Usefulness перевод на турецкий
195 параллельный перевод
[sighs] Looks like you've reached the end of your usefulness.
Görünen o ki, senin kullanım süren doldu.
I'm simply reminding you that a spy in love is a tool that has outlived its usefulness.
Sana, aşık olan bir casusun işlevini yitiren bir eşyadan farksız olacağını hatırlatıyorum
And furthermore, your usefulness in Paris is permanently over.
Ayrıca, artık Paris'te faydalı olmana imkan yok.
Usefulness, responsibility to others, for others.
Geçen haftalarda neler oldu inanamazsın. Herkes egoist olmuş be Ben.
Well, Watson, I think our usefulness here has ended.
Peki, Watson, sanırım bizim buradaki görevimiz sona erdi.
Come along, Watson I think our usefulness here has ended.
Sanırım buradaki işimiz sona erdi.
Tanner is dead only because he was discovered and therefore have outlived his usefulness to his creator.
Tanner sadece farkedildiği için öldü ve bu yüzden yaratıcısına sağladığı yarar sona erdi.
- Sara, I... - Maybe I've outworn my usefulness.
Belki artık beni istemiyorsun.
It is in many respects a sad one, but, one hopes not entirely without usefulness.
Hüzünlü bir hayat, ama umarım birilerinin işine yaramıştır.
All spies in time, outlive their usefulness.
Tüm casuslar zamanla faydalarını yitirirler.
My usefulness at the fort is finished.
Kaledeki faydam sona erdi.
" l feel my continued service aboard can only reduce my usefulness to the Navy...
"Buradaki görevim, orduya faydamı kısıtlıyor..."
He's an old man and he's outlived his usefulness.
O yaşlı bir adam ve yaşamı artık yararlı olmaktan çıktı.
Perhaps you once believed... in the meaning or usefulness of it all?
Belki de bir zamanlar manasına ya da yararlı olduğuna inandınız?
I have no pity for those who have outlived the usefulness of their lives.
Yararlılığı yaşamından daha kısa olan bir adama merhamet etmem.
If I tell them everything, our usefulness will be ended.
Eğer onlara her şeyi söylersem artık işlerine yaramayız.
I think Mr. Flint has outlived his usefulness.
- Evet. Bence Bay Flint, kullanılabilecek durumda değil.
Programmed with a new identity, sent to companies across the globe. Disposed of, when outlived you usefulness for digicorp.
Programlanan yeni kimliğinle, şirketin birine yollanıp işin bittiğinde yok edilecektin.
The Red Guards say... my father's usefulness as a scientist has ended.
Kızıl Muhafızlar diyor ki alim olarak babamın faydası artık kalmadı.
Men like me and McKay in there, we've outlived our usefulness.
McKay ve benim gibi adamlar işe yaramaz olduklarında yaşayamazlar.
A last tender encounter, Captain Kirk, to end your usefulness.
Son bir karşılaşma, Kaptan Kirk, faydanızı bitirmek için.
Not for those who have outlived their usefulness.
Yararlılığı yaşamından daha kısa olan bir adama merhamet etmem.
We show him the usefulness of clothes by leaving him in the cold with his clothes beside him until he decides to put them on without assistance.
Ona şimdiye kadar reddettiği kıyafetlerin yararını gösterdik. Kıyafetlerini odasına koyduk ve onu odasında, soğukta bıraktık. Yardım almadan kıyafetlerini giymeye karar verdi.
The usefulness of his friends end in Smyrna. Your begun there.
Her geçen gün zararımıza çalışıyor neresinden dönülse kardır.
Look, I'm not going to try to prove the usefulness of history.
- Tarihin yararını kanıtlayacak değilim.
I'm afraid Mr. Whyte has suddenly outgrown his usefulness.
Korkarım Bay Whyte bir anda önemini yitirdi.
The Durwards have always been renowned for their usefulness.
Durward'lar her zaman faydalarıyla tanınmışlardır.
And you four gentlemen have outstayed your usefulness.
Siz dördünüze artık ihtiyaç yok.
When we consider the problems of population and food supply, the usefulness of this process becomes clear.
- Nüfus ve gıda kaynağı sorunları göz önüne alındığında bu projenin kıymeti anlaşılacaktır.
Disarm the Public Safety Committee, it has outlived its usefulness
Halkın Kurtuluşu Komitesi silahsızlandırılmalı. Yetkilerini aştılar.
But she has outlived her usefulness.
Ama artık bir faydası yok.
I have an assistant editor who's outlived his usefulness.
Editör yardımcımın vadesi doldu.
But in spite of this handicap, I'm hopeful that in the next few months my usefulness to this team will become apparent.
Bu handikapa rağmen umuyorum ki önümüzdeki aylarda benim bilgisayar notlarım takıma faydalı olacak.
[PAO] Here in Mission Control, the coffee cup... has become an appliance... second only to the headset... in usefulness here.
Kontrol Üssü'nde kahve bardağı kulaklıklardan sonra en çok kullanılan ikinci araç oldu burada.
Is it possible that we two, you and I, have grown so old and so inflexible that we have outlived our usefulness?
Acaba ikimizin, seninle benim artık iyice ihtiyarlayıp esnekliğimizi yitirmiş ve işlevimizi kaybetmiş olmamız mümkün müdür?
In what I him can be a usefulness?
Nasıl yardımcı olabilirim?
Merci beaucoup, Lady, it was of an extreme usefulness.
Çok teşekkürler, Madam. Çok yardımcı oldunuz.
Like the Knights of the Round Table... the Musketeers have outlived their usefulness.
Yuvarlak Masa Şövalyeleri gibi... silahşörlerin de yararlı oldukları dönem kapandı.
Once Galen confirms that it's genuine, his usefulness on this ship will come to a very sudden end.
İlkinde Galen in teyitleri oldukça gerçekçi, Onu bu gemideki işlevi umulmadık bir anda son bulacak.
Have I outlived my usefulness?
İşe yararlık eşiğimi mi geçtim?
Maybe you've outlived your usefulness.
Belki de artık işime yaramazsın.
Then he has outlived his usefulness, and I must feed.
Öyleyse kullanışlılığını kaybetti,.. ... ve benim beslenmem gerek.
Lord Garokk has decreed you have outlived your usefulness.
Lord Garokk, artık işe yaramadığını söyledi.
Too bad, your usefulness has ended.
Artık senden faydalanamayacak olmam çok kötü.
Lord Garokk has decreed you have outlived your usefulness.
Storm'la beraber kaçıyor. Siz onları takip edin,... ben de kendinde olmayan dostumuzu kurtarayım.
I am not interested in debating your usefulness to me.
Senin işe yarayıp yaramayacağını tartışmakla ilgilenmiyorum...
It would therefore seem that my usefulness has come to an end.
Öyle görünüyor ki, programım kullanılmaya gerek duyulmaz durumda.
It had better or your usefulness will soon be outlived.
Kapılsan iyi olur yoksa senin gerekliliğin yakında bitecek.
Captain, my usefulness to you was at an end.
Kaptan, işe yararlılığımın sonuna gelmiş durumdayım.
Now its usefulness is over.
Artık ihtiyaçları yok.
Webster says it's a party of persons associated with mutual, or joint usefulness.
O zaman görüşürüz. Aynen, şu an biraz meşgulüm. Güzel.