Unborn перевод на турецкий
626 параллельный перевод
I love you as I love my father and mother, as I love our unborn children, as I love what I love most in the world, and I love you more.
Seni seviyorum, seni annemi babamı sevdiğim gibi, doğmamış çocuklarımızı seveceğim gibi, dünyada en fazla sevdiğim şey ve daha fazlası gibi seviyorum.
Who, by her own confession to me, killed my brother killed her own unborn child and who is reaching from the grave to destroy her innocent sister.
Kendi itirafıyla, kardeşimi öldüren, doğmamış çocuğuna kıyan, mezara girerken bile masum kardeşinin hayatını mahvetmek isteyen bir kadın.
I suppose if the unborn knew of the approach of life, they'd be just as terrified.
Bence doğmamış çocuklar için hayatın yaklaşımı da o kadar korkutucu olmalı.
You're born and you'd like to get unborn.
Dünyaya gelmeyi hiç istemezdim.
That's why I drink that shellac, to get unborn.
Bu yüzden böyle içmiştim, unutmak için.
"I'll make you small as a little unborn child," she said.
"Seni doğmamış küçük bir çocuk kadar ufaltacağım," dedi.
How many ages hence shall this our lofty scene be acted over, in states unborn and accents yet unknown.
Gelecek nice çağlarda, daha doğmamış devletlerde, bilinmedik dillerde oynanacak yaşadığımız bu yüce oyun.
It's my own recipe - - saute of unborn octopus.
Özel tarifim, ahtapot cenini tatlısı.
Saute of unborn octopus.
Ahtapot cenini tatlısıymış.
Now, that's no way to feed an unborn child.
Doğmamış bir çocuğa bunları yediremezsin.
Tell them that when my mother was with child - with my yet unborn brother - noble York, my princely father... then had wars in France... and by true computation of the time... found that the issue was not his begot... which well appeared in his lineaments, being nothing like the duke, my noble father.
Annem o ırz düşmanından gebe kaldığında, o sıra Fransa'da çarpışan asil pederim York, basit bir süre hesabı yaparak anladı ki çocuk kendinden değilmiş. Zaten bu, çocuğun simasından da hemen belli oluyordu, babam asil Dükle hiçbir benzerliği yoktu.
In it is an unborn specimen of animal life on the planet.
İçinde gezegendeki hayvanlardan birinin doğmamış bir numunesi var.
How would you tell an unborn child what life is?
Doğmamış bir çocuğa hayatı nasıl anlatırsın?
I can't blame the students. They were brought up to hate the color of my skin. It's their - their blueprint for delinquence, the birth of lynchings... the disease carried to those yet unborn.
Öğrencileri suçlayamam, derimin renginden nefret edilmesi gerektiğini öğrenerek büyüyorlar, bu, kusurlu genleri yüzünden, daha doğmadan kaptıkları bir hastalık.
Not only that, but it's a crime against the unborn child.
Ayrıca doğmamış çocuğa karşı suçtur.
At that moment I was still unborn.
O an hâlâ doğmamıştım.
And we have learned one thing more. The girl, Eleen, hates the unborn child she is carrying.
Ve öğrendik ki o kız, Eleen, karnında taşıdığı doğmamış çocuğundan nefret ediyor.
Because you were frightened for the safety of yourselves and your unborn child?
Kendinizin ve doğmamış çocuğunuzun güvenliğinden korktuğunuz için mi?
Therefore, the commission unanimously recommends that the birth of the female ape's unborn child should be prevented and, after its prenatal removal, both the male and female should humanely be rendered incapable of bearing another.
Bu yüzden Komisyon, dişi maymunun çocuğunun doğmasının engellenmesini doğumdan önce bebek alındıktan sonra da bir tane daha yapamamaları için erkek ve dişinin insanca kısırlaştırılmasını oy birliğiyle kabul etmiştir.
The commission therefore recommends that the birth of the female ape's unborn child should be prevented and that both the male and the female should be rendered incapable of begetting another.
Komisyon bu nedenle maymun çocuğun doğurtulmasının engellenmesini tavsiye etmektedir. Ve erkek ve dişi başka bir çocuk yapamayacak hale getirilmelidir.
