Unexplored перевод на турецкий
131 параллельный перевод
The back country of the Amazon contains over fifty thousand miles of unexplored water-ways.
Amazon'un uzak köşeleri 90,000 km'yi aşkın keşfedilmemiş suyollarını kapsar.
- It means we're in unexplored country.
- Yani keşfedilmemiş bir bölgedeyiz.
Maybe a long and unexplored road ahead
Belki de uzun keşfedilmemiş bir yol var
Going into unexplored territory with a woman.
Bir kadınla hiç keşfedilmemiş yerlere gitmek.
The latest bulletin from Ed Malone, special correspondent for Global News Service reports the Challenger expedition now flying over entirely unexplored wilderness en route to Professor Challenger's still undisclosed destination his Lost World somewhere in the endless rain forests.
Global News Hizmetleri'nin özel muhabiri Ed Malone'un... Challenger gezisinden son haberi şu an hiç keşfedilmemiş yabanın üstünde... Profesör Challenger'ın hala gizli tuttuğu yere yol alıyoruz.
A large white spot on the map, unexplored country!
Haritadaki büyük beyaz bir leke, keşfedilmemiş topraklar!
This means fighting over unexplored seas, with the ostentation of savage wars.
demek : hiç keşfedilmemiş denizlerde mücadele etmek, vahşi savaşların görkemiyle
It appears to be headed towards a largely unexplored section of the galaxy.
Galaksinin keşfedilmeyen bölgesine doğru uzaklaştı.
It's unexplored.
Henüz incelenmemiş.
In their great search they encounter a thousand dangers in the great and unexplored universe.
Bu arayışlarında, muhteşem ve bakir evrende birçok tehlikeyle karşılaşırlar.
The Arctic is an enormous territory, quite unexplored.
Kuzey Kutbu, büyük ölçüde keşfedilmemiş muazzam bir bölge.
First, because the country is unexplored.
Birincisi, burası balta girmemiş.
Not long ago, in the unexplored reaches of an unmapped swamp, the creative genius of one man collided with another's evil dream and a monster was born.
KISA ZAMAN ÖNCE, İSMİ CİSMİ BİLİNMEYEN BİR BATAKLIĞIN KEŞFEDİLMEMİŞ YERLERİNDE, BİR ADAMIN YARATICI ZEKASI...
That's Fyrine four, unexplored territory.
Aşağıda Fyrine lV var. Keşfedilmemiş alanlar.
Too many people going off into unexplored Africa and not coming back.
- Afrika'yı keşfetmeye gelenlerin çoğu geri dönemedi.
Gee, and I thought it was just a trek into unexplored Africa.
- Haydi, ben sadece Afrika'nın keşfedilmemiş yerlerine yapılacak uzun bir yolculuk olduğunu sanıyordum.
Unexplored.
Keşfedilmemiş.
This is, of course, a very unexplored area in psychology... and we have only made the first steps into a mysterious land of wonders.
Bu tabii ki psikolojide pek keşfedilmemiş bir alan... biz şaşırtıcı bir dünyada yalnızca ilk adımları attık.
Our destination is planet Deneb IV, beyond which lies the great unexplored mass of the galaxy.
Varış noktamız olan Deneb IV, ötesinde galaksinin hiç keşfedilmemiş bölgelerini barındırıyordu.
I believe it was aimed at an unexplored sector of our galaxy. Any idea what the message was, Data?
Onun, galaksimizin keşfedilmemiş bir bölgesine yollandığına inanıyorum.
Despite Guinan's warning, I feel compelled to investigate this unexplored sector of the galaxy before heading back.
Guinan'ın uyarısına rağmen, kendimi, geri dönmeden önce... galaksinin bu keşfedilmemiş bölgesini araştırmak zorunda hissediyorum.
Leave no shell unturned, no coral unexplored.
Her midyenin içine, her mercan kayasına bakın.
Perhaps, but I won't leave any avenue unexplored.
Belki öyle ama, hiçbir şeyi de atlamamalıyız.
We are charting an unexplored star system within the Zeta Gelis Cluster.
Zeta Gelis yıldız kümesinde henüz keşfedilmemiş bir yıldız sistemini haritalıyoruz.
The Enterprise is preparing to enter the Mar Oscura, an unexplored dark-matter nebula.
Atılgan Mar Oscura'ya, keşfedilmemiş bir kara-madde nebulasına... girmeye hazırlanıyor.
My ships are not filled with the spices and gold that I was hoping for but this land intoxicates my senses and my soul. And all I can think of is to return to this untamed land. This unexplored Eden.
Gemilerimi, umut etmiş olduğum gibi altın ve baharatla dolduramadım ama bu topraklar ruhumu ve duygularımı kendinden geçiriyor ve tek düşüncem, bu vahşi topraklara bu ayak basılmamış cennete yeniden gelmek.
