Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ U ] / Utterance

Utterance перевод на турецкий

49 параллельный перевод
One more utterance from you and I shall place you under arrest!
Tekrar konuşursanız sizi tutuklatırım!
Over thy wounds now do I prophesy, which like dumb mouths do ope their ruby lips to beg the voice and utterance of my tongue, a curse shall light upon the limbs of men. Domestic fury and fierce civil strife shall cumber all the parts of Italy.
Kahince söylerim yaraların önünde, o yaralar ki sessiz birer ağız gibi açıp yakut dudaklarını biraz ses, biraz söz dileniyorlar benden derim ki lanet yağacak dört bir yanına insanların kardeş kavgaları, azgın iç savaşlar saracak İtalya'nın dört bir yanını.
For I have neither wit, nor words, nor worth, action, nor utterance, nor the power of speech to stir men's blood.
Ne zekam elverir, ne sözlerim, ne değerim, ne de etkim,.. ... inandırma gücüm yeter halkın kanını azdırıp tutuşturmaya.
So dreadful I scarcely dare give it utterance.
O kadar korkunç ki söylemeye cesaretim yok.
My ears have not yet drunk a hundred words of that tongue's utterance, yet I know the sound.
Yüz söz içmedi kulaklarım ağzından. bu sesi yine de tanıyorum.
It should be taboo, forbidden from utterance for many years... till we've found a new and better idea.
Yasaklanmalı, daha iyi bir fikir bulunana kadar uzun yıllar tedavülden kaldırılmalı.
THE NATURE OF WHICH I HAVE DIVULGED IN MY PREVIOUS UTTERANCE.
Son üç şansın var önceki konuşmamda ifade ettiğim.
Caesar has forbidden you its utterance in perpetuity.
Caesar senin sürekli böyle konuşmanı yasakladı.
But I certainly said something resembling that. Don't you think it's a disgraceful utterance?
Marki Littenheim'a karşı sadakatini mi kaybettin?
You say so, Your Excellency Chairman. I think that was an unusually profound utterance for me. Because a nation doesn't create individuals by cellular-division.
bazı tip liderlerin vefa duygusuna değmediğinin şahitleri olacaklar.
But these cannot I command to any utterance of harmony.
Ama iki notayı bir araya getiremem.
- Excited utterance.
Dolaylı kanıt. - Hararetli söylem.
The accused shall make no utterance but to answer our questions or to confess.
Sanık, sorulara cevap vermek ya da itiraf etmek dışında konuşamaz.
The man who, with one small utterance, one tiny ejaculation of sound, could make this company big with child.
Bir sözüyle, ağzından çıkacak küçük bir ses boşalmasıyla, bu şirketi büyütebilecek adam.
Two days ago, I win the great battle, and just now, with the utterance of one single word - excommunication -
İki gün önce büyük savaşı kazandım, ve şu anda tek bir sözcükle savaşı kaybettim :
He did confess before he was warned, but it was an excited utterance.
Uyarılmadan önce suçu kendi itiraf etti ama heyecandan duymamıştır.
It was an excited utterance.
Heyecan içinde duymamış.
Mr. Amir's confession was an excited utterance, and it's in.
Bay Emir'in itirafı, heyecan içinde yapılmıştır ve kabul edilecektir.
My next utterance carries no legal consequence but I'm going to utter it just the same, when I say to you "shame."
Şimdi söyleyeceklerim hukuksal bir sonuç içermiyor ama yine de söyleyeceğim. Size diyorum ki : "Utanın!"
It says the people in england believed the plague was a curse. "A dark magic infliction Brought on by a mass utterance of a word of curse."
İngiltere'de insanlar bu virüsün bir lanet olduğuna, kötü bir sözün çokça kullanılması sonucu kara büyü ile geldiğine inanıyorlarmış.
As we'll be more often in each other's company... when given to utterance of that type, consider drinking.
Artık birbirimize daha çok ihtiyacımız olacağından... böyle açıklamalarda bulunacağın zaman içki içmeyi dene.
You have not yet reached the age, Dan, have you... where you're moved to utterance of thoughts...
Başkalarına söylemediğin düşüncelerini... kendi kendine ifade etmeye başladığın bir yaşa...
The obvious merits utterance.
Açık olanı söylemeye hacet yok.
The fact she has 27,000 a year does lend sparkle to her dreariest utterance.
