Typically перевод на турецкий
847 параллельный перевод
It's not precise, but... typically, when the thing that the person considers most precious enters the body, the soul that entered later can be separated.
Bildiğime göre kişi en değer verdiği şeye kavuşacak olursa diğer ruh eninde sonunda oradan ayrılır.
Something "typically Spanish," I'm sure.
"İspanya'ya özgü" bir şey.
A typically American product.
Tipik Amerikan yapısı işte.
Really superb, typically French, and very... Well...
Gerçekten muhteşem, tipik Fransız türü, ve çok...
A typically female question.
Tipik bir kadın sorusu.
Typically Spanish
Tam bir İspanyol işi.
The man who approached me was lean and elegant, with typically Sicilian black hair.
Yaklaşan adam zayıf, şık giyimliydi ve tipik Sicilyalı saçları vardı.
Typically Roman :
Tipik bir Romalı.
I discovered a world without problems, a simpler world, more typically French.
Sorunsuz bir dünya keşfettim basit bir dünya, çok tipik Fransız.
My wife, typically enough decided to ignore every practical aspect of the situation and went off in a romantic haze, which made her totally inaccessible to anything in the way of reason.
Karım, her zamanki gibi durumun bütün pratik yanlarını göz ardı edip kendini romantizme bıraktı ve mantıklı bir şekilde tartışamayacak duruma geldi.
A typically stupid, appalling and unnecessary mistake.
Aptalca, korkunç ve gereksiz tipik bir hataydı.
It's difficult not to encounter a camel on the wayside, typically harnessed as a pack, work, or riding animal.
Yol kenarlarında koşuma alınmış develeri veya binek hayvanlarını görmek işten bile değil.
It had that to hide the desperation, in a way typically British, with unfastening.
Ümitsizlik hali bir şekilde gizlenmeliydi. Bu da tipik İngiliz usulüyle yapıldı. Boşverildi.
What a typically selfless gesture That he should send this fridge, of all of his fridges To be with us tonight.
Nasıl özverili bir jest onca buzdolabının arasından aramıza bu akşam bu dolabını göndermesi.
She might not want stockings, she might not want cigarettes, or a bicycle, or butter, but she did want badly something, which could be provided by the appropriate, typically, British or American Gl.
Muhtemelen çoraba ihtiyacı yoktu, sigara istemiyordu ya da bisiklete veyahut margarine ancak bir şeyi çok istiyordu ki bu da uygun durumdaki, genellikle İngiliz ya da Amerkan askerince sağlanabilirdi.
Now Haven Hamilton has just arrived, typically dressed in white.
Haven Hamilton şimdi geldi, her zamanki gibi beyazlar giyinmiş.
Typically bourgeois literature.
Tipik burjuva edebiyatı.
Typically stubborn, commendably cautious. An Eagle it shall be.
Ona... sertliği için on üzerinden altı... ve lezzeti için de 3 verirdim.
- Typically Fanta!
- her zamanki Fanta!
- Ah, again typically Melody!
- Hiç değişmeyeceksin Melody!
Isn't it typically Swedish to have a Christmas party among the palms.
Palmiyelerin altında Noel kutlamak istemenin neresi İsveçlice.
Typically male point of view.
Tipik erkek bakış açısı.
It was typically.
bilidiğin gibi.
Typically English, if I can say that.
Tam bir İngiliz işi, tabiri caizse.
Typically Sjakie, never knows when to quit
Tipik Sjakie, ne zaman ç? kmak için asla bilir
Typically, the purpose of such an enclosure is for storage.
Tipik olarak, böyle bir şey, saklama amaçlı yapılır.
- A typically communist statement.
Klasik Komünist sözleri.
It has been two weeks now since Mrs Sadie Millstein... has been in her strange predicament... and, typically, New Yorkers have come to accept it... as just another fact of life in the city.
Bayan Sadie Millstein, iki haftadır aynı garip konumda. New York'lular için hayatın bir parçası haline geldi
Isn't that a typically American 20th Century phrase?
Bu tipik bir 20. yüzyıl amerikan söylemi gibi değil mi?
He's intelligent, thoughtful, typically Angosian.
Akıllı, düşünceli, tipik bir Angosianlı.
That's typically seen in highly organised insect societies - bees, ants... but we've never seen it in spiders.
Bu tipik olarak iyi organize olmuş böcek gruplarında görülür. Arılarda, karıncalarda. Ama bunu örümceklerde hiç görmemiştik.
Korean mafia all the way typically clean hit
Kore mafyası her yerde.
Typically, the subject being copied is terminated.
Genelde, Kopyalanan obje yok edilir
If you look closely at these things, I think, typically, they do have functions, and that's why energy is devoted to supporting them, and creating a basis for them, and advertisers are willing to pay for them.
1960'lı yıllara kadar burada hala kovboylar ve yerliler yaşıyordu. 1970'lerde ilk kez gerçekten bilim insanları gerçekleri olduğu gibi ele alma imkanını buldu.
Isn't aphasia typically associated with some kind of cranial trauma?
Konuşma bozukluğu genellikle kafatası travmasıyla ilişkili değil midir?
What's odd is that the god of death and war would typically always stand alone on an artefact, not be combined with a third glyph.
Grip olan ise Ölüm ve savaş tanrısının tipik olarak eser üzerinde her zaman yalnız durmaları, Üçüncü bir kabartma ile birleştirilmemişler.
Krill typically spends the day in deep water, rising nearer to the surface at night.
Kriller günü genellikle derin sularda geçirir geceleri ise yüzeye doğru yaklaşırlar.
Typically 20 hours a day is spent in regal slumber.
Günün yirmi saatini uyuklayarak geçirirler.
- Typically male point of view.
- Tipik erkek bakış açısı.
Storm's activity is typically widespread in this vicinity.
Fırtınanın hareketleri geniş bir alana yayılmış durumda.
Typically German.
Tipik Alman.
Typically narcissistic of you.
Tipik kendine hayranlığın.
Captain, I believe you are having a typically human response to circumstances which are frightening and inexplicable commonly known as paranoia.
Kaptan, şu anda paranoya ve korku yaşayan bir insan davranışı gösterdiğinize inanıyorum.
Well, I don't know how it is for Bajorans but, typically, human mothers wake up feeling nauseous.
Bajoryalılar için nasıl bilmem ama genellikle İnsan anneler sabahları mide bulantısı ile uyanır.
Typically, we start sneezing- - uncontrollably.
Genellikle biz, önlenemez hapşırmalar ile başlarız.
Serial killers are typically white males.
Seri katiller, genellikle beyaz bir erkek olur.
Well, Jefferson, I see you're having your typically hard day at the office.
Jefferson, bakıyorum da ofiste yine zor bir gün geçirmişsin.
None of that stuff you typically pull that makes people call you what they call you.
İnsanların size dediklerini demelerine neden olan, hep çevirdiğiniz şeyler yok.
Typically man.
Siz erkekler, hepiniz aynısınız!
- I have to say I have the most beautiful cast on television to dress an I typically never have problems in their fittings because they wear everything I put on them really really well they all have great personal sense of style which helps us alot here on The O.C
Birisi bir partinin fotoğraflarını bastırmışsa ve o fotoğraflarda ben yoksam çok sinirleniyorum. Ama fotoğraf çektirmekten de nefret ediyorum. Bilmiyorum.
I typically begin my meals with a public service announcement.
Ama tam Bay Wiggins'in öldü vakitte ikinizin de nerede olduğuna dair bir şahidiniz yok.