Urging перевод на турецкий
265 параллельный перевод
Must... must take the path that it's urging me on and run... run!
Beni yönelttiği yola..... dönmek ve kaçmak zorundayım.
I hope you haven't been urging them to stay.
Umarım kalmaları için ısrar etmiyorsun.
As she knelt there, the voices of the saint spoke to her again and again, urging her to become a soldier, to lead the armies of France to victory.
Diz çökmüş duasını ederken, azizlerin sesi tekrarlayarak kulaklarında yankılanıyor onun bir askere dönüşerek Fransız ordusunu komuta edeceğini ve zafere ulaşacağını söylüyorlardı.
I want no wailing or urging.
Herhangi bir baskı ve zırlama da istemiyorum.
I've been urging her to call on you.
Size uğraması için ona ısrar etmiştim.
She's been telephoning all morning, urging me to get here before the wedding.
Sabahın köründen beri beni arıyor. Düğünden önce buraya gelmem için baskı yapıyor.
And it is certainly what Mr. Gainsboro is urging.
Bay Gainsboro'nun ısrar ettiği şey de bu.
A giant strength, urging me to the death struggle.
Beni ölümcül mücadeleye sevkeden muazzam bir mukavemet.
My parents are urging me to move in with you.
Ailem yanına taşınmam konusunda beni zorluyor.
We hate to intrude on you like this but we're collecting signatures for a petition urging the city council to close down that dreadful place - if the ladies will forgive my language - the Belly Button.
- Merhaba, Rosalie. Sizi böyle rahatsız etmekten nefret ediyoruz ama dilekçe için imza topluyoruz. Şehir Konseyi'nin o günah yuvasını kapatması için.
Mostly at Scott's urging, I might add.
Çoğunlukla Scott'un teşvikiyle yeni şeyler yaparım.
You see, behind every great man, there is a woman, urging him on. And so it was with my Stella.
Her müthiş adamın arkasında onu teşvik eden bir kadın vardır.
However, in spite of this urging and warning, streets and highways are packed with frantic people trying to reach their families, or apparently to flee just anywhere.
Yine de tüm uyarılara rağmen, cadde ve sokaklar, büyük bir panik içinde yakınlarını arayan ve bir yerlere ulaşmaya çalışan insanlarla dolup taşıyor. Ancak tekrar ediyoruz ;
So again, we join with law enforcement agencies in urging you to seek shelter in a building. Lock the doors and windows securely. Hey, that's us.
Kapı ve pencerelerinizi kilitleyin ve konu ile ilgili gelişmeleri almak istiyorsanız, radyo ve televizyonlarınızın
We need no urging to hate humans.
İnsanlardan nefret etmek gibi bir dürtümüz yok.
Only your urging her on caused her to continue.
Zorlaman, devam etmesine neden oluyor.
That's happening for the first time, that M. Albert urging to consume.
Çok ilginç. Bay Albert ilk kez "bir şey içer misiniz" diye sordu.
Yes, well, those pressures are everywhere, in everyone, urging him to what you call savagery.
Bu baskılar herkesin içinde var, onları vahşilik dediğiniz şeye iter.
But my parents keep urging me
Ama ailem evlenmem için baskı yapıyor.
Arrested in front of an army recruiting center for urging men not to enlist and assigning them rebellion.
Bir ordu işe merkezinin önünde Tutuklandı Askere değil erkekleri çağıran ve onlara isyan atamak için.
urging... the Bat to disclose the place of hidden treasure
Yarasayı kullanarak hazineye ulaşacak
The crowd's urging Jake on.
Seyirciler La Motta'yı desteklıyor.
He believed Kociolek and went to work, urging others to do so too.
Kociolek'e inandı ve diğerlerini de çağırarak işe gitti.
I'm urging them to take into consideration your youth and the strain...
Onları, gençliğinizi ve altında olduğunuz baskıyı göz önüne almaya teşvik ediyorum.
The referee is urging Killer to shoot
Hakem Killer'ı oyuna çağırıyor.
Urging us to go home and inviting you to Warsaw, when the war talk gets worse every day.
Savaş haberleri çoğaldıkça bize eve dönmemizi, senin de Warsaw'a gitmeni istemesi.
Here we go! [Urging their horses]
İşte gidiyoruz!
We're here at the Exposition by his urging.
Bizi bu fuara da o getirdi.
We are urging people to keep calm.
İnsanlardan sükunetlerini korumalarını istiyoruz.
