Toll перевод на турецкий
1,349 параллельный перевод
War is taking its toll.
Savaş etkisini gösteriyor.
Three days after the bombing of Earth's embassy, the death toll stands at 43.
Dünya Büyükelçiliği'nin bombalanmasının üçüncü gününde ölü sayısı 43'te duruyor.
US forces were attacked for a third straight day... raising the death toll once again.
Birleşik devletler güçleri 3. gündür saldırı altında... ve tekrar ölüm oranları artıyor.
They were buried only in a canvas bag or a poncho, and the 20 years in sulfuric soil takes it's toll.
Kaput bezine ya da yağmurluğa sarılarak gömülmüş 20 yıl sülfürük toprakta kalmak cesedi bözmuş.
A toll booth?
Bilet lütfen?
You, especially, took your toll.
Özellikle senin olumsuz etkin çok oldu.
A small toll to travel the road of ultimate power.
Mutlak güce ulaşma yolunda ödenen küçük bir bedel.
I guess having all those abilities really took a toll on his body.
O yetenekleri taşımak bedenine çok ağır gelmiş olmalı.
'Hospital officials have confirmed that the death toll would have been lower'had the emergency services been able to reach the victims sooner,'but all calls to 999 were routed to sex chat lines...'while traffic across the city came to a standstill...'
Hastane yetkilileri, acil servisler kurbanlara daha önce ulaşabilseydi ölü sayısının daha az olabileceği hususunu doğruladılar,... fakat bütün 999 aramaları seks hatlarına yönlendirilmişti. ... şehir çapında trafik işlemez hale geldi.
Yes, but while each individual pain stimulus isn't in any way life-threatening, the cumulative effect is now starting to take its toll.
Evet, ama her bir acı etkisi hayati tehlikeye yol açmanın yanına yaklaşamıyorken, toplam etki yavaş yavaş zararlı olmaya başlıyor.
We're assuming that retaining Anubis'essence exacts a toll on the carrier.
Anubis'in taşıyıcı olarak kullandığı bedenlere bir bedel ödettiğini düşünüyoruz.
It turns out that a white panel van ran a toll stop, 3 : 30 a.m., Route 191.
Beyaz bir minibüsün saat 03 : 30'da 191. yoldaki gişeden geçmiş.
A few coffee cups and a toll receipt from the West Virginia Turnpike.
Birkaç kahve bardağı ve Batı Virginia gişelerinden alınmış bir bilet.
But we found a West Virginia toll receipt from last week in your wife's car.
Ama eşinizin arabasında geçen haftada kalma Batı Virginia gişelerinin biletini bulduk.
I found this toll receipt in her car.
Bu gişe fişini arabasında buldum.
He said the stress of the proceedings was taking a toll.
Duruşmaların stresinin onda olumsuz etkiler yaptığını söyledi.
This has taken its toll of you. You should rest.
Bu iş canına okudu, dinlenmelisin!
Turn back before the wages of sin exact their fearful toll.
Günahın korkunç kefaretini ödemeden dön geriye.
The death toll is unknown. Authorities say all assailants were killed.
Otoriteler bütün suikastçıların öldüğünü söylediler
- Hello. I'm Mamie Toll.
Merhaba, adım Mamie Toll.
But this battle has taken a heavy toll on our hometown heroes.
Ama bu savaşın kahramanlarımıza çok ağır bir faturası oldu.
- The death toll is 17, with scores injured...
- Ölü sayısı 17, çok sayıda yaralı...
Police fear the toll could get much higher...
Polis bilançonun daha da artmasından korkuyor...
It takes its toll on you going to court.
Mahkemeye çıkmak vesaire bayağı uzun bir süreç.
By the toll of a billion deaths, man had earned his immunity, his right to survive among this planet's infinite organisms.
Milyarlarca insanın canı pahasına, insanoğlu bağışıklık ve bu gezegenin sayısız organizmaları arasında yaşama hakkı kazanmıştı.
Why didn't you toll us?
Neden bize söylemedin?
I'm so sure of the skills he's brought to bear, and so anxious for you to get on the phone and dial the toll-free number on your screen that for the first time in sports-service history,
.taşımak zorunda olduğu üstün yeteneklerine öylesine güveniyorum ki. .telefonlarınıza sarıIıp ekranda. .görünen ücretsiz telefon hattını aramanızı istiyorum.
