Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ T ] / Try that

Try that перевод на турецкий

11,598 параллельный перевод
Next time I'll just try that thing where I'm a huge dumb-ass who happens to be friends with Mr. Peanutbutter.
Bir dahakine aynı zamanda Mr. Peanutbutter'ın arkadaşı olan öküzün biri olacağım.
You try that again, I'm calling the police.
Bunu bir daha denersen polisi arayacağım.
- Don't ever try that again.
Sakın bir daha denemeye kalkma.
You think I didn't try that?
Bunu denemedim mi sanıyorsun?
You ever try to fit into a mine shaft? That is a tight squeeze.
Siz hiç maden kuyusuna sığmaya çalıştınız mı?
As for this Jane Doe, let's try to squeeze some blood out of that stone.
Jane Doe'ya gelince, neler öğrenebileceğiz bir bakalım.
You're not gonna try to disarm that bomb, are you?
Bombayı etkisiz hale getirmeye çalışmayacaksın, değil mi?
But what I do know is that I have to try.
Ama şu an bildiğim şey denemek zorunda olduğum.
- Is that what you think, I didn't even try?
- Onu aramadığımı mı sanıyorsun?
Let's all just try to remember that.
Bunu unutmamaya çalışalım.
You could try places that have those.
Onu satan yerlere bakabilirsiniz.
And after everything you guys have done for me, I think I should give that a try.
Ve bizim için yaptığınız onca şeyden sonra bence denemeliyiz.
I try to escape, but instead, I end up killing the person that I love the most.
Ben kaçmaya çalışıyorum, ama bunun yerine, Ben insanı öldürme sonuna kadar Ben en çok seviyorum.
I didn't try to stop him or run after him, mainly because I figured that you would need me here.
Sonuçta onu durdurmaya çalışmadın ya da peşinden koşmadım esasında bana burada ihtiyacın olacağını düşündüğümden.
So instead, I would have him say that you don't need to hold the press conference and try to get your to let your guard down and go outside.
Bunun yerine basın toplantısının gerekli olmadığını söyletip seni dışarı çıkarmak için bir yol bulurdum.
Yeah, you do that, and we'll try to keep them occupied.
Tamam, öyle yap. Biz de onları meşgul edelim.
Ok, Kelly, would you be willing to try something that could help us find out what else you might remember?
Pekala Kelly, bir şeyler hatırlamanı sağlayacak bir teknik denemek ister misin?
We try to teach them everything that they need so that they could actually use their brain as well as they can, including PE, including arts, including music...
İhtiyaçları olan her şeyi onlara öğretmeye çalışıyoruz ki beyinlerini mümkün olduğunca iyi kullanabilsinler. Bunun içinde beden eğitimi, resim, müzik kısaca beyinlerini daha iyi çalıştıracak her şey var.
But we are more like a big group and we try to take care of each other within that group.
Bizse daha çok büyük bir grup gibiyiz ve o grup içinde birbirimizi kollamaya çalışıyoruz.
And if you want to try to get him suspended, that's your right.
Ve onun uzaklaştırılmasını sağlamaya çalışmak, senin hakkın.
But I do know that if I'm gonna try and figure that out, I need to do that on my own.
Ama şunu biliyorum ki bunu öğrenmek istiyorsam tek başıma yapmalıyım.
And I'll try and get that image out of my head, and the love for syrup back into my heart.
And I'll try and get that image out of my head, and the love for syrup back into my heart.
Julia, I think Patti is afraid that you're going to try to replace her mother.
Julia, I think Patti is afraid that you're going to try to replace her mother.
- It's not that. I have to try.
Denemek zorundayım.
But rest assured that we did not make this unanimous decision on a whim, and as a result, we are not able to consider any appeals to this decision, so don't even try.
Ama için rahat olsun, oybirliğiyle verilen bu kararı bir hevesle vermedik, yani sonuç olarak bu karar için tekrar başvurursan dikkate alamayız o yüzden deneme bile.
You try to run or draw attention to us in any way, you're the first one that gets dropped, are we clear?
Kaçmaya veya herhangi bir şekilde dikkat çekmeye çalışırsan aramızdan ilk ayrılan sen olursun anladın mı?
