of this town for some Southern times.
Bu şehirden gidip biraz güneyde vakit geçirmeliyim.
" "And he let people of all kind'who all come from one person'populate the whole world" "'" "and he gave them set times" " " "and lay out boarders to their territories." "
"Bir insandan gelen her çeşit insanın dünyayı çoğaltmasını istedi." "onlara süreli zaman verdi ve topraklarını sınırlandırmalarını istedi." Affedersiniz, Peder.
I took the liberty of calling you several times, sir, but you were out.
Bir kaç kez sizi arama cüretini gösterdim, efendim, fakat dışarıda imişsiniz.
I don't know if the Times will go out on a limb on the say-so of two flunkey cops.
Times, iki polisin söyledikleriyle kendini tehlikeye atar mı, bilmiyorum.
I joined as court jester to smooth things out in times of crisis.
Kriz anlarında gerginliği azaltmak için soytarı olarak bu gemiye katıldım.
You played out of tune three times, then... you played an octave lower.
Üç kez detone oldun, sonra bir oktav düşük çaldın.
out of context 16
out of curiosity 82
out of order 40
out of my mind 17
out of the blue 171
out of sight 112
out of interest 20
out of town 49
out of nowhere 149
out of 299
out of curiosity 82
out of order 40
out of my mind 17
out of the blue 171
out of sight 112
out of interest 20
out of town 49
out of nowhere 149
out of 299
out of respect 50
out of my sight 38
out of mind 55
out of my house 22
out of time 18
out of love 16
out of the way 896
out of the house 17
out of your mind 22
out of my way 460
out of my sight 38
out of mind 55
out of my house 22
out of time 18
out of love 16
out of the way 896
out of the house 17
out of your mind 22
out of my way 460