Ultra's перевод на турецкий
331 параллельный перевод
The computer's translating the ultrasound signals, reconstructing a sonic image relayed to them by the X7 inside.
Bilgisayar ultra sonik işaretleri, X7 nin beynindekine göre yeniden yapılandırıyor ve bu işaretleri resme çeviriyor.
Our ultra-high frequency and microwave radio signals have been expanding into space at the speed of light.
Yüksek frekans ve mikro dalga radyo sinyallerimiz Uzayda ışık hızıyla yayılıyor.
It's called Dynamic Ultra.
Dynamic Ultra denen bir yerde.
[Catalina] For the last few months, Dynamic Ultra's Aerospace R D department has been launching rockets into space at the rate of one every two weeks.
Son birkaç aydır Dynamic Ultra'nın uzay ARGE departmanı her iki haftada bir uzaya roketler gönderiyor.
A way of dancing That's really ultra new
Dans tarzı Yep yeni bir şey
You'll need some regular massage, some ultra-violet treatments, graduated exercise.
Biraz düzenli masaja, biraz ışın tedavisine, biraz da egzersize ihtiyacınız var.
You've proved to me all this ultra-violence and killing is wrong, wrong and terribly wrong!
Tüm bu şiddet ve öldürmenin yanlış yanlış ve feci derecede yanlış olduğunu bana kanıtladınız.
Ultrachic!
Ultra şık!
Here is an ultra-modern male workers'camp on the outskirts of Bikana.
Burada, Bikana'nın dış mahallesindeki ultra modern erkek işçi yerleşkesi görülmektedir.
Not to be forced to give up wanting more to replace true desires with false ones based on statistics, on surveys, formulae American-Russian scientific, ultra-stupid classifications.
Gerçek arzuları sayılara, anketlere, formüllere, Amerikan-Rus bilimsel aşırı saçma sınıflandırmalara dayalı sahte arzularla değiştirmek istemek düşüncesinden beni vazgeçirmeye çalışma.
Obviously, April has over-programmed you with that new ultra-phonic analyzer.
Açıkçası, April seni bu ultra-ses analizörüyle fazla programlamış.
The ultra-phonic analyzer indicates there's absolutely nothing unusual about your bones.
Ultra-ses analizörü kemiklerinde kesinlikle olağandışı bir şey olmadığını gösteriyor.
Michael, my ultra-phonic analyzer is detecting an extraordinary amount of iron with small amounts of carbon, manganese, coal...
Micheal, ultra-ses analizörüm az miktarda karbon, manganez, kömür içeren olağandışı miktarda demir tespit ediyor...
When it comes to human emotions, my ultra-phonic analyzer can be quite confusing.
İnsan duyguları konu olunca, ultra-ses analizörüm oldukça karışık olabiliyor.
Dissidents who choose to live outside the Protectorate are in constant need of ultra-disciplinary...
Koruyuculuğun dışında yaşamayı seçen muhalifler... sürekli ultra zor şartlara -
He's out of town, and it's his first night away from his new Mercedes, so he set his alarm on ultra-sensitive.
Seyahate çıktı ve bu Mercedes'inden ayrı kaldığı ilk gece. O yüzden, alarmı aşırı duyarlıya ayarladı.
He might be killed by exposure to the sun, because the damaged ozone layer was no longer filtering out ultra-violet rays...
Ultraviyole ışınları filtreleyemeyen ozon tabakasından gelen zararlı ışınlara maruz kalarak ölebilir.
High in the stratosphere, a thin layer of ozone shields us from the sun's deadly ultra-violet rays.
Stratosferin yukarısında ince bir ozon tabakası güneşin ölümcül ultraviyole ışınlarından bizleri korur.
With a smile that's Ultra-Z, even today goes Aye-yai-yai-yai-yai...
Neşeli bir yüz ve Ultra-Z savaşçılarıyla Bu gün...... ai-yai-yai-yai-yai...
'Let Redwood's patented'Ultra-Blow'air system surround your body.
Bırakın Renwood'un lisanslı hava sistemi vücudunuzu sarsın.
Let's just suppose los alamos or white sands... Launched some ultra-experimental plane, rocket or whatever.
Varsayalım ki Los Alamos ya da Beyaz Çöl tesisleri....... bazı aşırı deneysel uçak, roket ya da herneyse ateşlediler.
I've never gone behind Mr. Burns'back before but Sideshow Bob's ultra-conservative views conflict with my choice of lifestyle.
Daha önce hiç Bay Burns'ün arkasından iş çevirmemiştim ama Figüran Bob'un aşırı muhafazakar görüşleri yaşam tarzıma ters düşüyor.
Sound weapons... Stealth helicopter with an ultra-high intensity light...
Ses silahı ya da çok yüksek yoğunlukta ışık kullanan sessiz bir helikopter olabilir.
After the Roswell incident in 1947, even at the brink of the Cold War, there was an ultra-secret conference, attended by the US, the Soviet Union, the People's Republic of China, Britain, both Germanys, France...
1947'deki Roswell kazasından sonra,... Soğuk Savaş'ın eşiğindeyken,... USA, Sovyetler Birliği, Çin Halk Cumhuriyeti, İngiltere Almanya ve Fransa'nın da katıldığı çok gizli bir toplantı düzenlendi.
Sound weapons, a stealth helicopter with an ultra high-intensity light. It doesn't matter.
Ses silahı ya da çok yüksek yoğunlukta ışık kullanan sessiz bir helikopter olabilir.
