Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ T ] / To my face

To my face перевод на турецкий

4,049 параллельный перевод
What happened to my face?
Ne olmuş yüzüme?
Anybody man enough to say it to my face?
Yüzüme söyleyebilecek cesareti olan kimse yok mu?
Well, I have about 30 more people who want to come into my office and complain to my face.
Ofisime gelip şikayetlerini yüzüme söylemek isteyen aşağı yukarı 30 kişi var.
You want to come back here and say that to my face? No.
Bunu, gelip yüzüme karşı söylemek ister misin?
If you're referring to my face cage, I'll have you know that tomorrow I'm scheduled for a routine colonoscopy, and this apparatus helps me avoid solid foods.
Eğer yüz kafesimden bahsediyorsan, yarın kolonoskopi randevum var ve bu aparat katı cisimlerden uzak durmama yardım ediyor.
But that was to my face.
- Ama yüzüme karşı söylemiştin.
I want to hear you say it to my face.
Yüzüme söylemeni istiyorum.
I'd really like to hear you come in this room and say that to my face.
Bu odaya gelip yüzüme konuş da duyayım.
To my face.
Yüzüme konuş.
It's good to meet someone who's not afraid to say that to my face.
Bunu yüzüme karşı söylemekten korkmayan biriyle tanışmak güzel oldu.
- Stop lying. Since the moment you stepped foot on this plane, you've been lying to my face, to all of us.
Bu uçağa adım attığın andan beri yüzüme karşı, hepimize karşı yalan söylüyordun.
Find a mask that conforms perfectly to my face and doesn't affect my ability to aim on the run.
Öyleyse bana yüzüme mükemmel bir şekilde oturan ve koşarken nişan kabiliyetimi kaybettirmeyen bir maske bul.
He held a gun to my face.
Suratıma silah doğrulttu.
It's Nikiforos'widow herself who complained about it to my face.
Bu konuda yüzüme karşı şikayette bulunan Nikiforos'un dulunun kendisidir.
You questioned the type of man I am in print and to my face.
Benim nasıl bir adam olduğumu yüzüme karşı sorguladın.
- You're asking it to my face?
- Yüzüme karşı mı diyorsun bunu?
You can't tell me to my face you're destroying my study?
Çalışmamı mahvettiğini benim suratıma söyleyemiyor musun?
Just now you expressed your feelings to my face.
Duygularını az önce yüzüme söyledin.
I think you have to face facts, my friend.
Gerçeklerle yüzleşmelisin arkadaşım.
So I wanted the bathroom to dry my face and the toilet seat was up, so I called the police.
Yüzümü kurulamak için banyoya girdim. Ve tuvalet kapağı yukardaydı. Sonra polisi aradım.
Face tattoos are my new go to topic.
Yüz dövmesi benim yeni ilgi alanım.
I was just looking at him the other day, and he had such a baby face, and he's my baby, and just to look at him now with, like, his little chiseled jaw and his attempts at facial hair.
Daha dün ona bakıyordum... ve bebek gibi bir yüzü var... Ve o benim bebeğim. ama şimdi ona bakıyorum sivri bir çenesi... ve sakal konusundaki girişimleri...
♪ Swear to God, couldn't see my face ♪
Tanrı şahidim olsun Yüzümü göremedim
One time, they made a pinata of my face, and then everybody in the town came and took turns hitting it with a stick, and they filled it with broccoli, just to add insult to injury... but politics... you know what I mean, right?
Bir keresinde, yüzümün pinata'sını * yapmışlardı. Şehirdeki herkes gelip sıraya girmiş, ve sopayla vurmuş hakareti daha incitici kılmak için de içine brokoli doldurmuşlar. Politika işte.
I swear to God, I'll scream and pull my hair out and maybe punch you in the face.
Vallahi, çığlık atarım ve saçımı yolarım ve belki suratına yumruk atarım.
I prefer to handle my business face-to-face.
İşlerimi yüz yüze halletmeyi tercih ederim.
Look, Lavon is my friend, and every time I look him in the face and I don't say something about us, I feel... I feel like I'm lying to him.
Lavon benim dostum, yüzüne her baktığımda, aramızdakileri söylemedikçe ona yalan söylüyormuşum gibi hissediyorum.
