Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ U ] / Unconventional

Unconventional перевод на турецкий

349 параллельный перевод
I know you'll think this is a little unconventional of me... but I just couldn't wait to see you alone.
Biliyorum, bu davranışımı pek uygun bulmayacaksın ama seninle yalnız görüşmek için sabırsızlandım.
I know it's most unconventional, my being here today, but I want to get these curtains up.
Biliyorum, bugün burada olmam biraz tuhaf ama... Perdeleri takmaya geldim.
In these new circumstances I think it more than ever desirable that your unconventional, though in its purpose delightful visit should be cut short.
Bu yeni koşullar altında göreneklere aykırı ancak amacı bakımından hoş ziyaretinizin kısa tutulması kaçınılmaz oluyor.
Possibly unconventional, but act quickly. No doubt.
Belki alışılmadık bulabilirsiniz ama işler çok hızlı halledilmelidir.
My method for gaining your attention may seem a little unconventional, but hard times call for harsh measures.
Dikkatinizi çekme yöntemimi biraz yakışıksız bulabilirsiniz, ama... zor günler insanı kaba girişimlerde bulunmaya zorluyor.
Giggling and simpering and saying it was all most unconventional and she hoped there would be no talk.
Kıkırdıyor, sırıtıyor ve her şeyin hiç alışılmadık olduğunu söylüyor ve hiç konuşulmamasını umuyordu.
I meant to say that Gråvik haunts in an unconventional manner.
Gråvik'in ruhunun alışılmadık şekilde geldiğini söylemek istemiştim.
Unconventional, but not impossible.
Geleneklere uymaz, fakat imkansız değil.
It's kind of an unconventional situation.
Bu biraz garip bir durum.
A bit unconventional perhaps, but a great speech, brimming with passion.
Belki alışılmışın dışında ama, tutku dolu büyük bir konuşma.
True, but I was looking for an unconventional setting.
Doğru, ama alışılmadık bir çerçeve düşünüyordum ben.
So my first reaction as a kid... was to choose something useless and unconventional. Like ghosts.
Çocukken buna ilk tepkim... hayaletler gibi yararsız ve gelenek dışı bir şey seçmek oldu.
They may also be utilized in unconventional warfare.
Ayrıca sıradışı bir savaşta da kullanılabilirler.
Something unconventional will do that family good.
Olağan dışı bir şey o aileye faydalı olacak.
- I've won a lot of battles, Lieutenant, and I've caught a lot of fish by doing the unconventional thing.
- Alışılmışın dışında işler yaparak çok çatışma kazandım ve çok balık yakaladım, Teğmen.
Even though he's unconventional.
Buna rağmen biraz alışılmadık.
damn! I'm sorry about my colleague's rather unconventional behavior.
Meslektaşımın kusuruna bakmayın...
Hello... I'm sorry about my colleague's Rather unconventional behavior just now
Merhaba, meslektaşımın davranışından ötürü özür dilerim fakat son zamanlarda zor durumdaydı.
He's leading an unconventional life, just like his father.
Babası gibi dengesiz bir yaşam sürüyor.
Tonight, my unconventional conventionists you are to witness a new breakthrough in biochemical research.
Bugün, benim sıradışı konuklarım biyokimyasal araştırmalarımdaki yeni buluşuma tanık olacaksınız.
You know the point about being conventionally unconventional...
Geleneksel derecede alışılmadık olmanın esprisi şudur :
I agree that his style is somewhat unconventional... but he's willing and eager to share his knowledge with us.
Tarzının biraz geleneklere uymadığına katılıyorum... ama bizimle bilgisini paylaşmaya istekli ve hevesli.
However, in his time the brief tradition of tolerance for unconventional views was beginning to erode.
Bu dönemlerde farklı görüşlere olan hoşgörü azalmaktaydı.
Dear Helen, this letter may come off slightly unconventional, but that seems to fit David.
Sevgili Helen, bu mektup gayri nizami gelebilir, ama David'e uygun gibi görünüyor.
Oh, Grace is such a dear, sweet child, but is slightly bit, uh, unconventional, if you know what I mean.
Grace çok tatlı, şirin bir kızdır ama o biraz, nasıl desem sıradışıdır, ne demek istediğimi anlarsın ya.
He was very unconventional.
