Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ U ] / Undetermined

Undetermined перевод на турецкий

129 параллельный перевод
Only that an unforeseen, undetermined element has appeared.
Şunu diyebilirim, daha önce görülmemiş, belirsiz bir unsur ortaya çıktı.
Catalina, that undetermined element you were mentioning earlier...
Catalina, daha önceden bahsettiğin o belirsiz unsur...
The location of the Blue Army bridge is still undetermined.
Mavi Kuvvetlerin köprüsünü hala bulamadık.
- Undetermined.
- Belirsiz.
That subsequent digging in the area where this present diamond was found has revealed another diamond deposit as of yet undetermined size.
Bu elmasın bulunduğu bölgedeki diğer kazılarda da henüz büyüklüğü belli olmayan elmas rezervleri olduğunu bildireceksiniz.
- Purpose undetermined.
- Amacı tespit edilemedi.
Speculation is running high among Yankee followers as to the possibility of trading away the great right-hander Hank Moonjean for three unknown young players and an undetermined amount of cash.
Yankee taraftarları arasındaki söylentilere göre, sağ elini en iyi kullanan oyunculardan Hank Moonjean'in adı duyulmamış üç genç oyuncu ve belirsiz bir miktar para karşılığında takas edilebileceği belirtiliyor.
Otherwise, you know, doc, "circumstances undetermined pending a police investigation."
Aksi taktirde "tespit edilemeyen, polis... -... araştırması bekleyen durum" olacak.
Well, honey, they'll only stay for an undetermined period of time.
Canım, sadece belirsiz bir süre burada kalacaklar.
- Undetermined.
- Belli değil.
Sensors indicate a combat vessel, origin undetermined, heavily armed.
Sensörler bir muhabere gemisi, belirliyor. Kökeni belirsiz. Ağır silahlanmış.
Ten murders, Baltimore area, undetermined points of entry.
Baltimore bölgesinde 10 cinayet, giriş noktaları belirsiz.
Ten murders, Baltimore area. Undetermined points of entry.
Baltimore bölgesinde 10 cinayet, giriş noktaları belirsiz.
- So I tell Alec that I have to go to Paris for an undetermined amount of time.
- Eğer Alec'e belli olmayan bir süre için Paris'e gittiğimi söylersem.
Analysis of the vitreous humour, extracted from the eyeball indicated the presence of high concentration of an undetermined chemical compound.
Göz küresinden alınan bazı örnekler incelediğinde,... yüksek yoğunlukta, belirlemeyen bir kimyasal bileşik bulundu.
The subject, perhaps victim, is Hispanic male, undetermined age.
Kişi, belki de kurban, İspanyol erkek,... yaşı belli değil.
Besides the liver extraction, the most notable element connecting these cases is the undetermined point of entry.
Ciğerin çıkarılmasının yanında, cinayetlerde en göze çarpan nokta katilin suç mahalline giriş yerinin belirlenememesidir.
Its sex remains undetermined, and the use of the term "he" is merely a nickname the good doctor has given it.
Cinsiyeti konusunda kararsızız, ve sonunda "O" demeye karar verdik, iyi bir doktorumuzun önerisiydi.
It was an administrative decision to place him there for an undetermined amount of time.
Onu oraya süresiz olarak koymak yönetimin bir kararıydı.
This shows the entry wound of the undetermined weapon.
Bu da belirlenemeyen bir silahla yapılmış yaranın resmi.
The source of their exposure is still undetermined.
Radyasyon kaynağı hala belirlenemedi.
It says here that the cause of death was undetermined.
Burada ölüm nedeni tespit edilemedi deniyor.
Yeah, undetermined, Scully, but not necessarily unknown.
Evet, tespit edilemedi diyor, Scully, ama bilinmiyor demiyor.
The branch, locatedat 10863, EightMile Road sustained an undetermined amount of damage caused by the veteran, now identified as James W. Stewart, and his dog, Nixon.
Eight Mile yolu 10863'te bulunan şube.. gazinin neden olduğu miktarı henüz belli olmayan oranda hasara maruz kaldı, gazinin adının James W. Stewart, ve köpeğininkinin Nixon olduğu bildirildi.