♪ Swear to God I couldn't see my face ♪
Tanrı şahidim olsun Yüzümü göremedim
I am so smitten with you I wanted to go out of my way to see your gorgeous face. Mmm.
Sana o kadar aşığım ki gelip o güzel yüzünü kendim görmek istedim.
Can you tell your loser wife to stop bitching in my face?
Ezik karına, dırdır etmeyi kesmesini söyleyebilir misin?
I don't want to rub our daughter's adorableness in my barren sister's face.
Kızımızın şirinliğini zürriyetsiz ablamın yüzüne vurmak istemem.
Every time I come in to kiss you, I see my own reflection, and let's face it, I'm not as young as I used to be.
Seni öpmek için her gelişimde kendi yansımamı görüyorum ve itiraf edeyim eskiden olduğu gibi genç değilim artık.
'I want to feel your breath on my face,
Nefesini yüzümde hissetmek istiyorum.
Miranda : "My dearest Miranda, your father and I can't wait for you to be born, to see your face, your eyes."
"Sevgili Miranda'm, baban ve ben doğman için sabırsızlanıyoruz, senin yüzünü ve gözlerini görmek.."
When we went to that prison, I was scared to death, a-and you helped me face my fear.
Hapishaneye gittiğimizde ölümüne korktum. Sen korkumla yüzleşmeme yardım ettin.
And now because you're afraid to face what's in that room, uh, my mom and I are gonna have to move out.
O odadaki yüzleşmekten korktuğun şey yüzünden annem ve ben taşınmak zorunda kalacağız.
I have to let this cream dry on my face.
Kremi yüzümde kurutmam lazım.
If the Flightmare obliterates us all, then the last face I want to see, besides my own of course, is this one.
Eğer Uçan Kâbus hepimizi yok edecekse, kendi yüzümün yanında görmek isteyeceğim en son yüz tabii ki onun yüzüdür.
I thought the whole point was to throw this in my face.
Olayın amacının bunu yüzüme vurmak olduğunu düşünmüştüm.
Castle, I swear, if you're bringing me face-to-face with Linus, I'm gonna pull my gun out and shoot him.
Castle, beni Linus'la yüz yüze getirirsen yemin ederim silahımı çeker vururum onu.
Hi, hot stuff. Want to suck face and look at my boobs?
Öpüşmek ve göğüslerime bakmak ister misin?
Just wasn't expecting to have a gun pointed at my face so early in the morning.
Sabahın bu saatinde suratıma silah doğrultulmasını beklemiyordum da.
My face was torn to pieces by the rocks.
Kayalar yüzümü paramparça etmişti.
Everything great that's ever happened in my life has been because I've been willing to fall on my face.
Hayatımda olan her şey güzel çünkü ben yere kapaklanmaktan hiç korkmadım.
My impression is that he regretted his decision to cancel the outing, and wishes to make reparation, without losing face.
Bana göre eğlenceyi iptal etme kararından pişman oldu ve bunu telafi etmek istiyor. Tükürdüğünü yalamadan.
Daniel Douglas will make a pass at my husband. My husband will refuse said pass, slap his closeted face, and then when James wants to write about it... to expose the hypocritical lie that is their marriage...
Daniel Douglas kocama pas verecek, kocam bunu geri çevirecek yüzüne tokat gibi gelecek ve sonra James onların iki yüzlü evlilik yalanını ortaya çıkarmak istediğinde...
I want to stand on summits and smoke Cubans and feel the sun on my face for as long as I can.
Zirvelere çıkıp Küba purosu içmek istiyorum ve güneşi, suratıma vururken olabildiğince uzun hissetmek istiyorum.
My face is too good-looking to be a producer.
Yüzüm bunun için fazla iyi.
When I take my hands off of your face, I want you to act like you're so, so mad at me and storm off and walk away, okay?
Elimi yüzünden çektiğim zaman bana çok kızgınmış gibi davranmanı ve öfkeyle çekip gitmeni istiyorum, tamam mı?
You'd be surprised what my face can do to you!
Yüzümün sana yapabileceklerine çok şaşıracaksın.
- Yeah. Mom's been using my face towels to freshen up her under-boob. It has to.
Bir...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]