Unluckiest перевод на турецкий
44 параллельный перевод
She's the unluckiest girl I know.
Tanidigim en sanssiz kiz.
So, basically, I'm just the unluckiest bastard on the planet.
Fakat ciğerleri asbestten ileri derece korozyona uğramış.
Unluckiest guy in the world, right?
Dünyanın en şanssız adamısın, değil mi?
FROM ALL YOU'VE TOLD ME, SHE MUST BE THE UNLUCKIEST WOMAN IN THE WORLD.
Tüm bu anlattıklarınıza göre, dünyadaki en şanssız kadın olmalı.
- That makes me the unluckiest.
- En talihsiz kişiyim o zaman.
He's been one of the unluckiest men alive.
O sağ kalan talihsiz adamlardan.
Something about being the unluckiest woman in San Francisco.
San Fransisco'daki en şanssız kadın olmasıyla ilgili bir şeyler.
That we've been searching the unluckiest man alive.
Biz dünyanın yaşayan en şanssız adamını arıyoruz.
You are aware that green is the unluckiest colour in the spectrum?
Yeşilin tayftaki en uğursuz renk olduğunu biliyor muydunuz?
Unluckiest player to ever step up to the plate.
Kupa kaldırmış ne şansız oyuncuydu.
- That makes me the unluckiest.
— buda benim şanssızlığım. — evet.
So... I guess I'm not the unluckiest.
Onlarla karsilastirilinca, cok da kotu bir durumda sayilmam ben.
We are living in, like, The unluckiest time ever.
En şanssız dönemde yaşıyoruz.
So, basically, I'm just the unluckiest bastard on the planet.
Yani, dünyadaki en şanssız adam ben miyim?
And, uh, you've elected a man as President who is probably the unluckiest man in the world in that area.
Ve siz muhtemelen bu konuda dünyanın en şanssız adamını başkan olarak seçtiniz.
Is Willie Cutler the luckiest guy in the world or the unluckiest?
Willie Cutler dünyanın en şanslı adamı mı yoksa en şansız adamı mı?
Youth, homes and husbands... And for the unluckiest, children.
gençliğimiz, evlerimiz, kocalarımız... ve şanssız olanlarımız için.. çocuklarımız.
She must be the unluckiest woman in the world.
Dünyadaki en şanssız kadın bu olmalı.
No sign of cardiac damage, you survive multiple shootings and stabbings... you're either the luckiest man alive or the unluckiest.
Hiçbir kalp fonksyonunda bozukluk, izi olmadan... Birçok yaralanma, vurulmadan canlı kurtuluyorsun... Sen ya dünyadaki en şanslı insansın veyada en şanssızı...
You're either the luckiest man alive or the unluckiest.
Sen yaşayan en şanlı adamsın, belki de en şansızı..
Makes your suspect one of the unluckiest mooks on the planet.
Öyleyse, senin adam, gezegenin en bahtsız zavallılarından biri demektir.
Makes your suspect one of the unluckiest mooks on earth.
Bu da, adamının gezegendeki en bahtsız zavallı olduğu anlamına geliyor.
"if you're not guilty, Then you're the unluckiest guy on the planet."
"Eğer suçlu değilseniz, dünyadaki en şanssız kişisiniz."
He believed he was the unluckiest person alive.
Dünyadaki en şanssız kişi olduğuna inanıyordu.
And either you are the world's unluckiest boy or you are a disrespectful little prankster. If I see you around here again, I'm calling the cops,
Ve dünyadaki en şanssız çocuk ya da saygısız bir şakacı olsan da eğer seni buralarda görürsem, polisi ararım.
Besides Jerry Lee, you're the unluckiest guy I know.
Sen ve Jerry Lee tanıdığım en şansız insanlarsınız.
The unluckiest vampire in Boston again.
Boston'daki en talihsiz vampir.
In fact, it was the unluckiest day of JK Rowling's life when she got picked up by a publishing house.
Hatta, JK Rowling'in hayatının en talihsiz günü bir yayınevinin kitabını satın aldığı gündü.
Meanwhile, back at our secret HQ we continue our chat with the two unluckiest sods on the planet.
Bu arada gizli karargâhımızda dünyadaki en şanssız iki ahmakla sohbet etmeye devam edelim.
Nick, man, you are the unluckiest guy I know.
Nick, oğlum, sen dünyanın en şanssız adamısın.
- Has it occurred to anyone else here that Mrs. Hopewell is far and away the unluckiest woman in Pennsylvania?
Sadece bana mı Bayan Hopewell Pensilvanya eyaletindeki en şanssız kadın gibi geliyor?
Actually made the Guinness Book Of Records for being the unluckiest guy in the world.
Guiness Rekorlar Kitabı'na dünyanın en şanssız kişisi olarak girdi.
These were perilous times, astrologically speaking, for dopers... especially those of high school age. Who'd been born, most of them, under a 90-degree aspect... the unluckiest angle possible... between Neptune, the doper's planet... and Uranus, the planet of rude surprises.
Astrolojiye göre müptezeller için çok vahim zamanlardı özellikle de olabilecek en şanssız açı olan müptezellerin gezegeni Neptün ve berbat sürprizlerin gezegeni Uranüs arasında 90 derecelik açıda doğmuş olan lise çağındaki çocuklar için.
You know, Sir Edward might also have been the unluckiest man in Britain.
Anlaşılan üzere, Sör Edward Britanya'daki en şanssız kişi olabilirdi.
Probably the unluckiest I've seen.
Muhtemelen gördüğüm en bahtı kara şey.
Either she's the unluckiest woman on the planet...
Ya dünyanın en şanssız kadını...
God! Whoever she's banging... luckiest son of a bitch on this boat... just became the unluckiest.
Onunla yatan kişi, az önce bu gemideki en şanssız kişiye dönüşen en şanslı piç.
I'm like the unluckiest guy you'll ever meet.
Tanıştığın en şanssız adamlardan biriyim.
If he is, Arthur Delacroix is the unluckiest kid that ever lived.
Doğruyu söylüyorsa, Arthur Delacroix dünyaya gelmiş en şanssız çocuk demektir.
I'm the world's unluckiest gambler.
Dünyanın en şanssız kumarbazıyımdır.
You know, I've said before that I think that Bob Durst may be the unluckiest man in the world.
Daha önce Bob Durst'ün... dünyadaki en şansız adam olduğunu söylemiştim.
What does the unluckiest girl in the world do when she wakes from a long sleep to find that she's been granted both her wishes in the same day?
Dünyanın en şanssız kızı uzun bir uykudan uyanır ve her iki dileğinin de aynı gün içinde gerçekleştiğini öğrenirse ne yapar?
Did you ever hear the story of the unluckiest man in the world?
Dünyanın en şanssız adamıyla ilgili olan hikâyeyi duydun mu?
Think about it ; today has been the unluckiest day of our lives.
Bir düşün. Bugün hayatımızın en şanssız günü.