To make it up to you перевод на турецкий
2,602 параллельный перевод
What can I possibly do to make it up to you?
Bunu telafi etmek için ne yapabilirim?
I don't know what to do to make it up to you.
Bunu telafi etmek için ne yapacağımı bilmiyorum.
But I promise you I am going to make it up to you.
Ama sana söz telafi edeceğim.
I made mistakes and I'd really love a chance to make it up to you.
Çok yanlış yaptım ve bunları telafi etmek istiyorum.
But I promise to make it up to you later.
Ama daha sonra telafi ederim, söz.
I got a way to make it up to you.
Telafi edeceğim ama şimdi.
Maybe I came... To make it up to you.
Belki barışmaya gelmişimdir.
And I would like to make it up to you.
Bunu telafi etmek istiyorum.
I'll make it up to you. Tonight.
Bu akşam telafi edeceğim.
You can make it up to me by letting me buy you a drink.
Sana bir içki ısmarlamama izin verirsen gönlümü alırsın.
But I am gonna make it up to you.
Ama bunu telafi edeceğim.
Listen, this will make it up to you.
Dinle, bu senin gönlünü alacaktır.
Neil, look, before you respond, I can make it up to you.
Bir şey söylemeden önce bunu telafi edebilirim.
You're not here because you feel guilty or because you did the wrong thing and want to make up for it.
Buraya suçlu hissettiğin ya da yanlış bir şey yaptığın için onu telafi etmeye gelmedin.
And if you forget about the stupid letter, I'll make it up to you.
Eğer o aptal mektubu unutursan, seninle ödeşiriz.
Instead of letting her make you dinner. And serve it to you on the couch, you show up with dinner. And serve it to her on the couch.
Onun akşam yemeği hazırlayıp sana kanepede servis yapması yerine, sen ona akşam yemeği hazırla ve kanepede servis yap.
Let me make it up to you.
Ama telafi etmeme izin ver.
How can I make it up to you?
Bunu nasıl düzeltebilirim?
Maybe I can come inside and make it up to you.
Belki içeri gelip, telafi edebilirim.
I will make it up to you.
Kendimi affettireceğim.
Let me make it up to you by cooking you dinner tonight.
Sana bu gece yemek yaparak telafi edeyim.
- It's like we're medicated. - How are you going to make us wake up?
İlaç verilmiş gibiyiz.
She's drunk. Look, Kate, if I could make it up to you,
Kendisi biraz içmiş de.
You know, I think you're finally getting this. I'll make it up to them after prom. Maybe I'll to rub some of my new popularity off on them,
Balodan sonra düzelticem
This is it, mom. You want to make it up to me,
Anne seni affetmemi istiyorsan onun için bişey yap
It's up to you to make him pay for it.
Bunun cezasını çekmesini sağlamak sana düşüyor.
And... you are gonna need some follow-up visits - - you know, to make it stick.
Ve takip için geri gelmelisin. Tutsun diye.
It sounds ridiculous, the fact that everything you need to make up me and everything on planet Earth and, in fact, every star and every galaxy in the sky was there, after the first minutes in the life of the universe.
Beni ve gezegen Dünya'daki her şeyi oluşturmak için ihtiyacınız olan her şeyin, her yıldızın ve her galaksinin aslında kainatın var oluşundan birkaç dakika sonra orada olduğu gerçeği kulağa çok saçma gelebilir.
Yup, trying to ruin the guy's reputation, make everybody focus on one story, and you've got the truth underneath it, covered up.
Evet, adamın şöhretini mahvetmeye çalışmak herkesi tek bir hikaye üzerine yoğunlaştırır ve sen de altta yatan gerçeği öğrenip, ört bas edersin.
Look I am sure that you are a good cop and all, but if we're going to do this, I want to make sure you're not going to screw it up.
Bak iyi bir olduğundan eminim ama eğer bunu yapacaksak, bunu berbat etmeyeceğine emin olmak istiyorum.
You know, it might speed things up if you didn't try to make each cupcake into a personal work of art.
Bak, eğer bu keklerinin kişisel bir şaheserin olduğunu düşünmezsen, işler daha da kolaylaşacak.
It's up to you to make this thing between Chin Ho and your Uncle right.
Chin Ho'yla amcanın arasını düzeltmek senin elinde.
And even after you make the most difficult and personal decision that there is, it's still not safe, because you have some fanatic who claims to value life who can walk into an abortion clinic and blow it up.
Bu zor ve kişisel kararı versen bile güvenliği garanti değil. Bu konuda tutucu insanlar çevrende hep olacak. Hatta kliniğe girip orayı havaya bile uçurabilirler.
I know I can never make it up to you.
Biliyorum sana asla telafi edemem.
Which is why you're going to help make up for it.
Bunu neye borçluyum.
- Let me make it up to you.
- İzin ver telafi edeyim.
I'll make it up to you.
Telafi edeceğim.
You know, Parker, we never really talk about it, But if you lost someone when you were just a child, then you might put up walls to make sure that you never got hurt again.
Parker, normal insanlar genelde bu konudan konuşmazlar,... fakat daha küçücük bir çocukken bir yakınını kaybettiysen insanlarla arana duvarlar koyarsın.
I know I can make it up to you.
Eğer izin verirsen bunu düzeltebileceğimi biliyorum.
It's my personal mission to make sure you've cleaned up your practices.
Uygulamalarınızı temizlediğinizden emin olmak kişisel görevim.
I gave up my whole weekend to teach you sad sacks how to work together, even used a little movie magic to make it look legit.
Size beraber çalışmayı öğretebilmek için tüm hafta sonumu heba ettim gerçekmiş gibi göstermek için biraz film büyüsü bile kullandım.
You should make it up to your mother, young man.
Senin annenle barışman gerek, genç adam.
"You sent me to jail and now you're trying to make up for it?"
Beni hapse yolladın, şimdi de günah çıkartmaya mı çalışıyorsun?
Well, what difference does it make? If you're moving back to India, we're obviously breaking up.
Hindistan'a geri dönüyorsan belli ki ayrılıyoruz yani.
Don't you make her disappear or go up in flames or whatever it is you do to people.
Sakın ortadan kaybolmasın. Ya da yanmasın. Ya da insanlara ne yapıyorsan ona yapma.
Tell me, Sammy, how can I make it up to you?
Söyle bana, Sammy, sana kendimi nasıl affettirebilirim?
How can I make it up to you?
Kendimi nasıl affettirebilirim?
So then did you come here to make it up to me?
Buraya aramızda geçenleri telafi etmeye mi geldin?
Look, it's work, I swear I'll make it up to you, okay?
Bak, bu işle ilgili, söz veriyorum telafi edeceğim, tamam mı?
But I'm here now to get to know you, see if I can make it up to you.
Ama seni daha iyi tanıyabilmek, yaşananları telafi edebilmek için artık buradayım.
You make it sound like it's up to me.
Sanki bana bağlıymış gibi konuşuyorsun.