We are going into orbit around an unexplored M-Class moon of Mab-Bu VI.
Mab-Bu 6'nın keşfedilmemiş M sınıfı Ay'ının etrafında yörüngeye giriyoruz.
A journey into an unexplored and historical territory, and I intend to take you with me.
Keşfedilmemiş, tarihi topraklara bir yolculuk... Seni de yanımda götürmeyi planlıyorum.
The logs indicate he visited an unexplored star system, Ruah IV.
Kayıtlar, Profesör Galen'ın araştırılmamış bir yıldız sistemi Ruah 4'ü ziyaret ettiğini gösteriyor
The eighth planet is L-Class, covered with deciduous vegetation, unexplored, with no evidence of any civilizations.
L Sınıfı 8. gezegendir. Yaprak döken bitki örtüsüyle kaplıdır. Ayak basılmamıştır.
It's a big galaxy. All we have to do is head out for unexplored space and keep on going.
Yapmamız gereken tek şey keşfedilmemiş uzaya doğru yola çıkmak ve gitmeye devam etmek.
In unexplored territory, It can be dangerous.
Keşfedilmemiş topraklar tehlikeli olabilir.
And when I do, if you so much as utter a word, a syllable, you will be investigating hitherto unexplored realms of pain.
Bıraktığımda, bir kelime söylersen, veya tek bir hece... hiç tatmadığın acıları tadarsın bu gün.
There are millions of unexplored miles, countless unknown creatures.
Keşfedilmemiş binlerce kilometre ve sayısız bilinmeyen hayvan var.
Information is the new unexplored frontier.
Çagimizda ayak basilmamis yeni topraklarin adi bilgidir.
All that interests you is what's new and unexplored.
Sadece yeni ve keşfedilmemiş bütün şeyler senin ilgini çekiyor.
Imagine the era they lived in- - the alpha Quadrant still largely unexplored, humanity on verge of war with KIingons,
Alfa çeyreğinin büyük kısmını keşfedilmediği bir dönemde yaşadıklarını hayal et, insanlığın Klingonlarla savaş eşiğinde olduğunu,
From here, we travel unexplored backwaters in search of the Mist People, the Shirishama.
Buradan, keşfedilmemiş sulara doğru yol alacağız - - Şirişama'nın Sis İnsanları'nı arayacağız.
The canopy is largely unexplored.
Kanopi büyük oranda keşfedilmemiş duruyor.
As late as 1943, the upper reaches of the Xingu river were largely unexplored.
1943'ün sonlarına kadar, Xingu nehrinin yukarı sırtları büyük ölçüde keşfedilmemişti.
To prove their superiority the Nazis would leave no myth or religion unexplored, in effect borrowing from any belief they could adapt to the Aryan cause
Üstünlüklerini kanıtlamak için araştırılmadık mit ve din bırakmadılar. Aslında Aryan davasına adapte edebildikleri inançları ödünç aldılar.
Unexplored territory.
Keşfedilmemiş bölge.
Deep in the unexplored psyche... of a confused young man... is a wilderness called... wild Wisconsin.
Aklı karışmış bir gencin keşfedilmemiş ruh halinin deriliği vahşi Wisconsin denilen boş bir arazidedir.
Just a dark hole that has been unexplored, untouched for a long, long time.
Gerçekten muhteşemsin. Karanlığa doğru ilerle. Dokunulmamışlığa... bilinmeyene doğru.
New Guinea is a very rugged island well into the 20th century, much of the interior was still unexplored
Yeni Gine çok engebeli bir yerdir. 20. yüzyıla kadar iç kesimlerinin büyük bir bölümü hala keşfedilmemişti.
In unexplored caves we always do surveys.
Her zaman keşfedilmemiş mağaraları araştırıyoruz.
We are using kayaks on this expedition... because the river is a good vantage point... for spotting unexplored caves on the cliff walls.
Yolumuza kanolarla devam ediyoruz. Çünkü, nehir seviyesinden... sarp kayalıklardaki mağaraları görebilmek çok daha kolay.
It's right on the edge of the unexplored regions.
Keşfedilmeyen yerlerin sağında.
" He craved the wide horizons, the dangers of the world's unexplored territories.
O dünyanın keşfedilmemiş bölgelerinin tehlikelerini ve geniş ufuklarını arzulardı.
These three were just calculated, so they're unexplored.
Şu üçü henüz hesaplandı, keşfedilmemişler.
How was it? "Despite a truly inspired ending which should garner him some attention Mr. Leery's first effort is, at times, imitative derivative and full of unexplored potential."
" Gerçekten ilham dolu bir sona sahip olmasına rağmen, ki bu dikkati hak eden bir nokta,...