Unique перевод на турецкий
5,098 параллельный перевод
You have a tremendous chance to accomplish something unique.
Benzersiz şeyler başarmak için muazzam bir şansınız var.
They are unique, and only a gang using them, right?
Mermiler benzersiz ve sadece tek bir çete kullanıyor, öyle değil mi?
But our family has a very unique lore.
Ama ailemizin eşsiz bir irfanı var.
Know how you catch a unique squirrel?
Eşsiz bir sincap nasıl yakalanır biliyor musun?
Unique up on him.
Onu eşsiz kılarak.
This is a unique opportunity.
Bu eşsiz bir fırsat.
Absolutely unique.
Bu iş için eşsiz bir seçimsin.
Maybe nothing is so unique about this.
Belki bunlar çok önemli şeyler değil.
but he has a unique imagination.
ama eşsiz bir hayal gücü var.
This is their unique creation which defines them as a chef and as an artist.
Şef oldukları gibi, onları sanatçı da yapan eşsiz yaratıcılıklarını göreceksiniz.
When we performed your operation we found something very unique.
Biz operasyon gerçekleştirilen biz çok özel bir şey buldum.
The Copernican principle states that Earth may not have this unique position in the universe.
Kopernik prensibine göre dünya evrende eşi olmayan bir yer değildir.
Unique.
Kendine özgüydü.
That was very unique.
Son derece kendine özgüydü.
Except be true to the story you're telling. Just make it your own unique voice.
Yalnızca hikâyenize sadık kalın ve özgün bir şeyler yaratın.
You are unique, apparently.
Teksin, doğru değil mi? en azından, öyle bir söylenti var.
Intelligence found out the murderer used your unique weapon.
Alınan bilgiye göre cinayette senin silahın.... kullanılmış..
Something so unique, so sacred, can never be returned.
Çok nadir olan bir şey, saygıdeğer, asla geri alınmaz.
Each has their own unique reaction to it all.
Herkes kendi tepkisini verebilir.
And so, whereas other folks have Integrated aging, we had A unique interest in saying,
Ve diğer insanlar yaşlanmaya başlayınca, benzersiz bir ilgiye sahip bir şekilde şunu söyledik,
Weird perversions he thought were unique.
Beynindeki garip sapıklıklar benzersizdi.
... have completely different and unique..
Bu senin kanının da mı rengi?
"The ambiance was unique."
Ortam benzersizdi.
But your men get priority on... unique items.
Ama adamların eşsiz mallarda önceliğe sahip olacak.
They're completely unique in every way.
Her şekilde birbirlerinden farklılardı.
We're looking at a number of candidates, all with impressive résumés, but none quite as unique as yours.
Belli sayıda adayları inceliyoruz. Tabii etkileyici özgeçmişi olanları. Ama hiçbirinin özgeçmişi seninki gibi eşsiz değil.
Has to be a unique opportunity.
Benzersiz bir fırsat olmalı.
Everybody comes to our beautiful planet Earth and it is beautiful if you saw our show on Friday to do something great, something unique, something that only you were born to do.
Herkes güzel gezegenimiz Dünya'ya gelir ve güzeldir eğer Cuma günkü programımızı izlediyseniz yapacak harika, eşsiz bir şey, sadece sizin yapmak için doğdunuz bir şey.
Each one is so sure of their realness, that their sensory experience constituted a unique individual with purpose, meaning... so certain that they were more than a biological puppet.
Her biri gerçekliğinden emindi. Duyumsal tecrübelerinin oluşturduğu amacı ve anlamı olan özel bireyler. Biyolojik bir kukladan fazlası olduklarına o kadar emindiler ki.
It's quite unique, as you'll see.
Bayağı eşsiz bir alettir.
Just as long as it is unique and amazing like you.
Senin kadar eşsiz ve harika görünmesi şartıyla.
I look at it as a beautiful part of me that makes me unique.
Beni farklı yapan bir özellik olarak bakıyorum.
Your selection by Video Production News... is evidence of the hiring committees recognition of your employment history... and unique personal qualities.
Üstün kişisel becerileriniz ve işe alma kurulunun olumlu değerlendirmeleri sonucunda Video Prodüksiyon Haberleri bünyesine katılmış bulunmaktasınız.
Humans consider themselves unique, so they've rooted their whole theory of existence on their uniqueness.
İnsanlar eşsiz olduklarını düşünüyorlar... bu yüzden tüm varoluş teorilerini eşsizliklerine bağlamışlar.
That makes him unique.
Ölmeliydi, ölmedi. Bu onu özel yapar.
Every living person on this planet has their own unique pair of eyes, each their own universe.
Bu gezegende yaşayan her insanın kendisine özgü eşsiz bir çift gözü vardır.
It's based on the unique crypts, furrows and shapes in the texture.
Özgün kriptler oluklar ve dokudaki şekillere bağlı.
India's unique identification program started just a year ago.
Hindista'nın benzersiz kimlik programı 1 yıl önce başladı.
This is unique.
Az rastlanır bir durum bu.
We live in a unique place where Human and Votan races live together as equals.
İnsan ve Votan ırklarının eşit haklara sahip olduğu eşsiz bir yerde yaşıyoruz.
But the real inspiration, that elusive element that makes this town so unique, is your inclusiveness.
Ama asıl ilham kaynağı bu şehri bu kadar eşsiz yapan tarifi imkansız şey birlik ve beraberliği.
And isn't the Danish soul quite unique in Europe?
Danimarka ruhu, tüm Avrupa'da emsalsizdir.
And shouldn't we cherish these unique values that we alone have, amongst all the peoples of the world.
Gelin, tüm dünyada bu kadar emsalsiz olan bu değerlere sahip çıkalım.
In paragraph 3, the ruling on the individuals Florentine and Mimi... Because of their unique nature... Are to be granted legal status..., like humans, with the same rights and the same obligations.
3.paragraftaki, Florentine ile Mimi bireyleri hakkındaki karar eşsiz nitelikleri nedeniyle hukuki statü kazanmaları yönündedir.
Which makes it unique as King's Landing murders go.
Kralın Şehri'ndeki cinayetler düşünüldüğünde, bunu eşsiz kılıyor.
A unique invention made of Ayun / edic herbs.
Eşsiz bir bitkisel birleşim.
These Karan Arjun are really unique.
Bu Karan ve Arjun gerçekten de zekiymişler.
There are such unique places in this country.
Bu ülkede ne kadar da eşsiz yerler var.
The Ancient Egyptian religions were unique in a way.
Antik Mısırlıların inançları bir bakıma emsalsizmiş.
Then you are no longer unique.
O zaman emsalsiz olmazsın artık ama.
This blood contains a unique property that prevents coagulation completely.
Bu kan, pıhtılaşmayı tamamen engelleyen emsalsiz bir özellik barındırıyor.