Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ U ] / Unorthodox

Unorthodox перевод на турецкий

458 параллельный перевод
He's unorthodox and theatrical.
Holmes sıradışıdır ve teyatraldir.
- Yes, I've read all his books. A very keen, unorthodox mind.
- Bütün kitaplarını okudum çok canlı, olağan dışı bir kafaya sahip.
The proposition sounds intriguing, albeit a little unorthodox.
Teklif ilginç olsa da biraz ahlaksız gibi.
If I am to help your sister-in-law, there are certain things you must do to help me however unorthodox they may appear.
Görümcenize faydalı olmamı istiyorsanız, bana yardım etmek için, garip görünse de... - yapmanız gereken şeyler var.
This is very unorthodox.
Bu alışılmışın dışında.
Well, it's highly unorthodox.
Pekâlâ. Bu çok sıradışı bir durum.
Your Honour, this entire trial is unorthodox.
Sayın yargıç, zaten tüm bu dava sıradışı.
Unorthodox, but brilliant.
Alışılmışın dışında, fakat harikulade.
However, I feel I must comment on your most unorthodox method of tasting. Huh?
Ancak pek de geleneksel olamayan yöntemleriniz var.
Pretty unorthodox!
Kahrolası Katolikler!
I use all kinds of unorthodox methods. For example, I have had great success shutting people in dark closets. Really?
Bende her çeşit metot mevcut, örneğin insanları karanlık dolaplarda vurmakta çok başarılıyımdır.
Please forgive this unorthodox method of making your acquaintance.
Tanışmak amacıyla bu denli yanlış bir yol seçtiğimiz için bizi affedin.
Sir, when last I asked you for your daughter's hand... you objected to my unorthodox opinions.
Efendim, geçen sefer sizden kızınızi istediğimde... alışılmadık fikirlerime itiraz ettiniz.
It's better, because it's morally honorable for the square peg to keep scraping about in a round hole rather than to discover and use the unorthodox one that would fit it.
Dört köşe çivinin tastamam oturacağı, alışılmışın dışında bir delik aramaktansa yuvarlak bir deliğe girmeye çalışması daha iyidir. Çünkü ahlaki açıdan daha doğrudur.
Forgive my unorthodox arrival.
Alışılmadık gelişimi bağışlayın.
Your mode of travel was also unorthodox.
Seyahat yolunuz da alışılmadık.
But Rommel is fond of the unorthodox and speculation is futile.
Rommel dinsiz metodları çok sever, ve şüpheler işe yaramıyor.
Just a little unorthodox.
Alışılmadık bir yöntem.
I would suggest something which may seem unorthodox... but I find it most effective :
Pek Ortodoksça olmayacak bir çözüm önerebilirim... ama en etkilisidir :
- Somewhat unorthodox, Reverend Scott.
- Biraz Ortodox dışı, Rahip Scott. Ama gerçekçi.
Your style is unorthodox.
Stiliniz geleneklere uymuyor.
When you mention the National Anthem and playing it in any unorthodox way... you immediately get a guaranteed percentage of hate mail...
Milli Marş söz konusu olunca, bir de onu böyle aykırı bir şekilde çalınca... protesto mektupları yağmaya başlar, buna emin olun.
- That's not unorthodox.
- Aykırı bir şey değildi.
- It isn't unorthodox?
Değil miydi?
Orde Wingate, an experienced guerrilla fighter, supremely unorthodox, with a touch of the fanatic.
Orde Wingate tecrübeli bir gerilla savaşçısıydı fevkalade alışılmadık bir adamdı ve biraz aşırılığa kaçıyordu.
Some people would consider your methods most unorthodox.
Bazı insanlar yÖntemlerinizin çok sıra dışı olduğunu sÖylüyor.
And I'm glad to have found in you, Mrs. Braun, such a good and unorthodox opponent.
Güzel ve yenilikçi bir rakip olarak bunu sizde bulduğum için memnunum Bayan Braun.
So he's unorthodox.
O farklı biri.
Because Holland was tolerant of unorthodox opinions it was a refuge for intellectuals fleeing the thought control and censorship of other parts of Europe much as the United States benefited enormously in the 1930s from the exodus of intellectuals from Nazi-dominated Europe.
Çünkü Hollanda Ortodoksluk dışındaki görüşlere hoşgörülü idi ve Nazi hegomanyasındaki Avrupa'lı entellektüellerin 1930'larda Amerika'ya sığınması gibi o dönemin düşünürlerinin ve sanatçılarının toplandığı bir bilim ve sanat merkezi oldu.