This is all that comes up when you try to use Ana's software now.
Tüm bunlar Ana'nın yazılımını kullanmaya çalıştığınızda oldu.
I could try one more mad dash across the street... but let's not push that.
Sokağın karşısına deli gibi bir koşu daha deneyebilirim ama bence o ihtimali pek zorlamayalım.
He would've wanted me to try, and that is exactly what I'm going to do.
Elimden geleni yapmamı isterdi. Ben de yapacağım.
That's what I try and do.
Ben öyle yapıyorum.
That's just a big fat lie you told to try to scare us.
Bizi korkutmak için anlattığın koca bir yalan.
You'd think that the Czech Republic would try to hold on to what it had, given that it's not as young as it used to be.
Sanırsın Çek Cumhuriyeti elindekine sahip çıkmaya çalışacak. Eskisi kadar genç olmadığını düşünecek olursak yani.
It somehow manages to free you from a lot of the things in life that are going to try and sink you, try and drag you down, that are going to try and make you unhappy or negative.
Bu, hayatınızdaki çoğu şeyden, sizleri dibe batıracak, sizleri tepe takla edecek, mutsuz veya negatif biri yapacak çoğu şeyden bir şekilde kurtulmanızı sağlıyor.
And with youthful enthusiasm, they're willing to try it just for the adventure of it, for the initiation into something that...
Gençler, gençlik hevesi ile sadece macera için her şeyi denemek ister, bunu bir şeyi başlatmak için yaparlar...
That's what kids ask, "How do you do this trick every try?"
Küçükler hep aynı soruyu sorar. "Bu numarayı her deneyişinde nasıl yapıyorsun?"
When you're doing these risk sports you try to live right on the edge, and try to push that envelope all the time, push the edge away all the time.
Bu riskli sporları yaparken en uçta yaşamaya çalışırsınız, ve bu çıtayı gittikçe yükseltmeye çalışırsınız, sınırı sürekli ileri sürersiniz.
But if you ever try anything like that again, I'll kill ya.
Ama başka bir şeyde beni böyle zorlamaya çalışırsan, seni öldürürüm.
Did you try to collect on that reward?
Ödülü almaya çalıştın mı?
I'll try not to let that go to my head.
- Bunu aklımda tutacağım.
That you have always been threatened By my success and you try to elevate yourself by denigrating me.
Her zaman beni başarımla tehdit ettin ve aşağılamak için de kendini yüceltiyorsun.
We could try appealing to his better angels, but I think that's a nonstarter.
Biraz huyuna gitmeyi deneyebiliriz ama bence bu pek mümkün değil.
- Hmm. - So... so I think that we should have a plan, you know, to try to deal with it.
Demek istediğim... bence bu sorunun üstesinden gelebilmemiz gerek.
First the cops try and front me, and then that clown.
İlk önce polisler benimle konuşmaya çalıştı, sonra da bu palyaço.
But I knew he would try after that.
Ama ben onu yaptıktan sonra çabalayacağını biliyordum.
Yeah, did Vasquez really try to kill that queen lady?
O zaman Vasquez gerçekten kraliçeyi öldürmek mi istedi?
And the few years that you have to make it to the top and try to stay there.
Tepeye çıkmak ve orada kalabilmek için birkaç yıl gerekir.
I informed Jorge that if you operate tonight, you can do push-ups tomorrow and we can try to ride on the warm-up.
Ameliyat olacağına dair Jorge'ye haber verdim. Yarın şınav çekebilirsin ve ısınmayı deneyebiliriz.
I try to be smooth, but in the end if I'm concentrating, if I want to push, I need to be like that.
Daha yumuşak olmaya çalışıyorum. Ama eğer konsantre olmuşsam baskı yapacaksam, böyle kullanmam gerekir.
Every time I try to get a line, it creates a bleed that won't stop.
Ne zaman bir yerden girmeye çalışsam kanama başlıyor ve durmuyor.
If you feel that you have reached this recording in error, please check the number and try your call again.
Eğer bir hata olduğunu düşünüyorsanız numarayı kontrol edip tekrar deneyiniz.
You try saying that to the people whose names are actually on it, Talia.
Bunu isimleri o listede yazanlara söyle Talia.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]