Unscramble перевод на турецкий
37 параллельный перевод
My brain began to unscramble.
Beynim çalışmaya başladı.
There is a saying that you can't unscramble eggs.
Yumurta düz duramaz diye bir deyiş vardır.
Why don't you get it, and we can unscramble this mess together.
Niye getirmiyorsun o zaman bu karmaşayı çözebiliriz.
Quince, you can't unscramble scrambled eggs.
Quince, kırılmış yumurtaları birleştiremezsin.
You will know what to do when you unscramble
- Ne yapacağını bileceksin. "Düzenlediğinde ne yapacağını bileceksin" mi? Düzenlediğinde.
"You will know what to do... " when you unscramble How Daddy ls Doing. "
Ne yapacağını bileceksin, babanın nasıl olduğunu düzenlediğinde.
"Unscramble" means you rearrange the letters of "How Daddy ls Doing."
Düzenlemenin anlamı, "baban nasıl" cümlesinin harflerini yeniden dizmek. Bir düşünelim.
Did you figure out how to unscramble the naked channel? No!
- Çıplak kanalın ayarını buldun mu?
If they are bio-readings, perhaps the Doctor can unscramble them.
Eğer biyo okumaysa, belki Doktor onları düzenleyebilir.
I got to unscramble the police encryption.
Bir polis şifresiyle uğraşmam gerekiyordu.
Let me at least unscramble the audio.
İyi. En azından bırak da ses dalgalarını deşifre edebilirmiyim diye bakayım.
He just used this to unscramble the downlink.
Yüklemeyi karıştırmak için kullanmış.
Let me unscramble the intricacies of it for you.
Sizin için bu karışıklığı düzelteceğim.
Get Colonel Carter here to help unscramble that message.
Yap. Mesajı çözmesi için Yarbay Carter'ı buraya çağır.
Yeah, he's turned himself inside out trying to unscramble the meaning behind this tattoo.
Öyledir. Bu dövmenin anlamını bulmak için aklını kaçırmak üzere.
Your mission is to penetrate the electromagnetic field then transmit a reverse beacon to unscramble the diffusion barrier,
Sizin göreviniz, elektromanyetik alana sızarak, ters yönde işaret sinyali gönderip yayılım bariyerini çözmek.
Then you unscramble those letters to spell out the location of the gem while you two dig your own graves.
O halde ikiniz kendi mezanırınızı kazarken mücevherin yerini bulmak için bu harfleri değiştiriyorsun.
Unscramble them, then scramble them again, then unscramble them that all-important final time.
Açarız, sonra yine sıkıştırırız, sonra son olarak tekrar açarız.
And only the moscram ray gun can unscramble them.
Ve yalnızca Moscram silahı onları ayırabilir.
And when you unscramble the letters... "Alpha's here."
- Harfleri bir düzene sokunca da karşımıza... - "Alpha burada" çıkıyor.
Not unless we unscramble his brain.
Kafasını düzeltmedikçe olmaz.
Well, figure out how to unscramble the call.
Konuşmayı çözmenin bir yolunu bul.
We were able to partially unscramble it.
Mesajı kısmen çözebildik.
The way the voice was disguised, it's not possible to unscramble it... With human technology.
Görüntülerdeki konuşma şeklinin insan teknolojisi kullanılarak deşifre edilmesi imkansız.
He is attempting to unscramble the brain's tangled web.
Beynin karmaşıklık ağını çözmeyi deniyor.
I want to unscramble them in my head.
Onları kafamda canlandırmak istiyorum.
So, how long till you can unscramble it?
Şifreyi ne zaman çözebilirsin?
- so let's unscramble it.
- O halde biz de düzeltelim.
It may take some time but I might be able to unscramble the corrupted video.
Biraz zaman alabilir ama parazitlerden kurtulabilirim.
With it, Ray can unscramble the DNA markers and we can have a shot at IDing some of our Ghosts.
O olursa, Ray belki DNA işaretçilerini düzeltir biz de bir ihtimal bazı Hayaletlerimizin kimliklerini buluruz.
Well, the lab's still trying to unscramble the voice on the audio, but apparently the poem, "Ladybug Ladybug," has several different versions dating all the way back to 1744.
Laboratuvar hâlâ kayıttaki sesi çözmeye çalışıyor ama anlaşılan, "Uğurböceği uğurböceği" şiirinin 1744'e kadar dayanan birkaç farklı versiyonu varmış.
No, I can't unscramble the voice.
Hayır, sesi düzeltemiyorum.
So if we figure it out, we can unscramble the barcodes.
-... barkodları düzeltebiliriz.
I'm trying to unscramble.
Hem de cok.
You can scramble an egg, but you can't unscramble it.
Bir bilardo masasında, topları dağıtabilir, ancak topların kendilerini yeniden kümelendirmelerini bekleyemezsiniz.
- Did you unscramble it?
- Çözdün mü?