But, you know, if you wait that late, it takes its toll.
Ama o kadar uzun süre beklerse insan faturası da ona göre olur.
It is rumored that the death toll could be as high as ten, but as yet the official authorities have not issued an official bulletin confirming either the number of victims or the possible causes of this terrible accident, by far the most tragic in the history of the island.
Ölü sayısının 10 kadar olabileceği rivayeti dolaşmakla birlikte şu ana kadar yetkili makamlar ne ölü sayısıyla ilgili ne de adanın tarihindeki gelmiş geçmiş en üzücü, en korkunç kazanın nedenlerini açıklayan resmi bir açıklama yapmış değiller.
As explained by Naylor, the sole purpose of their meetings is to compete for the highest death toll as they compare strategies on how to dupe the American people.
Naylor tarafından açıklandığına göre, buluşmalarının ana gayesi ; ... Amerikan halkını nasıl kandıracakları hakkındaki stratejilerini karşılaştırırken,... en yüksek öldürme sayısı üzerinde yarışmak.
The death toll from airline and automobile accidents doesn't even skim the surface of cigarettes.
Hava yolu ve otomobil kazalarında yaşanan ölümlerin sayısı sigaralardan kaynaklananların tırnağı bile olamaz.
You wanna cross the bridge, you gotta pay the toll.
Köprüyü geçmek istiyorsan, geçiş ücretini ödersin.
U.S. TOLL REACHES 500
BİRLEŞİK DEVLETLER TOPLAMI 500'Ü GEÇTİ
U.S. TOLL IN IRAQ CROSSES 2,000 MILESTONE
IRAK'TA ÖLEN BİRLEŞİK DEVLETLER ASKERİ SAYISI 2.000 BARAJINI AŞTI
I remember when the terrible... tsunami struck... and that grim death toll. 250,000.
Korkunç Tsunami... faciasını hatırlıyorum... ve 250,000 kişinin ölümünü.
Sameer, when a marriage Breaks... and a divorce takes place, it takes a terrible toll on the children
Sameer, bir evlilik yıkılınca boşanma gerçekleşir, ve bunun korkunç bilançosunu çocuklar öder.
I toll in your way.
Ben de sendenim.
I bought a mini-van at a mega-store... I eat fast-food in the slow lane, I'm toll-free, bite-size, ready-to-wear, and I come in all sizes!
büyük bir dükkandan minivan aldım... fastfood u yavaş yerim, ücretsiz, ısırık boyunda, giydirmeyi sever ve tüm ebatlarda gelirim!
The champion toll collector in Shutka is Race.
Shutka'nın vergi tahsilat şampiyonu ise Race'dir.
And no, that ain't no toll-free call, partner. You hit my car!
Bu aynı 112'yi arayıp... karşında bir muhatap bulamamak gibi birşey.
Every officer is equipped with "Pass-N-Go" counters for the toll bridges.
Her memurun köprüler için geçiş kartlar vardır.
According to your Pass-N-Go and toll photos, you were driving a TARU van without authorization.
Gişe geçiş fotoğraflarına göre, yetkiniz olmadan TARU kamyonetlerinden birini kullanıyormuşsunuz.
You used your pass to go through the motorway toll gate.
Otoban turnikesinden geçerken kartınızı kullanmışsınız.
Does your father have any idea... what a toll his cross-dressing took on your psyche?
Baban kadın kıyafeti giymesinin psikolojini ne kadar kötü etkilediğini biliyor mu?
Some Toll House cookie dough.
Kurabiye hamuru.
I don't care what you are, long as you pay the toll.
Bedelini ödediğiniz sürece, kim olduğunuz beni ilgilendirmez.
I HAD A LITTLE DISPUTE WITH A TOLL TAKER OVER THEIR "NO PENNIES" POLICY.
Ama ücretli geçişteki "bozuk verin" politikası hakkında küçük bir münakaşa yaşadım.
The death toll in the US alone from months of terrorist blitz attacks is now officially over 9 million.
Teröristlerin saldırılarıyla, sadece Amerika'da ölenlerin sayısı 9 milyon olarak açıklandı.
You've been through a lot, it's taken its toll.
Ve ben de bir akşamı daha hiç yaşamadığım bir hayatı anlatarak... her kelimemde tökezlememeye çalışarak geçiremem.
Single parenting it's taking its toll.
Tembel falan değilim.
Toll?
Bedelmi?