Yılda 27,000 pound serveti olması onun söyleyişine ayrı bir pırıltı katıyor.
But these cannot I command to any utterance of harmony.
Ama iki sesi bile yan yana getiremem.
" And with the utterance of that single word, the cavalry will race to the rescue.
Kelimeyi söyler söylemez süvariler seni kurtarmaya gelecek.
Officer Diaz. When Mr. Keller had this spontaneous utterance, did he mention that anyone had been killed?
Memur Diaz Bay Keller kendiliğinden ifade verdiğinde, birinin öldüğünü de söyledi mi?
Is it an inaudible utterance?
Zor duyulur bir konuşma mı?
Which is admissible under the excited utterance exception.
Heyecan ve o hissiyatla söyledikleri sadece kabul edilebilir niteliktedir.
But a single utterance shall herald your immediate reaction, so pay heed to my words.
Etrafta olup biten her şeye dikkat etmelisin... sözlerime de ehemmiyet ver.
My ears have not yet drunk a hundred words of that tongue's utterance, yet I know the sound.
Daha yüz söz bile içmedi ağzından kulaklarım, Ama bu sesi tanıyorum :
"It is not in any dictionary, " utterance, symbol. "
Hiç bir sözlükte yok ifade sembol değil.
You can hear every utterance.
Aşağıdaki tüm konuşmaları duyabilirsin.
Well, I wouldn't read anything into one random utterance.
Bir defa, rastgele bir isim sayıklamaktan bir şey olmaz.
"In the hope my name gets an utterance."
"Adımı dile getirirsin umuduyla."
What that surveillance means is that our every utterance becomes part of a court case that can be used against us when the government, or a company like Fermitas, decides we're too much trouble.
Yani bunun anlamı ; her sözümüz bize açılan bir davada bize karşı kullanılabilir. Yeter ki devlet ya da Fermitas gibi şirketler bizim bir "sorun" olduğumuza karar versinler.
I think we can classify that as a spontaneous utterance.
Bunu doğaçlama bir itiraf olarak gösterebiliriz bence.
Slander my brother again, and it will be your last utterance.
Kardeşime bir daha iftira atarsan bu senin son konuşman olur.
"During these very trying times for our nation -". - I encourage everyone throughout our land to maintain appropriate and dignified behaviour, as any hasty act or utterance could have the most dire consequences.
" Ulusumuzun geçirdiği bu zor zamanlarda topraklarımızda yaşayan herkese münasip ve haysiyetli davranmaları konusunda çağrıda bulunuyorum.
And the only sign of progress has been this single, vague utterance, which I'm sure is more a product of her current situation rather than a remembrance from the past.
Ve bu sürecin tek işareti geçmişten bir hatıradan ziyade şu anki durumunun bir ürünü olduğundan emin olduğum şu belirsiz, tek söz.
I promise you no utterance of a false punisher will ever reach the ears of law.
İnan bana. Sahte cezalandırıcıya dair tek bir söz kanunun kulağına gitmeyecek.
D.C. has you pegged as some sort of ideologue... that you lack a kind of base pragmatism. I believe the phrase "boy scout" was in utterance.
- D.C. sizi bir çeşit temel pragmatizmleri eksik ideolojilerden bazıları olarak belirledi.
She muttered an utterance about
Hightopp'lar hakkında bir şeyler zırvalayıp durdu.
" But these cannot I command to any utterance of harmony,
" ama ben kumanda edemem herhangi bir ahenge,
I may have overheard a private utterance or two.
Ama bir iki cümle duymuş olabilirim.
I am ordering you, beginning with your next utterance, to tell me why I was elected, and what my election was supposed to mean to you all.
Bir daha ağzını açtığında bana neden seçildiğimi... ve seçilmemin sizler için ne ifade ettiğini... söylemeni emrediyorum.
And with every misjudgment, with every miscalculation, with every utterance you make, that appetite to return to the left is growing!
Her yanlış kararda, her yanlış hesapta yaptığın her şeyde, halkın sola yönelme isteği yoğunlaşıyor!
And that utterance gave birth to this era, where we decided to deal with drug addiction and drug dependency as a crime issue rather than a health issue.
Bu sözler, uyuşturucu bağımlılığı ile bir sağlık sorunu değil, bir suç unsuru olarak mücadele etmeye karar verdiğimiz dönemin başlangıcı oldu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]