Police are urging motorists not to travel unless absolutely necessary and, if it is essential, to use only minor roads and leave motorways and intercity trunk routes clear for official traffic.
Polis, sürücüleri gerekli olmadıkça yola çıkmamaları ve... zorunlu hallerde de sadece tali yolları kullanıp... otoban ve anayolları resmi trafik için boş bırakmaları konusunda uyardı.
That was how it was returned to me on my wedding day, together with a vile note urging a curse upon my house and saying he'd never forgive me.
Düğün günümde bana bu şekilde geri döndü. Beraberinde evime lanet saçan ve beni asla affetmeyeceğini söyleyen oldukça nahoş bir not gönderdi.
Weapons division is urging we seize the spaceship.
Silah dairesi uzay gemisine el koymamız yönünde bize baskı yapıyor.
He's urging him to act, but not to reflect on the fruit of the act. He says to him :
Onu bir an önce harekete geçirmeye çalışıyor, fakat harekete geçmenin meyvelerini göstermiyor.
ln a follow up to Monday's tragic suicide... we have a story on Paige Woodward... who was a senior at the same high school... who, apparently at the urging of the pirate DJ... set off an explosion in her family's home.
Pazartesi günkü trajik intiharı tamamlayacak... bir hikayemiz var, Paige Woodward hakkında... aynı lisenin son sınıf öğrencisi... korsan Dj'in bariz etkisinde kalan... Ailesinin evinde patlamaya sebep olan.
... my husband, Claus von Bulow, finally did as my maid had been urging all day :
... kocam, Claus von Bulow, Sonunda hizmetçiyi çağırma gereği duydu.
At the urging of my genie, I have decided to seek my fortune.
Cinimin teşvik etmesiyle servetimi aramaya karar verdim.
And this is at Marlon's urging, and yet, he's getting paid for it.
Ve bu Marlon'un isteğiydi. Ve hala bunun için para alıyor.
I am urging you to reconsider.
Tekrar düşünmeniz konusunda ısrar ediyorum.
As I listened to his talk all that was black and bitter seemed to come upper most and he was urging his son to marry my daughter with as little regard for what she might think as a slut from off the streets.
Dinlediğim konuşmaları görünenden daha kara ve acı geliyordu , tıpkı bir sürtüğün sokaklardan kendisini küçük bir itibar için kurtarmayı düşünmesi gibi, oğlunu kızımla evlendirmek için zorluyordu.
This is the test we've been urging you for a year to use until a better test comes along.
Bu size bir yıldır tavsiye ettiğimiz test daha iyi bir test çıkana kadar.
Finally, at my urging, René got a job as a courier carrying sensitive government documents.
Sonunda benim zorlamamla René, hassas hükümet belgelerini taşıdığı bir kuryelik işi buldu.
We believe the FBI knew about Mattiece, but didn't investigate at the urging of the White House.
Bize göre FBI olayı biliyordu, ama soruşturma imkanı Beyaz Saray tarafından engellendi.
Gorbachev, urging on the striking coal miners.
Gorbaçev, greve giden maden işçilerini zorluyor.
It's like a thousand fingers urging you to let go.
Sanki bin tane parmak salıvermeni teşvik ediyor.
The police commissioner is urging the people of Metropolis to remain calm... but he has ordered a 10 : 00 p.m. Curfew for tonight.
Polis müdürü Metropolis sakinlerini sakin olmaya çağırdı. Ama bu akşam 10da sokağa çıkma yasağı ilan etti.
He is also urging all citizens to lock their doors and windows securely.
Ayrıca tüm vatandaşların kapı ve pencerelerini sıkıca kapamalarını önerdi.
They're urging me to run for office.
Politikaya atılmamı istiyorlar.
The mayor will be urging New Yorkers... to remain calm and to work with one another... to get through these days without incident.
Belediye başkanı... New York'luları sükunetlerini korumaya... ve bu günleri olaysız atlatmak için birbirine destek olmaya davet edecek.
I'd like to read you a letter which I received two days ago from Mrs. Garrett Fawcett, urging us to continue the fight until we achieve our aims.
2 gün önce Bayan Garrett Fawcett'dan aldığım bir mektubu okumak istiyorum. Bizi hedefimize ulaşana kadar savaşmaya çağırıyor.
Yes, but I shall miss her urging me.
Evet ama yine de onun beni yüreklendirmesini özleyeceğim.
At your urging.
Senin isteğinle.