Unglued перевод на турецкий
54 параллельный перевод
- I'm coming all unglued.
- Kendimi kaybediyorum.
When my nerves tip me off that I'm going to become unglued, I have to assert myself.
Sinirlerim bana dağılmak üzere olduğumu bildirdiğinde, kendimi toparlamalıyım.
Where's that skinny, unglued, crew-cut cat that went after my date?
Sevgilimi çağırmaya giden o sıska genç nerede?
The mother of pearl and ivory easily come unglued.
Fildişi çabucak bozulur.
What would happen if I unglued it?
Eğer ben onu oradan çıkarırsam ne olur?
You think maybe you'll come unglued and you'll fly out in all directions.
Ayakların yerden kesilip herbir yöne uçacağını sanırsın.
- Don't come unglued.
- Endişelenme.
Head might come unglued where she got that compound fracture of the skull.
Kafatasının kırıldığı yer açılabilir.
You're coming unglued.
Kendini kaybediyorsun.
Sixteen B-25 Mitchell, commanded for Lieutenant-Colonel James Doolittle, they had unglued from the aircraft carrier "Hornet" for the first aerial attack to Japan.
Yarbay James Doolittle komutasındaki 16 Mitchell bombardıman uçağı Japonya'ya yapılacak ilk hava saldırısı için USS Hornet uçak gemisinden havalandı.
One day later, before dawn, the Enola Gay unglued.
Ertesi sabah gün ışımadan önce, Enola Gay havalandı.
If we run through the crowd, they'll come unglued, and right to the right again, big doors... through the doors, we have help outside. There's a crowd there.
Orada bir kabalık var.
I'm becoming unglued as it is.
Buna dayanamıyorum.
At the same time that fog was moving in... this whole town went unglued.
Sis geldiği sırada bütün kasabada tuhaflıklar oldu.
Stephanie, those false eyelashes are coming unglued.
Stephanie, şu suni kirpikler düşecek.
- It was awful, how he came unglued.
- Çıldırmış hali korkunçtu.
- Howie came unglued?
- Howie mi çıldırmıştı?
Buddy came unglued.
Dağıtan Buddy idi.
- You're coming unglued.
- Sen duygularını kontrol edemiyorsun galiba.
No, about, uh, about it coming unglued, or cracking it at high altitudes in an unpressurized plane.
Hayır yüksek irtifada, basınç ayarı olmayan bir uçakta gevşemesinden ya da çatlamasından endişe ederdim.
Look, Dr. Cooper, I think it's highly unethical of you to allow an obviously emotionally unglued woman to sit here and think that you're a real doctor!
Doktor Cooper, bence duygusal açıdan yıkıntı yaşayan bir bayanın sizi doktor sanmasına izin vermeniz ahlak dışı.
Jack, you're becoming unglued.
Jack, kontrolünü kaybediyorsun.
I couldn't figure out why I'd gotten so nuts... why the wedding had me so unglued.
Niye o kadar delirdiğimi ve düğünün beni neden bu kadar bozduğunu anlamadım.
The East-Pac deal is unglued.
Doğu Pasifik anlaşmasında pürüz var.
Is it just unglued, or more serious?
Sadece açılmış mı, yoksa daha mı ciddi?
I hope. I'd never seen Nina so unglued.
Nina'yı hiç bu kadar heyecanlı görmemiştim.
I mean, she came completely unglued.
Sinirleri çok bozulmuştu.
Well, he's coming nice and unglued.
İyice dağılmaya başladı.
Guys tend to get unglued when their lover tells them she used to be a man.
İlaçlar yüzünden hepatit oluşmuş olabilir. Sadece bir hafta daha. Sevgilileri eskiden erkek olduğunu söyleyince erkekler sinirlenebiliyor.
So she's coming unglued.
Kontrolünü kaybediyor.
This is why. Because the wrong guy can't do this to you. This is my big fear, that some guy can get me unglued like this.
En büyük korkum bir erkeğin beni duygusal olarak böyle dağıtması.
You can't hide from love for the rest of your life... because maybe it won't work out... maybe you'll become unglued.
Hayatın boyunca aşktan kaçamazsın çünkü belki de işe yaramayabilir. Belki de dağılır mısın?
Then they woke up in middle age and became unglued.
Sonra da orta yaşa gelince, hüsrana uğruyorlar.
If this program comes unglued, you're the one who's going down, George.
Eğer bu program başarısız olursa, bu işten zararlı çıkan sen olacaksın, George.
People are coming unglued.
Kev, milleti zaptetmek imkansız.
Ah shit man, look at this, your makeup is all unglued.
Ah kahretsin adamım, şuna bak, makyajın tamamen çıkmış.
But who's gonna believe a mummy if his makeup is all unglued?
Ama, makyajı çıkmış bir mumyaya kim inanır?
He does makeup that comes unglued.
Fazla dayanmayan makyajlar yapar.
Just a question of time before he came unglued.
Ortaya çıkması sadece zaman meselesi.
I gotta get this settled fast before this whole department comes unglued.
Departman dağılmadan önce bu işi çözmeliyiz.
Our square-root signs become unglued
Kök işaretimiz duman olur
There was a time where I did have to take corrective action against Pat for, basically, coming unglued on me for an order that he was given.
Verdiğim bir emre itaatsizlik yaptığı için Pat'e karşı ıslah edici tedbir almam gereken bir olay oldu.
Since his termination, Dr. Chiles has become... Unglued.
İlişiği kesildiğinden beri Doktor Chiles kendini kaybeder oldu.
It's okay. Oh, it broked off'cause they were unglued.
Sorun değil.
We're coming unglued faster than a kindergarten art project.
Anaokulu reminden daha hızlı bir şekilde dağılıyoruz.
She came unglued.
Kendini kaybetti.
The formerly vanilla host of Atlantis Cable's flagship program, who many believe has become unglued since an appearance at the Northwestern School of Journalism last April, seems to like the ladies.
Atlantis Cable'ın sancak gemisi programının eski sıkıcı sunucusu, geçen Nisan Kuzeybatı Gazetecilik Okulunda ortaya çıkışıyla pek çok inancını açığa çıkaran bu adam kadınlardan hoşlanıyor görünüyor.
How can one live in a place where stamps come unglued, soap melts almost before you can use it, rivers run too fast to the sea?
Pulların yapıştırıcısı olmadan geldiği, sabunun nerdeyse kullanılamadan eridiği,... nehirlerin denize çok hızlı aktığı bu yerde, nasıl yaşanabilir ki?
And [snaps fingers] let me tell you - - if you want to talk About a mother bear protecting her cub, This woman came unglued.
Yavrusunu korumaya çalışan bir kadınla konuşuyorsunuz madem size şunu söyleyebilirim ki bu kadın kendini kaybetti o an.
They're getting a little unglued.
Gittikçe daha ayrılmaz oluyorlar, ama birini onlardan ayırmalısın.
You're coming unglued here.
Kendini kaybediyorsun.