Unwanted перевод на турецкий
649 параллельный перевод
Your money comes too late and your apologies unwanted.
Para için çok geç ve özrünüz artık istenmiyor. Çıkın dışarı.
I thought I was unwanted.
İstenmediğimi düşündüm.
When they feel unwanted or insecure or unloved.
İstenmediklerini, güvende olmadıklarını ve.. .. sevilmediklerini hissedince.
In a boat of reeds daubed with pitch and tied with fowler's knots. Thus the city of Thebes was accustomed to dispose of its unwanted children.
Thebes'te istenmeyen çocuklardan kurtulmak için kullanılan, saz ve katrandan yapılma bir sala bağlı olarak bulunmuşum.
It is equally useful in the removal of unwanted or unsightly persons.
Aynı zamanda istenmeyen ve beğenilmeyen kişileri bertaraf etmek için yararlı.
I was an unwanted child in a hellish marriage.
Ben, berbat bir evlilikte istenmeyen bir çocuktum.
When unwanted and shaken to death on purpose
# İstenmeyen ve el ayaktan düşenlerin ölümü istendiğinde
Listen Mata, "When unwanted and shaken to death on purpose, all human ties are cut off like a severed rope."
Dinle Mata, "İstenmeyen ve el ayaktan düşenlerin ölümü istendiğinde tüm insani bağlar paramparça olmuş bir ip gibi kopar."
For an unwanted child to be born then... is an insult to heaven, señor.
O gün istenmeyen bir çocuğun doğması Tanrı'ya hakarettir, efendim.
I was the unwanted child of a German missionary and a Chinese girl of good family.
Bir Alman misyoner ve iyi bir aileden gelen Çinli bir kızın istenmeyen çocuklarıydım.
Always, they had to move through unwanted and desolate country where the chances of detection and capture were fewer.
Daima, tespit edilme ve yakalanma riski az olan ıssız ve gözden uzak yerlerden geçmek zorundaydılar.
And me filling these unwanted years with petty tasks and busy little trivialities?
Ve bu istenmeyen yılları... güzel görevler ve meşgul edici ıvır zıvır işlerle doldurmak?
I, the widow, am I unwanted?
Ben dul biriyim, istenmiyor muyum yoksa?
"You shall not spread VD, give birth to unwanted kids, or commit rape."
"Cinsel Hastalık bulaştırmamalı, istenmeyen çocukları doğurmamalı veya tecavüz etmemelisin."
The world, you see, is full of unwanted souls like this moth here.
Bu gördüğünüz dünya... istenmeyen varlıkların doldurduğu, tıpkı şu güve gibi...
Due to an unfortunate accident, we have another unwanted passenger.
Talihsiz bir kaza sonucu, istemediğimiz bir yolcuya daha sahip olduk.
It's a hiding place for the unwanted.
Burası, istenmeyenlerin saklanma yeri.
The love of an unwanted woman is most troublesome to any man.
İstenmeyen bir kadının aşkı her erkek için en zahmetli şeydir.
I was made to feel that I had burdened them with an unwanted task.
Bana onları istenmeyen bir göreve zorladığım hissettirildi.
It was from such an unlikely beginning as an unwanted fungus Accidentally growing on a sterile plate That sir alexander fleming gave the world penicillin.
İstenmeyen bir mantarın steril bir kapta kazara büyümesi şeklindeki ender bir başlangıç sayesinde Sör Alexander Fleming dünyaya penisilini kazandırmıştı.
Besides, there are better ways of getting rid of unwanted heirs...
Ayrıca, istenmeyen bir varisten kurtulmanın daha düzgün usulleri var.
And that he's going to cut me out of his life... as if I was some kind of unwanted wart or something.
İstenmeyen bir siğil falanmışım gibi... beni hayatından çıkarıp atacakmış.
We agree, if the child's wanted. But if it's unwanted... we want the legal right to terminate pregnancy, for any reason in any hospital, on the health insurance.
Çocuk isteniyorsa hemfikiriz ama istenmiyorsa tüm hastanelerde, sağlık güvencesiyle hamileliğe son verme hakkımızı istiyoruz.
This desire to be unknown, unwanted and un-noticed.
Bu tutku ; bilinmeyen, istenmeyen ve fark edilmeyen olmaktı.
That was the problem. He was unwanted competition.
İstenilmeyen bir rekabete kurban gitti.
Lotsa Luck removes all unwanted curses, jinxes and evil spells.
