Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ U ] / Unprepared

Unprepared перевод на турецкий

374 параллельный перевод
It killed those who were unprepared for death.
O düzen ölüme hazırlıksız olan herkesi öldürdü.
Those generals plunged us recklessly into a war for which we were unprepared.
Generaller bizleri hazırlıksız savaşın içine sürüklüyorlar.
I would not kill thy unprepared spirit.
" Hazırlıksız ruhuna kıymak istemem.
The mental picture of his wife that I had formed from Henry's words left me unprepared for the charm of the woman I was to meet.
Henry'nin eşine dair sözlerinden, zihnimde canlanan tablo karşılaşacağım kadının çekiciliği karşısında beni hazırlıksız kılmıştı.
'Tis a vile thing to die, my gracious lord... when men are unprepared and look not for it.
İnsanın hiç düşünmediği, beklemediği anda ölmesi dehşet verici bir şey, Sayın Lordum.
You caught me unprepared.
Beni hazırlıksız yakaladınız.
Well, it's not easy, you sort of catch me unprepared.
Bu pek kolay değil. Hazırlıksız yakalandım.
In fact, I was totally unprepared for what happened.
Aslında beni tamamen hazırlıksız yakaladı.
You caught us a little unprepared but we'll try and make you feel at home.
Hazırlıksız yakalandık, ama rahat etmeniz için elimizden geleni yaparız.
Our commander will never catch us unprepared.
Kumandanımız bizi asla hazırlıksız yakalayamayacak.
Totally unprepared are you
Hiç hazırlıklı değilsin
Totally unprepared am I
Hiç hazırlıklı değilim
I was unprepared for his attack.
Onun saldırısına hazırlıksızdım.
Being unprepared, our will became the servant to defect.
Hazırlıksızdık, iyi niyetle elimizden geleni yaptık.
Kingsfield caught me Friday unprepared.
Kingsfield, Cuma günü beni hazırlıksız yakaladı.
I swore he'd never catch me unprepared again.
Yemin ederim, beni bir daha hazırlıksız yakalayamayacak.
I don't think any country could have been more unprepared for war than Burma was at this particular time.
O zaman zarfında Burma'da savaşa daha fazla hazırlıksız yakalanacak bir ülke olduğunu düşünmüyorum.
The government was unprepared, the civil organisation and the people were unprepared, and the defence forces practically didn't exist.
Hükümet hazırlıksızdı sivil organizasyonlar ve halk hazırlıksızdı ve kısaca savunma gücü de yoktu.
Never rush into a battle unprepared.
Bir savaşa asla hazırlıksız gidilmez.
Sooner or later, he'll find out and we'll be taken unprepared.
Er ya da geç, bunu anlayacak, hazırlıksız yakalanacağız.
The Americans are still unprepared and outnumbered.
Amerikalılar halen hazırlıksız ve sayıca bizden daha azlar.
I've been waiting to show up when you are totally unprepared
Davranmak için boş bir anınızı bekliyordum Hepiniz belirince bende coştum!
I knew I wouldn't find him among the stately mansions of the privileged. But it was totally unprepared for the neighborhood where my search would end.
Seçkinlerin arasında bulamayacağımı biliyordum ama... ama geldiğim bölge için de çok hazırlıksızdım
The staff was unprepared they didn't... know, what he was.
Görevliler hazırlıksızdı onun ne olduğunu bilmiyorlardı.
I wouldn't like to go to a meeting unprepared.
Toplantıya, hazırlıksız gitmek istemezdim.
You then bring Ai Fu to cross-examine with the Prince while I'll bring my men to the House of Traps to catch them unprepared
O zaman sen Ai Fu ile Prensi oyalarken.... bende adamlarım ile Pusu evine dalıp... kanıt toplayacağım!
Especially if you were unprepared.
Hele hazır değilseniz.
Ciano warns Hitler that Italy is unprepared for war.
Ciano, HitIer'e İtalya'nın savaşa hazır olmadığını söyledi.
I would not kill thy unprepared spirit.
Son nefesine hazırlanmamış ruhunu yok etmeyeceğim.
A stunned Poland unprepared for the mighty German war machine is brought to its knees in less than three weeks.
Şaşıran Polonya üç haftadan kısa sürede ülkeyi kaplayan güçlü Alman savaş makinalarına hazırlıksız yakalandı.
What shots? You're completely unprepared.
Görüyorsun.Tamamiyle hazırlıksızsın.
"We arrived suddenly..." "the castle is unprepared."
"Gelişimiz çok ani oldu, bu yüzden hazırlıklı değiller."
Booking all those unprepared guests.
Hep bu hazırlıksız gelen konukları ayarladığı için.
I was unprepared.
Hazırlıksızdım.
I'm too unprepared.
Hiç hazır değilim.
She's so innocent, so unprepared.
O kadar masum, o kadar hazırlıksız ki.
You mean they were caught unprepared and they're crying for help.
Hazırlıksız yakalandılar ve yardım için ağlaşıyorlar diyorsun.
People feel they can steel themselves against it, but they're unprepared for the intensity of the pain.
Çoğu insan, başlangıçta kendisini buna karşı çelik gibi hissedebilir ; fakat acının şiddetlisine hazırlıksızdırlar.
I must admit I was unprepared for the power she had over me, from the moment she was born.
Doğduğu andan itibaren onun üzerimde sahip olduğu büyük güce hazırlıksız yakalandığımı kabul etmeliyim.
Your people are unprepared for fighting close-quartered.
İnsanların göğüs göğüse savaşa hazırlıksız.
At first, I was unprepared for the unpredictable nature of emotions.
Başlangıçta, bu beklenmedik duygu doğasına hazırlıklı değildim.
We shouldn't go into a thing like this unprepared...
Hazırlıksız yakalanmamalıydık...
Foolish earthling, totally unprepared for the effects of time travel.
Aptal dünyalı, zaman yolculuğunun sonuçlarına hazırlıksız yakalandı.
If you were unprepared for all the potentials, then you shouldn't step on the field.
Eğer her olasıIık için hazırlıklı değilsen, o zaman oyuna dahil olmamalısın.
A hostile environment, I'm unprepared... with people who want to kick my ass.
Düşman bir çevredeyiz ve ben kıçımı tekmelemek isteyen... insanlara karşı hazırlıksızım.
I'll not kill thy unprepared spirit.
Ruhun hazır değilken seni öldürmem.
See, while the unprepared are still sitting around twiddling their thumbs and going :
Hazırlanmamış olanlar sağda solda oturup parmaklarını böyle çevirirken ve mırıldanırken :
We were totally unprepared for this.
Buna tamamen hazırlıksızdık.
- Don't give me unprepared!
- Bana hazırlıksızdık deme.
Should we attack while they are unprepared?
hazırlıksızlar!
So i can talk with my head everything's fine "talking heads"... we made a kind of experiment that was quite unlike tv where they lie in wait to question an unprepared person we asked
- Kafamla konuşabiliyorum. - Her şey yolunda. " Konuşan Kafalar...'"

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]