Unraveling перевод на турецкий
328 параллельный перевод
At the first sign of trouble, they think everything's unraveling.
İlk tehlike emaresi ile her şeyin dağılacağını zannediyorlar.
I'm unraveling.
Dağılıyorum.
The gas is unraveling returning star-stuff back into space.
Yildiza ait gaz yapilar ise su an, tekrar geldigi yere, uzay bosluguna geri dönüyor.
A great luminous cloud, the remains of a star violently unraveling itself back into interstellar space.
Yıldızdan artakalan parlak bulut,... kendini şiddetli bir şekilde uzaya saçıyor.
It's unraveling. Somebody from a very high level is breathing down our necks. Now, it's time to get out.
Şu çok açık : yukarılarda birisi bize çok yaklaştı ve bırakmanın zamanı bence.
No, I think the best and the most efficient way of unraveling Omega is to turn one of these three.
Bence Omega'yı ortaya çıkarmanın en iyi ve etkili çözümü üçünü de geri göndermek.
It's like you're unraveling a cable-knit sweater that someone keeps knitting and knitting and knitting and knitting and knitting and knitting!
Tellerle örülmüş bir kazağı çözmeye çalışıyor gibisin ve herşey birbirine karışıyor kör düğüm oluyor!
Although we're due at an assignment, I have decided to visit Data's home planet for a few hours in the hopes of unraveling the mystery of his beginnings.
Burada bir görev gereği bulunmamıza rağmen, birkaç saatliğine de olsa Data'nın gezegenini, onun kökeni hakkındaki... gizemi çözme umutlarıyla ziyaret etmeye karar verdim.
Leaving us the task of unraveling an insane man's terrifying caprice.
Akıl hastası bir adamın korkunç, yersiz davranışlarını çözme görevi bize kaldı.
His life starts unraveling when the man who has given him a lift falls asleep.
Onu arabasına alan adamın uyuyakalmasıyla hayatı çözülmeye başlar.
It's all unraveling! Apocalypse tugged at the string.
Ama hangi yöne gitmişler bilemiyorum.
Just tell me how to keep this place from unraveling, or I'll start blasting.
Ama garip enerji sinyalleri var.
Yeah, my life is unraveling as we speak.
Evet, şu anda hayatım çözülüyor.
President Clark declared today a day of celebration and rest... noting that the capture of renegade Earthforce Captain John Sheridan... signals that the war of aggression against Earth is unraveling.
Başkan Clark, kaçak Dünya Kuvvetleri Kaptanı Sheridan'ın yakalanmasıyla, Dünya'yı ele geçirmeye çalışan dış mihrakların ağır bir yenilgi aldıklarını kaydettikten sonra bugünü bayram ilan etti.
You're unraveling here!
Domuz, domuz!
He's unraveling.
Durumu çaktı.
Was he a religious fanatic who had, in fervid haste licked the envelope, leaving the telltale DNA that would begin his unraveling?
Katil, dinci bir fanatik miydi? Acele içinde zarfı tükürükleyerek kapattığı zaman DNA örneği bıraktığı aklından geçmiş miydi?
Things are unraveling.
Olaylar açıklığa kavuşuyor.
I saw her sitting on her rocking chair, completely alone and lost in her grey daydreams unraveling the lace woven during a lifetime around love and family union.
Annemi sallanan sandalyesinde bir başına dantel örgüyü sökerken ve karanlık hayalleri içinde kaybolmuş bir biçimde otururken görmüştüm.
The problem was, I - I'd pulled this string, and it just kept unraveling until I got to it - the Magog ship.
Asıl sorun, önceleri tamamen kontrolüm altında olması. Magog gemisi gelene kadar her şey yolundaydı.
I seem to be unraveling.
Sanki dağılıyor gibiyim.
# I'm grabbin''em, unraveling'the straps when I bring her back to the cabin #
- Çevrilmemiş altyazı -
Later it will prove to be the key to unraveling the secrets of the wreck.
Daha sonra, bu, batığın tüm sırlarını anlatacak anahtar olacak.
The fabric of reality is unraveling.
Gerçekliğin kumaşı sökülmeye başlıyor.
You used to be unraveling at the seams.
Hep çözülmesi zor biri oldun...
Because my life is completely unraveling.
Çünkü hayatım iyiden iyiye çözülmeye başladı.
Bree had started to realize her world was unraveling, and for a woman who despised loose ends, that was unacceptable.
Bree dünyasının sarsılmaz olmadığını fark etmeye başlamıştı. Ve açık uçlu şeylerden nefret eden bir kadın için bu kabul edilir bir durum değildi.
What Sherron Watkins discovered began the unraveling of Fastow's complex partnerships.
Sherron Watkins ` in keşfettikleri, Fastow ` un karmaşık ortaklıklarını gözler önüne seriyordu.
Our minds are unraveling, and every time you bring us back it gets worse.
Zihnimiz çözülüyor ve bizi her geri getirişinde daha da kötüleşiyor.
Perhaps such a small creature will be the first step in unraveling the bigger mystery.
Belki böyle küçük bir yaratık daha büyük biri gizeme giden bir adım olur.
What Sherron Watkins discovered began the unraveling of Fastow's complex partnerships.
Sherron Watkins'in keşfettikleri... Fastow'un karmaşık ortaklıklarını gözler önüne seriyordu.
Everything's unraveling since you're gone.
Sen gittiğinden bu yana her şey çözülüyor.
See, your plan is unraveling.
Gördün mü, planın çöktü.
Your plan is unraveling again.
Planın yine çöküyor.
Your whole story's unraveling, man.
Bütün hikayen çöküyor dostum.
And we're starting to see a little bit of unraveling.
Ve biraz çözülme görmeye başladık.
The TWA thing, the Airwest merger unraveling.
TWA konusu, Airwest birleşmesinin yatması.
Time is unraveling.
Zaman çözülüyor.
- We've been slowly unraveling for years.
- Yıllardır yavaşça çözülüyoruz.
The threads of human congruity are unraveling.
İnsanlar arasındaki uyumun bağları çözülüyor. "
UNRAVELING
Açık Yara
Well, you could. But... not without unraveling the universe, so...
Getirebilirdin ama evrenin çözülmesine sebep olurdun.
You are unraveling.
Dağılmış durumdasın.
By unraveling them in a way that I want, you know?
Onları istediğim bir şekilde çözerek.
Okay, so what's depicted here is not a typical tribal ritual, but rather the unraveling of one such nanny.
Aslında burada tarif edilen şey tipik bir kabile ritüelinden ziyade böylesi bir dadının ortaya çıkma hikayesidir.
The simple fact is, ecosystems that sustain life are unraveling.
Basit gerçek şu ki, ekosistemler çözülmekte olan yaşamları ayakta tutar.
Unraveling History in front of your eyes!
Tarihi gözler önüne sermeyi!
He starts unraveling one of these days, what then?
Çözülmeye başlarsa ne olacak?
It's just your stress unraveling itself.
Bu sadece kendini ortaya koyan stresiniz.
This guy was unraveling.
Bu adam çözülüyormuş.
o / ~ o / ~ The Earth began to cool o / ~ o / ~ The autotrophs began to drool, Neanderthals developed tools o / ~ o / ~ We built the Wall o / ~ o / ~ We built the pyramid so / ~ o / ~ Math, Science, History, unraveling the mystery o / ~ o / ~ That all started with a big bang o / ~
Çeviri :.. :