It could be said that Karma can stain the unborn...
Bir söz vardır,'Karma', doğmamış olanı da lekeler...
It's called "A ballad To The Unborn Children".
Benim şiirim bu, Adı "Doğmamış Çocuklara"
Captain Walker didn't come home His unborn child will never know him
Yüzbaşı Walker eve dönmedi. Doğmamış çocuğu belki de onu hiç görmeyecekti.
And this resulted in your two unborn children?
Peki bu iki doğmamış çocukla sonuçlansa da mı?
He will kill the unborn child, then he will kill your wife,..... and when he is certain to inherit all that is yours, then, Mr Thorn, he will kill you.
Henüz doğmamış çocuğunuzu ve ardından eşinizi öldürecek..... ve size ait olan herşeyi elde ettiğinde bay Thorn... sizi öldürecek.
Hatsu, I cannot leave anything for our unborn child.
Hatsu, doğmamış çocuğumuz için hiçbir şey bırakamıyorum.
As your father stated in his letter, it has nothing to do with our children and unborn child.
Babanın da mektubunda ifade ettiği gibi, Çocuklarımıza ve doğmamış çocuğumuza hiçbir şey olmayacak.
This is an unborn.
Doğmamış.
It is unborn stuff.
Bu henüz doğmamış bir şey.
This is the crack between the nothing and out of this nothing will come your unborn soul.
Bu, hiçliğin içindeki çatlaktır. Bu hiçliğin içinden, doğmamış ruhun gelecek.
What crime is this unborn child guilty of that it should not drink of the milk of paradise?
Bu doğmamış bebeğin ne günahı var? Niye cennetin sütünü içemeyecek?
Her unborn child scanned me.
Doğmamış bebeği taradı beni.
Because it had a side effect on the unborn children an invisible side effect.
Çünkü ilacın, doğmamış olan çocuklar üzerinde bir yan etkisi vardı. Görünmeyen bir yan etki.
Churchmen, politicians, doctor's don't care! They cry : "Protect the unborn!"
Din adamları, politikacılar, doktorlar aldırmıyor! "Kürtaja hayır!" diyorlar.
It is an ancient mixture soft, unborn grains flavored with rose petals.
Bu eski bir karışım. Yumuşak, açmamış tohumlar... gül yapraklarıyla tatlandırılmış.
You will die at the hands of zed's unborn son. Ha!
Zed'in henüz doğmamış oğlunun kılıcıyla olacak ölümün.
Zed's unborn son will die!
O zaman Zed'in doğmamış oğlu ölmeli!
Ar demands the life of an unborn.
Bir doğmamışın hayatı talebimdir...
The unborn child is yours!
Doğmamış çocuk senindir...
Many years ago, maax killed my queen and took my unborn son.
Çok zaman önce Maax kraliçeme kıyıp, doğmamış oğlumu aldı benden..
The unborn has arrived.
Doğmamış çocuk burada..
Zed, your unborn son... Has returned to fulfill the prophecy.
Zed, doğmamış oğlun kehanetin gerçeğe dönüşmesi için geri döndü..
You carry my unborn sister in your womb.
Siz karnınızda doğmamış kız kardeşimi taşıyorsunuz.
But what of my unborn child?
Fakat benim doğmamış çocuğum ne olacak?
Your unborn son.
Doğmamış oğlun.
The unborn child and a boy's love of a calculator?
Doğmamış bir çocuktan ya da bir gencin hesap makinesi aşkından.
In addition, many female whales are killed while bearing unborn calves.
Ek olarak, pek çok dişi balina yavrularını dünyaya getiremeden öldürülmüşlerdir.
They happened to be dying for generations yet unborn,
Doğmamış nesiller için öldüler.
Don Masino will save your wife and your unborn child.
Don Masino karını ve doğmamış çocuğunu koruyacak.
You know time's secrets, you can read the future, the sex of unborn children.
Zamanın sırrına erebilir geleceği okuyabilirsin. Doğmamış çocuğun cinsiyetini bilebilirsin.
Who knows the sex of unborn children!
Kara gerdanlı kutsal koç!