Validation перевод на турецкий
187 параллельный перевод
I would like a little consensual validation on this.
Sonuçlarımı onaylatmak isterim.
Yeah, I'm in too, but we need validation of this.
Evet bende varım ama bunu doğrulamamız lazım.
We need validation.
Doğrulamaya ihtiyacımız var.
All right, you want validation?
Peki, doğrulamak mı istiyorsunuz?
The extremes you go to for a little validation, and you still go home alone.
Geçici bir ilgi için uç sınırları zorlayıp sonra da evine yalnız gidiyorsun.
For that it dosn't matter to me whether I've got validation from a school.
Yani benim için bir okula gidip gitmemek çok önemli değil.
You got the validation?
Onay aldın mı?
Here's a certificate of validation.
İşte bir tasdik belgesi.
It was validation.
Bir onaydı benim için.
So, to get this validation, you would, say, squeeze my head between your ankles and hop around the lunchroom?
Kafamı bacaklarının arasında sıkıştırman ve yemekhanede zıplaman mı? Öyle mi, doğru mu anlamışım?
But if Niles is not mature enough to accept that, if he is so pitifully insecure, if he is in such need of validation, then for some sense of familial harmony,
Niles, Maris döndüğünde vakit ayırıp çift terapisine gitmelisiniz. Bir Reichçı grubu... Saçma sapan konuşmayın.
He doesn't get that kind of validation at home, you see.
Aşçımız Maris'e acıyıp işi bıraktı. Ben bir şeyler hazırlamanıza yardım edebilirim.
Not one hint of encouragement. Not one scrap of validation.
Ufacık bir teşvik, küçücük bir takdir görmedim.
If you wanna stay in the ER, stop looking for validation and start doing the job.
Eğer Acil Servis'te kalmak istiyorsan, onay istemeyi kes ve işini yapmaya başla.
Didn't think I needed validation on this.
Buna onay gerektiğini düşünmedim.
"Desperately seeking external validation through antisocial behavior."
"Antisosyal davranışlar gösterip çaresiz biçimde onaylanmak istiyor."
Parking validation.
Park makbuzu.
The Dominion doesn't need my validation.
Dominion'ın meşrulaştırılmaya ihtiyacı yok.
Before Mercury went operational, we ran a standard validation protocol.
Efendim, Merkür kullanıma hazır olmadan önce, bir standart doğrulama protokolü yürüttük.
We're grateful to the court for the validation and to the public for its support.
Verdiği onay için mahkemeye, ayrıca verdiği destek için de halkımıza minnettarız.
I have never been less self-assured, more in need of validation, both as a person and especially as a woman.
Kendime güvenimi kaybettim Hem insan hem de kadın olarak değerli olduğumu hissetmek istiyordum
Well, I'm discovering that... some of them treat it as a competitive sport... and others I think just need the validation.
Keşiflerime göre bazıları bunu bir macera sporu olarak görüyor. ... Diğerlerininse, sanırım onaylanmaya ihtiyacı var.
And Samantha found the ultimate validation :
Ve Samantha, nihai onaylamayı bulmuştu :
This is at once so sad... and the most fabulous validation I've ever gotten in my life.
Bu, hayatım boyunca gördüğüm en acıklı şey.
Besides the validation and acclaim. Knowing that I'm pumping my ideas into the world.
Onaylanmak ve alkışlanmaktan başka fikirlerimin dünyaya yayıldığını bilmek.
That night, Miranda finally got her validation.
O gece, Miranda sonunda onay belgesini aldı.
Thank you, Mem, for humble validation.
Bu mütevazı taltif için teşekkür ederim.
Who did your validation?
Onaylamanı kim yaptı?
Validation?
Onaylama mı?
I'm just saying, you know, it's nice validation to know that they want me, but I don't wanna start a whole new job now that we're doing this baby deal.
Beni istediklerini bilmek güzel diyorum sadece. Ama bebek olayı varken de yeni bir işe başlamak istemiyorum.
Your team has to take a validation test this Thursday.
Ekibiniz bu perşembe günü tasdik amaçlı bir sınava girecek.
Validation, please.
Şunu alır mısınız, lütfen?
Actually not needing validation right now, but thank you.
Şu anda yüreklendirilmeye ihtiyacım yok, teşekkür ederim.
- Yeah, which in its own way... is a kind of a validation, if you think about it, in and of itself.
Aynı bu açıdan işlenen suçları... kendi içinde özel bir değerlendirmeye tabi tutmak zorundayız.
Oh, don't you need a parking validation?
Park belgesi istiyor musun?
It's about the missing dad and... validation.
Bu kaybolan baba ve... geçerlilikle ilgili.
Fulfillment, love, validation, approval?
Memnuniyet duymayı mı? Sevgiyi mi?
My only prescription is more validation for this man.
Vereceğim tek ilaç bu adamı daha çok onaylamanız.
All right, I thought the guy would just medicate him. Did I know he was a "validation" quack? I say we just bail on this right now.
İlaç verir sandım, "Onaylama" meraklısı bir şarlatan olduğunu nereden bilebilirdim?
Now, for that to become impressed upon an alien mind, this simple fact that we would tend to take for granted ourselves, becomes validation that we eventually will fit in.
Şimdi, bir uzaylının zihninde bu kadar yer eden şey, basitçe hiçbir zaman kendimizi koy vermeme eğiliminde olduğumuz doğrusu, Bizim sonunda uyum sağlayacağımızın açık bir kanıtıdır.
Look, sometimes women flirt because they crave validation... not because they want to get with you.
Bak, bazen kadınlar güzelliklerinden emin olmak için flört ederler. Yatmak istedikleri için değil.
I wasn't asking for validation, Dave.
Onay istemedim Dave.
At first it was just keeping an eye on the real estate market, and then it was... me being insecure and searching for some ridiculous validation.
Önce sadece gayri menkul piyasasını izleme niyetiyle başladı, ama sonra... ben kendimi güvensiz hissedip saçma bir arayış içine girdim.
It's professional validation
Profesyonel bir onay.
You only get 20 minutes free with validation instead of 30.
Tasdikle birlikte 30 dakika yerine 20 dakika bedava park edilecekmiş.
I was just validating, boss! Did I ask for a validation? No but I thought, y'know...
Ben istedim mi?
Here, we need validation
Bu lazım olacak.
- I'm sick of you needing constant validation for screwing up.
- Sürekli eline yüzüne bulaştırmandan bıktım.
I look for validation in inappropriate places.
Bazen uygun olmayan yerlerden onay bekliyorum.
Life and death reduced to points on a board, we've got items brought here for validation, just like the kid said.
Hayat ve ölüm puan tabelasındaki rakamlara indirgenmiş. Çocuğun söylediği gibi puanlara geçerlilik kazandırmak amacıyla getirilen nesneler işte burada.
It must be some kind of human validation.
Nasıl böyle söyleyebiliyor?