Unfinished перевод на турецкий
1,257 параллельный перевод
It's unfinished business.
Bitmemiş bir iş.
I've got some unfinished business to take care of!
İlgilenmem gereken bitmemiş bir işim var!
All my life I've always stopped short, left things unfinished.
Hayatım boyunca işleri hep yarım bıraktım.
Not to try to prove your innocence, but because you had unfinished business.
Masumiyetini kanıtlamak için değil, bitirilmemiş bir işin kaldığı için.
We have some unfinished business, huh?
Sizinle işimiz bitmedi.
Finished or unfinished?
Bitmiş mi bitmemiş mi?
So many unfinished conversations, unrepayed sights,
bir o kadar bitmemiş muhabbet, karşılık görememiş düşünce...
- We have unfinished business.
- Bitmemiş işimiz var.
so blue still and calm so calm with a calm which even though intermittent is better than nothing but not so fast and considering what is more that as a result of the labors left unfinished crowned by the Acacacacademy of Anthropopopometry
bulutlar öylesine sakindir ki seyrek görülse de insana yine de hoş gelir ama acele etmeyelim ve daha dikkatli bakılırsa öte yandan henüz tamamlanmamış ama yine de Çokbilmişler Antropopopometri Akakakademisince ödüllendirilen insanı araştırma konusu yapan
of Essy-in-Possy of Testew and Cunard it is established beyond all doubt all other doubt than that which clings to the labors of men that as a result of the labors unfinished of Testew and Cunnard it is established as hereinafter but not so fast for reasons unknown that as a result of the public
Testisof ile Vajen'in henüz tamamlanmamış araştırmalarının sonucunu bekleyelim. İşlem hataları dışında bir yanılgı taşımayan bu çalışmalardan ortaya gerçek Testisof ile Vajen'in bu tamamlanmamış çalışmalarından ortaya çıkan kan an şudur udur dur yani acele etmeyelim.
works of Puncher and Wattmann it is established beyond all doubt that in view of the labors of Fartov and Belcher left unfinished for reasons unknown of Testew and Cunard left unfinished it is established what many deny that man in Possy of Testew and Cunard
Puncher ile Wattman'ın bayındırlık işlerinin sonucunda nedendir bilinmez açıkça görülen son derece açık seçik görülen Osurman ile Geğirmen'in bitmemiş Testisof ile Vajen'in bitmemiş nedendir bilinmez bir türlü bitmemiş eserleri göz önünde bulundurulduğunda ortaya çıkan
the stones so blue so calm alas alas on on the skull the skull the skull the skull in Connemara in spite of the tennis the labors abandoned left unfinished grave still abode of stones in a word I resume alas alas abandoned unfinished the skull the skull in Connemara in spite of the tennis the skull alas the stones Cunard - tennis the stones so calm Cunard...
kafa Normandiya'da tenise rağmen bitmeyen çalışmalar ciddiyet taştan konutlar kısacası toparlarsak heyhat ne yazık ki yarıda bırakılmış tamamlanmamış kafatası kafatası Normandiya'da tenise rağmen kafatası ne yazık ki taştan konutlar Vajen tenis... taşlar... öylesine dingin...
... unfinished!
bitmemiş!
Some business I left unfinished.
Yarım kalan işlerim var.
You won't leave it unfinished?
Bitirmeden bırakmayacaksın değil mi?
You're unfinished business.
İşini bitirmemişsin.
The movie became one of the most talked-about unfinished films in Hollywood history.
Film, Hollywood tarihinin üstünde en çok konuşulan bitmemiş filmlerinden biri oldu.
There's still some unfinished business.
Yarım kalan bazı işler var.
He left some unfinished business for us. He would have wanted you to do it.
Bize de ilgilenmemiz için bazı işler bıraktı en çok da senin yapmanı isterdi
I opened the box and inside there was an unfinished bun.
Kutuyu açtım, içinde yarım kalmış bir çörek vardı.
I am not leaving yet, I have unfinished business.
Gitmek için acele etmiyorum. Halledecek bir işim var.
An unfinished history.
Yarım kalmış bir geçmiş.