O hiç tutucu değildi.
What about an unconventional one?
Peki ya normal olmayan bir tanesinde?
How about an unconventional chute?
Ya normal olmayan bir paraşüt?
I pray none of us says anything unconventional around him.
Umarım hiçbirimiz alışılmadık şeyler söylemeyiz onun yanında.
Sara's unconventional ways.
Sara'nın sıradışı yöntemleri.
Used in an unconventional way the device has both intelligence and consciousness.
Sadece 0 ve 1 arasındaki farkı algılayabilen bir cihaz sadece problemler çözmeyebilir.
Because we're using an unconventional relay, it'll take five or six minutes.
AlışıImış olmayan bir aktarma yaptığımızdan, beş ya da altı dakika alacak.
I know it seems unconventional.
Pek uygun görünmediğini biliyorum.
OK, I have to to eliminate their chemical and other unconventional arsenals if Israel were to simultaneously do the same.
Metrodan çıkan herkes 72.sokağa doğru giderdi, ve o tarafta 2 büfe vardı. İyi iş yapıyorlardı, arka tarafta da iki tane vardı.
Your courtroom manner may be rather unconventional, but I gotta tell you, you're one helluva trial lawyer.
Mahkeme salonundaki tavrınız sıradışı olabilir ama söylemem gerekir ki, zehir gibi bir duruşma avukatısınız.
Well, not if the woman... has appearances... in the least degree against her, has exposed herself... by any unconventional behavior... to offensive insinuations and...
Eğer kadının aleyhine kullanılabilecek... en ufak bir şey varsa etmez. Alışılmadık bir harekette bulunmuş... ve : iğrenç hakaretlere maruz kalmışsa.
- Well, it's unconventional.
- Şey, alışılmadık bir şey.
I just did something so much more unconventional.
Daha da alışılmadık bir şey yaptım.
Our society sure likes to see its unconventional women do tricks.
Halkımız sıra dışı kadınların gösterilerini izlemeye bayılıyor.
ANNE : Dear Helen, this letter may come off slightly unconventional, but that seems to fit David.
Sevgili Helen, bu mektup gayri nizami gelebilir, ama David'e uygun gibi görünüyor.
Oh, because of our unconventional theories.
Oh, sıra dışı teorilerimiz yüzünden.
Eighteen years passed, and the baby Tristan grew up knowing nothing of his unconventional heritage.
Aradan 18 yıl geçti ve küçük Tristan sıra dışı mirasına dair hiçbir şey bilmeden büyüdü.
His unconventional therapy had started to intrude upon my sessions.
Adam tuhaf terapilerine başlayınca benim seanslarımın içine ediyordu.
She's not responding to conventional treatments and frankly, I'm running out of unconventional ideas as well.
Konvansiyonel tedavilere cevap vermiyor, ve dürüst olmak gerekirse, konvansiyonel olmayan fikir konusunda da, elimde bir şey yok.
He must have meant that your behavior might seem to most people to be a little unconventional.
... insanlara biraz anormal geldiğini kabul etmeniz gerekir.
The Sextons are kicking back in some fancy Caribbean resort, slugging drinks and copulating in unconventional ways.
Sextonlar şu anda Karayip'te lüks bir tatil köyünde dinleniyorlardır. İçkilerini tokuşturup rahat rahat çiftleşiyorlardır.
I came to understand the unconventional relationship between a reporter and his subject and I began to worry.
Söz konusu bir gazeteci ile haberi arasındaki garip ilişki beni gerçekten endişelendirdi.
Reporter : Love him or hate him, unconventional disc jockey Howard Stern jumped to the top of the ratings today, making him number one in greater Washington.
Sevin ya da nefret edin ama sıra dışı disk jokey Howard Stern Washington'a bir numaraya doğru ilerliyor.
Family life may be unconventional but crocodiles do grow up in company.
Bu aile hayatı alışılmadık görünebilir ama yavrular ancak bir arada büyüyebilir.
She may be just too unconventional for her own good. Of course, what this does is that small-town mentality people keep after her.
Küçük yerde yaşamanın verdiği alışkanlıkla, rahat davranan kadın hep göze batıyordu.
Let's just say they're a bit unconventional.
Birazcık, rahatsız olduğunu söyleyelim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]