Take care. Are Mr. Whitmore's actions ultra brave foolhardy? The president remains at the White House.
Ziyaretçiler geliyor, ama Başkan, Beyaz Saray'da kalmaya devam ediyor.
Years ago I worked for the Central Intelligence Agency on the MK ULTRA program.
Yıllar önce... CIA için çalışıyordum. MK ULTRA programında.
Now, the beauty of the Hot'n'Foamy is the ultra-quick heating action.
Sıcak ve Köpüklü'nün en güzel yanı çabucak ısıtması.
It's very simple. Green Mega Man goes with Red and Yellow to make Ultra Mega Mega Man.
Bakın, bu çok basit, Ultra MegaMan yapmak için bu üçü lazım yeşil, kırmızı ve sarı MegaMan.
Ultra-aerodynamic contours, retractable nacelles, parametallic hull plating, unimatrix shielding based on Tuvok's brilliant design for the multispatial probe and a Borg-inspired weapon system.
Ultra-aerodinamik hatlar, içe çekilebilir warp motoru yuvaları, para-metalik kaplama zırhı, Tuvok'un parlak dizaynı olan unimatris temelli kalkanlar ve Borglardan ilham alınmış silah sistemi.
Brandon, where are you going with all those fireworks? The Protectorgot super-accelerated coming out of the black hole and it's, like, nailed the atmosphere at mark 15, which, you guys know, is pretty unstable, obviously, so we're gonna help Laredo guide it on the vox ultra-frequency carrier and use Roman candles for visual confirmation.
Protector siyah delikten çıkınca aşırı hızlandı ve atmosfere 15 dereceyle giriş yaptı, bilindiği gibi dayanıklı değil, ve biz Laredo'yu bu görüntü yardımıyla insan sesine doğru yönlendireceğiz.
These days you got your ribbed, your nonribbed your lubricated, your nonlubricated your thin, your ultrathin.
Günümüzde kalınından, incesinden yağlanmışından, yağlanmamışından incesinden, ultra incesine kadar.
So I figure everyone at the audition will wear ultra-hip, high-fashion stuff.
Anladığım kadarıyla seçmelerdeki herkes bu tarz şık, modaya uygun şeyler giyecek.
That initial test result was probably due to a corrosive chemical in the soil, created by intense ultra-violet radiation from the sun.
İlk test sonucuna büyük ihtimalle toprakta bulunan ve Güneş'ten gelen yoğun morötesi ışınların yarattığı aşındırıcı bir kimyasal sebep olmuştu.
Our atmosphere lets heat and light through, but shields us from X-rays, gamma rays and ultra-violet light from the sun.
Atmosferimiz, ışığın ve ısının geçmesine izin veriyor. Ama bizi Güneş'ten gelen röntgen, gamma ve morötesi ışınlarından koruyor.
The solar observatory SOHO can view the sun in X-rays, ultra-violet and visible light.
Güneş rasathanesi Soho, Güneş'ten yayılan röntgen, morötesi ve ışık ışınlarını görüntüleyebilir.
That's just'cause we set it to ultra-sensitive.
Hassas ayar yapmıştık, ondan.
On the planet there's... one place that the mega-radar didn't check.
Bütün gezengende... ultra-radar'ın aramayacağı tek yer :
You want the trees to wither and die, shrivel under the ultra-violets?
Ağaçların bu ultraviyole ışınlarına maruz kalarak solup ölmesini mi istiyorsun?
Now all of a sudden, bere be is, be sees tbls sort of Nazi group, ultra rigHt-wing organization among the police force taken from the Brazilian death squads back in tHe'50s.
Birden... 1950'lerdeki Brezilya ölüm mangalarından devşirilip... polis kuvvetlerine katılmış... aşırı sağ kanattan bir tür Nazi örgütüyle... karşı karşıya gelir.
It's a powerful ultra-secret organization that uses cutting-edge technology for extortion and terrorism.
Bu zorbalık ve terör için yüksek teknoloji kullanan güçlü ve gizli bir örgüttür.
All of a sudden he's like... ultra-Jewish.
Aniden... ultra Musevi oldu.
Sheen, this is the seventh week in a row you've shown ultra lord in class.
Sheen, sınıfta yedi haftadır hep Ultra Lord'u gösteriyorsun.
Meet ultra lord. Live!
Ultra Lord'la tanışın.
- No, meet ultra lord live.
- Hayır, canlı Ultra Lord'la tanışın.
Meet ultra lord live.
Kim takar? Canlı Ultra Lord'la tanışın.
... into that ultra Iimbo-Iike position.s
... ve iki dünya arasına sıkışmış haIi çok iyi yaptı.
1,200 pounds. It's ultra-light.
600 kilo çok hafiftir.
This article had a new list of things that Kevin had supposedly done... including breaking into Shimomura's ultra-secure computer... leaving nasty voice mail messages... and stealing 20,000 credit card numbers... something that was mentioned in the first paragraph on the front page.
İlk sayfadaki makalenin ilk paragrafında, Kevin'in yaptığından şüphelenilen Shimomura'nın ultra-güvenli bilgisayarına sızmayı rahatsız edici sesli mesjalar bırakmayı ve 20.000 kredi kartı numarasaını çalmayı da içeren şeylerin yeni bir listesi vardı...
That would be easier if your classmates weren't such big brains.
Eğer sınıf arkadaşlarımın hepsi ultra-zeki olmasalardı daha kolay olurdu.
- It's making them ultrafertile.
- Onlari ultra dogurgan yapiyor.