- Everything she's ever written unpublished works, unfinished books, short stories no one has ever read we get to go through it and find a gem worth publishing.
- Yani yazdığı her şeyi, yayınlanmayan eserlerini, bitiremediği kitaplarını kısa hikayelerini inceleyip basılmaya değer bir şeyler bulacağız.
Commander Tucker has some unfinished business with the Xyrillians.
Binbaşı Tucker'ın bazı... Xyrillianlarla bitirilmemiş bir işi var.
I will join you after I attend to some unfinished business.
Tamamlamam gereken bazı işlerle ilgilendikten sonra size katılacağım.
You know, Christian, there is one piece of unfinished business I'd dearly love to settle. I know exactly what you're going to say.
Biliyor musun, Christian yapmaktan mutlu olacağım bitmemiş son bir iş daha var.
GOT SOME UNFINISHED BUSINESS TO ATTEND TO.
Yapmam gereken, yarım kalmış bir iş var.
MAX : He's after you now, but we're unfinished business.
Şu an senin peşinde fakat bizi de isteyecektir.
Um, doesn't it seem wrong to enjoy a beautiful uneaten Turkey when you have all this unfinished emotional business?
Yarım kalmış duygusal meselelerinizi halletmeden bu güzel yenmemiş hindiyi yemek lezzet verir mi?
Um, doesn't it seem wrong to enjoy a beautiful uneaten Turkey when you have all this unfinished emotional business?
Gene sıkıştı. Reset düğmesine bas da kurtulayım.
He and I got unfinished business.
O ve benim bitmemiş bir işimiz var.
You have all of this unfinished business with Nathan
- Senin sorunun, Nathan'la yarım kalmış işlerin.
Unfinished business.
Bitmemiş bir işim var.
I found an unfinished draft of a letter in a book...
Tamamlanmamış bir mektup buldum - -
Mama, it was just unfinished business, is all.
Anne, bu bitmemiş bir hikaye hepsi bu.
- You and I got some unfinished business.
- Seninle yarım kalmış bir işimiz var.
He's gone away, too soon, it seems leaving behind his unfinished dreams.
Görünüşe göre aramızdan erken ayrıldı geride bitirilmemiş hayaller bıraktı.
Still have some unfinished business, Officer Kang?
Daha benimle görüşülecek bir işiniz mi var, Memur Kang?
I have got some unfinished business to attend to.
Bitirmem gereken işler var.
Or do we have unfinished business?
Yoksa bitmemiş bir şeyler var mı?
This is my desk, with my typewriter with a page from my last novel with an unfinished sentence, so I wouldn't be late for our date.
Benim masam, benim daktilom. Üzerinde son romanımdan bir sayfa var. Randevumuza geç kalmamak için bitiremediğim bir cümle.
It looks almost unfinished, yet it's so generous and warm.
Bitmemiş gibi duruyor, yine de içten ve sıcak.
I take the clock unfinished night tea and the infertile newspaper, in which I have stuffed yesterday night before falling asleep.
Çalar saati alırım Bitmemiş gece çayını Ve dün gece uyumadan önce tecavüz ettiğim şu kısır gazeteyi.
When you die, a lot of what you did is left unfinished.
Öldüğün zaman yaptığın her şey yarım kalır zaten.
I still have unfinished business
Hala bitmemiş bir işim var.
Each block had to be dragged across the unfinished pyramid and put in place above the chamber beneath.
Her blok bitmemiş piramidin tepesine dek çıkarıldı. Ve odanın üzerindeki kaidelerine yerleştirildi.
Wolfe knew there was only one way to get home to his orchids... and his chair and his unfinished book.
İpek ve yün. Asimetrik düğüm.
So, stop trying to work out your unfinished business with this kid.
O zaman yarım kalan işini bu çocukla bitirmeye çalışmayı kes.
I have some unfinished business.
Bitmemiş bir işim var.
Bit of unfinished business.
Bitmemiş bir işim var.
The safe is 30 meters up in the tower have had to move into the unfinished building the new CCT bank is designed by architects Groth and Lumstein I've spent two years training them to kill...
- Bugün benle işe gelmene bayıldım ama tatlım yapacak çok işim var Bu kasa mı - Gerçek olan yukarda