Bolca Şans bütün istenmeyen lanetleri, büyüleri yok eder.
He's the dearest man in the world to me and I won't have anyone making him feel unwanted and low and blue.
O benim için, dünyadaki en değerli insan ve ben hiç kimsenin onu üzmesine ve incitmesine izin veremem.
She's here with me. I'II sock any man in the jaw who makes her feel unwanted.
O benimle birlikte ve istenmediğini hissettiren olursa çenesini dağıtırım.
They're the unwanted.
Onlar istenmeyen kişiler.
It-It was unwanted!
Bu istenmiyordu!
I've recently lost... 20 unneeded and unwanted pounds.
Son zamanlarda... İstenmeyen ve ihtiyaç duyulmayan 20 kilo verdim.
"Unwanted life forms inhabiting H-Class worlds may be removed at the discretion of the Sheliak Corporate."
"Sınıf H dünyalarda yaşayan istenmeyen yaşam formları... Sheliak Topluluğunun sağduyusuyla uzaklaştırılabilir."
I was starting an employment agency for the unloved and the unwanted...
Bir istihdam merkezi açmak istiyordum, sevilmeyen ve istenmeyenler için.
Wait, is this an unwanted creature?
İstenilmeyen bir mahluk mu?
An unwanted creature, but not a rat, a leech, or a cockroach?
İstenmeyen bir mahluk ama fare, sülük ve hamam böceği değil.
You see, I discovered long ago I had the ability to channel my darker thoughts, my unwanted emotions to others, leaving me unencumbered.
Görüyorsunuz, uzun zaman önce, karanlık düşüncelerimi, istenmeyen duygularımı, kendimi serbest bırakarak, başkalarına yönlendirme yeteneğim olduğunu keşfettim.
If I came to these peace talks hindered by unwanted emotions, the Rekags and Seronians would be condemned to fight.
İstenmeyen duygular tarafından engellenen bu barış görüşmelerine geldiysem... Neticede Rekaglar ve Seronianlar savaşa devam etmeye mahkum olurdu.
He really, really wanted to start - you know, retire away to Manitoulin Island... to buy a big hunk of it and bring every unwanted animal in the world there.
En çok istediği şey Manitoulin Adası'na gidip adanın bir kısmını satın alarak bütün istenmeye hayvanları oraya toplamaktı.
Sorry, nobody down here but the FBI's most unwanted.
Üzgünüm, FBI'ın en istenmeyen adamı dışında burada kimse yok.
- An unwanted guest?
- Beklenmedik misafir?
A handful of unwanted, whispered-about families.
Duyduklarıma bakılırsa zaten istenmeyen bir avuç aile onlar.
The body mistakenly identifies the embryo as an unwanted foreign substance and creates antibodies to fight and reject it.
Vücut yanlışlıkla embriyoyu istenmeyen, yabancı bir madde olarak belirler. Ve onunla mücadele edecek bir takım hücreler yaratır.
" as if awakening from a long and unwanted sleep.
"... sanki istemediği uzun bir uykudan uyanır gibi. "
Leave Her To Heaven was a fascinating hybrid, a film noir in color, with the neurotically possessive woman... destroying anybody who might come between her and her husband, even the unwanted child she " s carrying.
"Leave Her To Heaven", doğmamış çocuğu dahil onunla kocası arasına giren her şeyi yok eden, ruhsal sorunları olan bir kadını anlatan renkli çekilmiş etkileyici bir kara filmdi.
Bigamy, parental abuse, - [Whistles] - unwanted pregnancy, rape.
İki eşlilik, aile istismarı, istenmeyen hamilelik, tecavüz.
"And after their day of glory, they're unnecessary and unwanted."
"Zafer günlerinden sonra lüzumsuz ve istenmeyen."
For removing unwanted - You know what.
İstenmeyen şeylerden kurtulmada... Ne olduğunu biliyorsun.
These pyrotechnics are bound to attract unwanted attention.
Bu patlamalar yüzünden birazdan herkes buraya üsüsür.
Am I to take it that this is an unwanted pregnancy?
Bu hareketinizden, bunun istenmeyen bir hamilelik olduğunu mu anlamalıyım?
Well, let's get rid of this kayak before it attracts unwanted company.
Davetsiz misafir çekmeden önce şu kanoyu halledelim.
This ship is already home for the indigent, the unwanted, the unworthy.
Bu gemi zaten züğürt, istenmeyen, değersizlerin evi olmuş.