Ugliness перевод на турецкий
307 параллельный перевод
You don't belong in this crowded ugliness.
Bu kalabalık çirkinliğe ait değilsin.
Monstrous ugliness breeds monstrous hate.
Korkunç çirkinliğin korkunç bir nefret doğuracak.
Now, a formula to transform my beauty into ugliness, change my queenly raiment to a peddler's cloak.
Şimdi güzelliğimi çirkinliğe dönüştürecek bir şey gerekiyor. Asil kıyafetlerimi bir seyyar satıcının pelerinine dönüştürecek bir şey.
That's the prettiest ugliness I've ever seen.
Şu ana kadar gördüğüm, en sevimli çirkinlik bu.
You were enchanted. But I felt I had to destroy that enchantment... make you see ugliness and cruelty.
Ben ise çirkinlikleri ve zulmü göstererek büyüyü bozmak zorunda hissetmiştim kendimi.
Until the full moon turns it into a thing of ugliness and horror.
Dolunay bunu korkunç ve dehşet verici bir şeye dönüştürene kadar.
Dorian dined that evening with lady narborough, who had what lord henry described as the remains of a really remarkable ugliness.
Dorian o akşam bayan Narborough ile yemek yedi. Lord Henry'nin çirkinlik abidesi olarak nitelediği kadınla.
But I sense you are doing everything possible to help me forget your ugliness.
Lakin bana çirkinliğinizi unutmama yardım etmek için, elinizden geleni yaptığınızı hissediyorum.
I bear his presence, because I'd be happy if I could make him forget his ugliness.
Görünüşüne katlanıyorum, çünkü ona çirkinliğini unutturabilirsem mutlu olurum.
It's almost as if you miss my ugliness.
Neredeyse çirkinliğimi özlüyormuş gibisin.
- Keep the ugliness away?
Kötülükleri benden uzak tutabilir misin?
When beauty said I love you to the beast all his ugliness changed and dissolved, like magic.
Güzel, çirkine seni seviyorum dediğinde sihirle bütün çirkinliği bir anda yok olur.
She is ugliness and beauty — like everything we love today.
O, çirkinlik ve güzelliktir – bugün sevdiğimiz her şey gibi.
By degrees you minimize your ugliness, your lameness... and you begin to think of yourself... as a presentable young man with a slight limp.
Çirkinliğini, sakatlığını bir derece azalmak için kendini kısa boylu, hoş bir genç olarak tanıtabilirsin.
Thus I forget my loneliness and my ugliness... and the pain in my legs.
Böylece yalnızlığımı, çirkinliğimi ve bacaklarımdaki acıyı unutuyorum.
But inevitably there comes a time for waking up even for us A time for facing the pain and ugliness that can be kept out of dreams but not out of reality
Ama eninde sonunda öyle bir gün gelirki bizim bile düşlerde yer almayan, ama gerçek hayatta var olan bazı acılarla, ve çirkinliklerle yüzleşmemiz gerekir.
Ugliness!
Çok çirkin.
I saw their beauty and their ugliness with my own eyes.
Tüm güzelliklere, çirkinliklere kendi gözlerimle şahit oldum.
I can forget about the ugliness out there.
Dışarıda yaşanan çirkinliği unutabiliyoruz
Deform me to the point of ugliness.
Parçala beni, çirkinleştir.
They're of surpassing ugliness!
Eşsiz bir çirkinlikteler!
It hasn't the right to make ugliness a crime!
Çirkinliği bir suç haline getirmeye hakkı yok.
What kind of world where ugliness is the norm and beauty the deviation from that norm?
Bunlar ne zaman oldu? Çirkinliğin bir norm, güzelliğin de o normdan sapma olduğu bir dünya nasıl bir yerdir?
Ugliness is a kind of death...
Çirkinlik ölümün bir şeklidir...
Ugliness is beauty.
Çirkinlik güzelliktir.
Beauty is ugliness
Güzellik çirkinliktir.
The world with full of ugliness.
Bu dünyada çirkinlik kıtlığı yok.
They will see in screen an image of the ugliness, a portrait of the suffering, that it would be unjust to ignore.