There are an undetermined number of lacerations preceding from the left anterior pectoral region downward through the sternum, terminating at the right anterior abdominal region.
Sol atardamardan başlayıp sağ atardamara dek uzanan oldukça derin ve düzgün kesiklere rastladık. Kesikler daha çok sağ boyun bölgesinde yoğunlaşıyor.
It began a few minutes after the quake, started by an undetermined source.
Bütün bunlar depremden birkaç dakika sonra, bilinmeyen bir sebepten ötürü başladı.
At some near future date, as yet undetermined, but likely within the next year, I will enter that lab.
Yakın bir gelecekte, kesin tarihi belli değil ama, yaklaşık bir sene sonra oraya gireceğim.
Although it's still undetermined whether Hurricane Christopher is going to make landfall right here in Capeside....
Her ne kadar Christopher fırtınasının Capeside'a kadar ulasacagı düsünülmesede...
Because of an accident at the Quahog Cable Company television transmission will be out for an undetermined amount of time.
Quahog Kablolu Yayın Şirketi'nde meydana gelen bir kazadan ötürü verici belirsiz bir süre boyunca çalışamayacak.
The cause for the explosion is still undetermined.
Patlamanın sebebi araştırılıyor.
So much here is undetermined as remain the whereabouts of Mulder.
Anlaşılmayan pek çok şey var. Örneğin, Mulder'ın nerede olduğu.
Technically, it's somewhere between accidental and undetermined.
Teknik olarak kazayla, belirlenemeyen sebep arasında kalıyor.
Undetermined.
Belli değil.
- Undetermined.
- Belirlenemedi.
We find you guilty of these charges and have decided that you will be transferred immediately to solitary confinement for an undetermined length of time.
Seni bu iddialardan suçlu bulduk ve derhal olmak üzere, süresi belirsiz olarak tecrit koğuşlarına transfer edilmene karar verdik
Addresses undetermined, of course.
Adresler de belli değil zaten.
So, even though your brother's status is undetermined at this point, there's really very little we can do for you.
Şu aşamada, kardeşinizin durumu belirsiz olmasına rağmen sizin için yapabileceğimiz pek bir şey yok.
- Undetermined at this point.
- Şu anda belli değil.
Less than a glass, vintage undetermined, and a tiny scrap of meat.
Bir bardaktan az, dönemini belirleyemedim, ve ince bir dilim de et.
Undetermined.
Belirleyemedik.
The, uh, city's red zones will remain under quarantine for an undetermined amount of time.
Kırmızı bölgeler hala karantina altında. Karantina zamanı hala belirsiz.
The exact cause of these various ailments remains undetermined, but they share one common element.
- Bu farklı rahatsızlıkların kesin sebepleri belirlenememiş. Ama ortak bir unsur var ki, hepsi de yapay şekilde oluşturulabilen şeyler.
So rule that the cause is undetermined pending police investigation.
- Polis soruşturması bitene kadar ölüm sebebi belirsiz kalsın.
Age and sex, undetermined, victim is immersed in a pool of... what smells like a composite of domestic corrosives.
Yaş ve cinsiyet belirlenemedi, kurban bilinen korozif maddelerin karışımı gibi kokan bir sıvıya batırılmış.
The cause of death is still undetermined.
Ölüm sebebi hala tespit edilemedi.
[Mack] We have a threat of undetermined origin.
Kaynağı tespit edilemeyen bir tehlike ile karşı karşıyayız.
'Just wish I felt a tiny bit excited,'not like I was marching to the gulag for an undetermined crime.'
Keşke belirsiz bir suçtan hapse atılıyor gibi değil de, heyecanlı hissetseydim.
Undetermined.
Belirsiz.
Although, since he has a cardiomyopathy of undetermined etiology...
Buna rağmen, nedeni belli olmayan kardiyomyopatisi olduğu için...
Dewey is an undetermined age, just like me.
Dewey'nin yaşı belli değil... Benim gibi.
... and that both sides are working together to bring about the earliest possible cease the State Department says that the President is presently in direct communication with soviet premier nuclear bomb undetermined striked has exploded at NATO regional military headquarters...
... nükleer bomba NATO askeri karargahı üzerinde patladı...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]