Lord Kitchener himself... recognized the unorthodox nature of this warfare... when he formed a special squad to deal with it.
Lord Kitchener bunun için özel bir ekip oluşturduğunda bu savaşın olağandışı doğasını bizzat onayladı.
I know this is completely unorthodox, but I think this is the only way to find that boy.
Biliyorum bu tamamen geleneklere aykırı, ama bu çocuğu bulabilmenin de tek yolu.
To start with, he was... unorthodox.
Başlangıç olarak, o Ortodoks değildi.
That's not only unorthodox, it's bizarre.
Bu sadece an-Ortodoks değil, aynı zamanda garip.
If two guys wanted to go dancing together they'd be a little unorthodox at the Ritz.
İki erkeğin dans etmek istemesi Ritz " de pek uygun kaçmaz.
The guy has a very unorthodox style.
Sıra dışı tarzı olan bir adam.
- This is highly unorthodox, Michael.
- Bu hiç de alışıldık bir durum değil, Michael.
( KITT ) michael, we are approaching a very unorthodox environment.
Michael, çok alışılmışın dışında bir bölgeye doğru yaklaşıyoruz.
This "evidence drop," as you call it, is all very strange and unorthodox, michael.
Bu "kanıt yetersizliği," senin söyleminle, bütünüyle çok garip ve geleneklere aykırı Michael.
A little unorthodox, to say the least, but interesting if you can amplify on it.
Biraz alışılmışın dışında ama detaylandırırsan ilginç olur.
Yes. And yet Mr Bligh, in your own log, you admit that this rather unorthodox form of exercise led to grave discontent.
Ancak Bay Bligh, kendi günlüğünüzde... bu oldukça garip egzersiz tipinin şiddetli bir hoşnutsuzluğa... neden olduğunu kabul etmişsiniz.
Now, I may seem somewhat unorthodox to the untrained eye, but when it comes to being a cop, I am strictly business, pal.
Yabancısı için biraz alışılmışın dışında olabilirim, ama iş polis olmaya geldi mi, ben işimin eriyim, dostum.
In other words, the unorthodox tendencies towards ownlife... which constantly threaten the natural erosion of the family unit... will no longer have the biological support of the organism.
Başka bir değişle aile biriminin doğal aşınmasını sürekli olarak tehdit eden ortodoks olmayan eğilimler, organizmanın biyolojik desteğine daha fazla sahip olamayacaklar.
As we all know, the biological and social stimulation of the family leads to... private reflection, outside Party needs... and to the establishment of unorthodox loyalties... which can only lead to thoughtcrime.
Hepimizin bildiği gibi ailenin biyolojik ve sosyal teşviki özel yansımaya yol gösterir ; Dış Parti'nin sadece düşüncesuçuna liderlik edebilen ortodoks olmayan sadakatlerin kuruluşuna ihtiyacı vardır.
Actually, my coming here is rather unorthodox.
İşin gerçeği buraya gelişim, usullere aykırı.
I, uh, realize that it's a rather unorthodox request, but it's an incredible opportunity.
Farkettim ki, bu oldukça geleneksel olmayan bir rica, efendim,....ama inanılmaz bir fırsat..
With all due respect, sir, I don't think Colonel Smith's unorthodox strategies will be very effective in the face of a court-martial.
Saygısızlık etmek istemem ama efendim, Albay Smith'in sıra dışı stratejilerinin mahkemeye karşı çok etkili olacağını düşünmüyorum.
I know it's unorthodox, but we're... trying to save a life.
Tuhaf olduğunu biliyorum ama hayat kurtarmaya çalışıyoruz.
I mean, I'm unorthodox.
Demek istediğim ;
Now, Cliff, let me remind you again, that it's extremely unorthodox to use shock aversion treatment outside the clinic.
Cliff, tekrar hatırlatıyorum klinik dışında şok terapisi. ... uygulamak alışılmadık bir şey. Sana hiçbir garanti vermiyorum.
There were some unorthodox, even illogical, computations for students of this caliber.
Bu seviyede öğrenciler için sıradışı, ve mantıksal olmayan bir takım hesaplamalar bulduk.
You will be, but it's going to require somewhat more unorthodox methods.
En azından yağmur yağmıyor. Gördün mü, demiştim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]