Ama insan sorun çözücüdür. Bu ekranda çirkinliğin resmini... acı çekmenin tasvirini göreceksiniz, ki önemsememek insafsızlık olur.
For respect to the man, we should to fight against this ugliness, to alleviate this suffering.
İnsanlığa olan hürmetimizden, bu acıyı hafifletmek için... bu çirkinliğe karşı savaşmalıyız.
No more so than poverty or ugliness.
Artık ne yoksulluk ne sefalet var.
In all this filth and ugliness, in anything that stands opposed to a life of health and goodness.
Sağlıklı ve güzel bir yaşamın, karşısında engel oluşturan tüm bu pisliğe ve kötülüğe.
" A spirit of nostalgia prevails, yet we see none of the ugliness or sadness, none of the gloom or cruelty of this crushed childhood.
" Eserlerinde nostaljik bir hava baskın olmasına rağmen çocukluğunda yaşadığı üzüntü ve çirkinliklere ya da kasvete ve kötülüklere yer vermez.
It seems to come out of nothing then it grows into such ugliness and bitterness. It surprises both of us.
Sebepsiz yere tartışmaya başlıyoruz daha sonra öfke ve çirkinlikle büyüyünce ikimiz de şaşırıyoruz.
As Bilbo looked out on this stupendous scene of both beauty and ugliness, his feelings too were a swirling mixture of exhilaration and horror.
Bilbo hem güzellik hem de çirkinlik içeren o muazzam manzaraya bakarken, hisleri de neşe ve korku arasında dalgalanıyordu.
If he's loved, his ugliness is transformed into beauty.
Ona âşık olununca çirkinliği güzelliğe dönüşüverir.
Ugliness and beauty don't enter into my friendships.
Benim sevgili kavramımda çirkinliğe veya güzelliğe yer yoktur.
It's not a question of ugliness.
- Çirkinlik meselesi değil.
Ugliness is an insult to others.
Çirkinlik başkalarını aşağılamadır.
I don't even think you're ugly, but what attracted me were flashes of ugliness in your face.
Çirkin olduğunu bile düşünmüyorum. Beni cezbeden şey suratındaki çirkinlik yansımalarıydı.
Night cloaks its ugliness, its bulging eyes, enormous mouth, misshapen body, tiny legs and ridiculous tail.
"Gece onun çirkinliğini, patlak gözlerini, devasa ağzını gizler,... şekilsiz cüssesini, ince bacaklarını ve manasız kuyruğunu saklarmış."
The ugliness around us!
Etrafımızdaki bu çirkinlik!
I'm merely suggesting we avoid any ugliness.
Sadece herhangi bir çirkinlik yaşanmaması için öneride bulunuyorum.
Yes, I think most of us are attracted by beauty and repelled by ugliness. One of the last of our prejudices.
Bir çoğumuz güzelliklerden hoşlanır, çirkinlikten nefret ederiz.
How can one so beautiful condemn herself to look upon ugliness the rest of her life?
Sizin gibi güzel birisi nasıl oluyor da kendisini çirkinliğe bakmaya zorluyor?
With my words, I'll make you hear such ugliness.
Sözlerimle, bu tür çirkinlikler duymana neden oluyorum.
- The ugliness is within you.
Bu çirkinlik senin içinde.
You can't avoid a little ugliness from within and from without.
İçinizdeki ve dışınızdaki bir nebze çirkinlikten kaçamazsınız.
At times, she's a little girl, terrified by the brutality and ugliness of reality, and she has to talk in rhyme to preserve her fantasy world.
Bazen gerçeğin çirkinliğinden ve kabalığından korkmuş küçük bir kız oluyor. Düşsel dünyasını korumak için kafiyeli konuşması gerekiyor.
The atmosphere heavy, uncertain, overtones of ugliness.
Hava ağır. Çirkinliğin belirsizliği, gerginliği var.
Under heaven, all can see beauty as beauty only because there is ugliness.
Göklerin altındaki herkes güzelliğin ne olduğunu bilir çünkü çirkinlik vardır.
But instead of the beauty we observed he saw ugliness.
Ama baktığı güzelliğin yerine çirkinlik gördü.